A- GENEL BİLGİLER
İki veya daha fazla hakiki veya hükmi şahıs tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup, ortaklarının mesuliyeti koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile mahdut ve esas sermayesi muayyen olan şirkete Limited Şirket denir.
Ortaklar tarafından konulan sermaye için, anonim şirkette olduğu gibi hisse senedi çıkarılamaz. Ortakların sayısı ikiden az ve elliden çok olamaz.
Limited şirketin esas sermayesinin en az beş milyar Türk lirası olması gerektiği şartı ise 6762 sayılı yasanın 507.maddesinde açıklanmıştır.
Ortakların koyacakları sermaye ise birbirinden farklı olabilir. Ancak, ortakların koyacakları sermayenin en az yirmi beş Türk lirası veya bunun katları olması lazımdır.
Devir için bölme ve mirasın taksimi hali hariç olmak üzere ortağın sermayesi bölünmez bir bütündür.
Ortaklardan biri, sermayeyi ayın olarak koymayı taahhüt etmişse mukavelede; aynın neden ibaret olacağı, değerinin nasıl biçileceği ve taahhüt ettiği sermayeye ne miktarda mahsup edileceği ve bunun karşılığı olarak esas sermayeden kendine ne miktarda bir iştirak payı düşeceği hususlarının açıkça yazılı olması şarttır. Ve sermaye payı, konulması taahhüt edilen sermayeye göre tayin olunur.
Sermaye koyma borcu tamamen yerine getirilmedikçe payların şirket tarafından iktisabı veya rehin olarak kabulü muteber olmaz; meğerki bu muameleler esas sermayeye iştirak ten doğmayan alacakların ödenmesi maksadıyla vuku bulsun.
Sermaye koyma borcu tamamen yerine getirildikten sonra paylar ortaklık tarafından iktisap edilebilirse de bunların bedelleri ancak ortaklık mallarının esas sermayeyi aşan kısmı ile ödenebilir; aksi takdirde muamele muteber olmaz.
Şirket mukavelesinde aksine hüküm bulunmadıkça ortaklar; koymayı taahhüt ettikleri sermayeleri itibari değerleri nispetinde para olarak ödemeye mecburdurlar. Ayın nevinden sermaye hakkındaki hükümler mahfuzdur.
Esas sermayenin azaltılması hali müstesna olmak üzere, ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermayenin ödenmesi tecil olunamayacağı gibi ortakların bu borçtan ibra edilmeleri de caiz değildir.
Sermaye koyma borcunu tayin edilen müddet içinde yerine getirmeyen ortak, temerrüt faizini ve şirket mukavelesine cezai bir şart konmuşsa bunu da ödemekle mükelleftir.
Noter marifetiyle ve on beş günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek müddetlerle iki defa yapılan ihtara rağmen sermaye koyma borcunu ödemeyen ortak şirketten çıkarılabilir. Çıkarılan ortağın ödemediği borçtan dolayı mesuliyeti eskisi gibi devam eder.
Şirketten çıkarılan ortağın payı diğer bir ortak tarafından hakiki değeri üzerinden devralınamadığı takdirde şirket tarafından açık artırma yoluyla satılabilir. Çıkarılan ortak da dahil olduğu halde bütün ortakların muvafakatiyle payın diğer bir şekilde paraya çevrilmesi caizdir.
Elde edilen paradan ortağın borcu kesildikten sonra geri kalanı ortağa verilir.
Çıkarılan ortağın payı paraya çevrildiği halde elde edilen para şirkete olan borcuna yetmezse, adı geçen ortağın pay defterine kaydedildiği tarihten önce beş yıl içinde pay defterine kayıtlı bütün selefleri aradaki farktan dolayı şirkete karşı ikinci derecede mesul olurlar. Ancak, çıkarma tarihine göre en az on yıl evvel ortak sıfatını kaybetmiş olanlar bu hükümden müstesnadır.
Bu mesuliyet kayıt sırasına göre olup ödemede bulunan eski ortağın, kendisinden önce gelen kimselere rücu hakkı vardır.
Ancak, sıra itibariyle sonra gelen kimse, davet tarihinden itibaren bir aylık müddet içinde ödemede bulunmadığı takdirde ondan önce gelene müracaat edilir.
Ortaklar, sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri nispette, mesuliyetten kurtulurlar. Şu kadar ki, ortaklara koydukları sermaye kısmen veya tamamen geri verilmiş veya haksız yere kar yahut faiz ödenmiş ise aldıkları para nispetinde mesuldürler.
Şirket mukavelesinde aksine hüküm bulunmadıkça ortaklar, sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri nispette, yıllık bilânçoya göre, elde edilmiş olan safi kardan pay alırlar.
Ortaklara, koydukları sermaye için faiz verilemez. Sermaye koyma borcunu vaktinde yerine getirmeyen pay sahibi ihtara lüzum olmaksızın temerrüt faizi ödemekle mükelleftir.
Her ortak, usulüne göre tanzim ve imza edilmiş şirket mukavelesiyle koymayı taahhüt eylediği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur.
Sermaye olarak gayrimenkul mülkiyeti veya gayrimenkul üzerinde mevcut veya tesis edilecek ayni bir hakkın konulması taahhüdünü ihtiva eden şirket mukavelesi hükümleri, resmi şekil aranmaksızın muteberdir.
Sermaye olarak konulması taahhüt edilen diğer hakların devri kanunen hususi şekilleri tabi olsa dahi şirket mukavelesi, devredecek ortağın ayrıca rızasına bakılmaksızın, şirkete alakalı mercilerden bu hakların devrini istemek salahiyetini verir.
Şirket, her ortağın sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmesine talep ve dava edebileceği gibi ifada gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat talebi için ihtar şarttır.
Vaktinde konulmayan sermaye para ise, 140 ıncı madde gereğince tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, sermayenin ödenmesi gereken günden itibaren kanuni faizin de verilmesi lazımdır.
Bu genel bilgilerden sonra apel nedir? Kanunun hangi maddesinde belirtiliyor. Açıklayacağım.
B- APEL
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın yayımladığı 2 nolu Tebliğ 'de bu duruma paralel şekil de, anonim şirketlerin kuruluşu sırasında tanzim edilecek ana sözleşmelerde sermaye maddesinde; “sermayenin muvazaadan arî biçimde taahhüt edildiği ve nakdi sermayenin ¼'ü nün ödendiği ya da şirketin kuruluşunun tescili tarihinden itibaren üç ay içerisinde, kalanının da en geç üç yıl içerisinde olmak üzere şirkete ödenme zamanının belirtileceği” açıklanmıştır.
Buna göre; ortakların taahhüt edilen sermaye payının 1/4'ünü şirketin tescil edildiği tarihten itibaren üç ay içinde, kalanını ise üç yıl içinde ödemesi gerekmektedir.
Sermaye koyma borcunun kalan ¾'lük kısmının ödenme zamanı, ana sözleşmede miktar ve tarih olarak belirtilebileceği gibi, ortak kurulunca alınacak bir kararla da belirtilebilir. Türk Ticaret Kanunu'nun 406. maddesi gereğince ortakların sermaye borcunun kalan kısmını yerine getirmeleri için ilan yoluyla yapılan çağrıya uygulamada “APEL” denilmektedir. Borsa terimleri sözlüğünde de; “Pay bedelinin taksitle ödenmesinin söz konusu olduğu durumlarda, ortaklık yönetim kurulu tarafından ortaklara yapılan çağrıya denir.” tanımı yapılmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu, Limited şirketlerde sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortaklarla ilgili düzenlemeler 6672 sayılı yasanın 529 ve 530.maddelerinde açıklanmıştır.
Buna göre;
a)Limited şirketlerde ortaklıktan çıkarma işleminden önce ilgili ortağa, noter aracılığı ile 15 günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek sürelerle ödeme yapmadığı takdirde ortaklıktan çıkarılacağının iki kez ihtar edilmesi gerekir (TTK Md. 529/II). Bu 15 günlük sürenin başlangıcı ihtarın ortağa ulaştığı gündür.
Bu ihtarlara rağmen, sermaye borcunu yerine getirmeyen ortak, ortaklar kurulunun esas sermayenin en az yarısından fazlasını temsil eden çoğunluğunun alacağı karar la şirketten çıkarılabilir.
b) Ortaklıktan çıkan ortağın payı, diğer bir ortak tarafından gerçek değeri üzerinden satın alınmadığı takdirde, şirket tarafından açık artırma yoluyla satılabilir. Çıkarılan ortak da dahil olmak üzere, bütün ortakların onayıyla payın diğer bir şekilde paraya çevrilmesi de mümkündür. (TTK Md. 530/I).
c) Elde edilen paradan ortağın borcu kesildikten sonra geri kalanı ortağa verilir (TTK Md. 530/II).
C- İSKAT İŞLEMİ
İskat; kısaca “sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortakların ortaklıktan çıkarılması” olarak tanımlanabilir. Borsa terimleri sözlüğünde ise “düşürme, silme, hükümsüz bırakma” olarak tanımlanmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu'nun 407. maddesinin ikinci fıkrasına göre; “pay sahibi belirlenen tarihte sermaye koyma borcunu yerine getirmeyip, temerrüde düşerse, şirket yöne tim kurulu mütemerrit pay sahibini kısmi ödemelerden doğan haklardan mahrum etme ye ve şirketten çıkarmaya yetkilidir.”
Yukarda Apel mevzuunda anlattığım prosedür yerine getirildikten sonra artık iskat işlemi için bir bilirkişi sermaye tespiti yaptırılıp iskat kararı alınmalı ve bu kararında Ticaret sicil memurluğuna iletilerek tescil edilmesi sağlanmalıdır.
Sonuç olarak; Kriz dönemlerinde birçok ortak sermaye taahhüdünü yerine getirememekte ve hatta şahsi borçlarından dolayı haciz işlemleriyle karşı karşıya gelmektedir. Bu durumda da ortağın sermaye payı bulunan şirketlere icrai işlem başlatılmaktadır. Ortak hem sermaye taahhüdünü yerine getirmemiş, fakat şirketin demirbaşları ve alacakları haczedilmektedir.
Bu durumda da şirketlerin diğer ortakları sıkıntı yaşamaktadırlar. Böyle bir durumla karşılaşılabilmesi durumunda yukarda anlattığım Apel ve İskat işlemlerine başvurulması son derece önem arz etmektedir. Sonuçta da yasal olmayan haciz işlemi de bertaraf edilmiş olacaktır.
Kaynaklar;
— Şükrü KIZILOT, Memleketimden Vergi Manzaraları, Sabah Kitapları,
— Şükrü KIZILOT - Saygın EYÜPGİLLER, Şirketler Muhasebesi,
— 6762 sayılı TTK. Ve Tebliğleri
— Yusuf Ziya TAŞKAN (Kırıkkale Üniversitesi İİBF Öğretim Görevlisi)’ın makaleleri.
23.04.2009
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.