Hukuk insanlara bir takım hak ve ödevler yüklemektedir. Bu haklar içerisinde yer alan insan hakları, ödevlerin temeli ve kaynağıdır. Ödev, devletin ya da toplumun, kişiliğin gelişmesini sağlamak amacıyla, kişilere sağlanan hak ve özgürlüklere karşılık, kişilerden beklediği hukuki ya da ahlaki yükümlülüklerdir. Vergi de, kişileri mamelekiyle ilgili hukuki bir yüküm altına sokan hukuki nitelikli ödevlerden biridir.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ihbar kelimesinin anlamı bildirme, haber vermedir. Ülkemizde hemen hemen her konuda yapılan ihbarlar en çok bir husumet sonucu kendini mağdur veya aldatılmış gören kişiler tarafından yapılmaktadır.
Kanunların suç saydığı olayları öğrenen ve tespit eden kişilerin yetkili makamlara haber vermeyi bir vatandaşlık görevi olarak kabul etmeleri gerekir.
İhbar ikramiyesi 31.12.1931 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve halen uygulanmakta olan 1905 Kanun No’ lu Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Hakları ve Daimi Vergilerin Mektumatı Muhbirlerine Verilecek İkramiye Hakkında Kanunun 6’ ncı maddesi hükmüne istinaden verilmektedir. Bu kanun maddesinde “Bina, arazi ve arsalardan tahrir harici kalanlar ile kazanç, hayvanlar, veraset ve intikal, muamele, dahili istihlak ve damga gibi daimi vergilerden yanlış beyanname vermek veya çift defter tutmak veya sair suretlerle ketmedilmiş olanları haber verenlere tahakkuk edecek vergi ve misil cezaları mecmuu ikramiye verilir” denilmektedir.
Bunun yanında Maliye Bakanlığının yayınladığı genel yazılar ve vergi ihbarları iç genelgeleri ile birlikte uygulamaya şekil verilmiştir. Önemli olan ihbar ikramiyesinin konusuna sürekli vergiler ve sadece bu vergi asıllarına bağlı vergi zıyaı cezalarının girdiğidir. Bu vergilere bağlı gecikme zammı, gecikme faizi, usulsuzlük ve özel usulsüzlük gibi cezalar ile süreksiz vergiler ve bir defaya mahsus çıkartılan ek vergiler ihbar ikramiyesinin konusuna girmemektedir.
Bir muhbir tarafından bir mükellef hakkında vergi kaçakçılığına ilişkin olarak yapılan ihbarın somut olaylara ve delillere dayanması gereklidir.
Bir muhbire ihbar ikramiyesinin ödenebilmesi için;
1-) İhbarcı kendini gizlememelidir.
2-) İsimsiz ihbarlarda vergi incelemesi bitmeden ihbarcının ortaya çıkmış olması gerekmektedir.
3-) İhbarda bulunan kişi inceleme bitmeden ihbarından vazgeçmemelidir.
4-) İhbarcının vergi kaçırmaya dahil olup olmamasının önemi yoktur.
5-) İhbarcı birden fazla olursa, ihbar konuları ile matrah farkları arasında bağlantı olup olmadığının araştırılması gerekir.
Danıştay 7.Dairesinin 12.04.1967 yılı E:1965/2139, K:1967/343 sayılı kararında “…Çalıştığı yerde ticaret şefi olduğu belirtilen muhbirin müesseseden ayrılmadan, önce, ihbar ikramiyesine hak kazanmak amacıyla temin ettiği vesikaların düzenlenmesine ve vergi kaçırılmasına fiili ile yardım ettiği, böylece kaçakçılık maddi olayına fiili ile yardım cezasının, VUK 'un 347’nci maddesindeki hükümlerden yararlandırılarak kaldırıldığı, bu durumda davacının mezkûr müesseseden ayrıldıktan sonra kendisinin de iştiraki bulunan vergi kaçırma olayını ihbar etmesi sebebiyle mükafatlandırılmasının, Kanunun ruh ve amacına aykırı olduğu gerekçesiyle…” ifadesi ile ihbar ikramiyesi verilmesinin bu kişileri iki defa ödüllendirmek anlamına geldiğini vurgulamıştır.
Yukarıda belirtilen kararın aksine ve sonraki bir tarihte Danıştay 3. Daire 18.10.1995 gün, 1995/139 E., 1995/3105 K. sayılı kararı ile aynı şirket içinde çalışan ve usulsüzlükleri ihbar eden ortağın ikramiyeye hak kazanacağına hükmetmiştir. Konuya açıklık getiren karar ve aşamaları aynen aşağıya alınmıştır.
Vergi Mahkemesi; “…davalı idarece davacının ... Tekstil Tic. ve San. A.Ş.`nin hissedarı olması nedeniyle ihbar ikramiyesi ödenemeyeceği belirtildiği halde, davacı vekilince gerek dava dilekçesinde gerek duruşma esnasında müvekkilinin şirketin hissedarı olmadığı ileri sürülmediği gibi, bu hususu kanıtlayıcı bir belge de ibraz edilmediğinden davacının şirketin hissedarı olduğunun ihtilafsız olduğu, şirket hissedarlarının da şirkette gördükleri usulsüzlükleri ilgili mercilere bildirmelerinin asli görevlerinden olması nedeniyle aralarında organik bağ bulunan şirket hakkında yaptıkları bildirimlerin ihbar olarak kabulüyle ihbar ikramiyesi ödenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle...” reddedilmiştir.
Temyiz istemini kabul eden ve hüküm veren Danıştay 3.Dairece; “…Her ne kadar bu ihbardan dolayı ihbar ikramiyesi ödenmesi talebinde bulunan davacıya ihbar ikramiyesinin ödenemeyeceği bildirilmiş ise de; davacının ihbarı sonucunda düzenlenen vergi inceleme raporlarına göre ... Tekstil Tic. ve San. A.Ş. adına salınan vergi ve kesilen cezaların bulunduğu sabit olup, 1905 sayılı Yasaya göre ihbar ikramiyesi verilmesi vergi ve ceza tahakkukunun ihbar sonucu yapılan incelemeye dayanması yeterli bir neden olup, ayrıca aynı yasa hükümlerinde şirket ortağına ihbar ikramiyesi verilmesi konusunda bir sınırlama getirilmemiş olduğundan davacıya ihbar ikramiyesi verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacının şirket ortağı olduğu, şirket ortaklarının şirkette gördükleri usulsüzlükleri ilgili mercilere bildirilmelerinin asli görevlerinden olması nedeniyle, aralarında organik bağ bulunan şirket hakkında yaptıkları bildirimlerin ihbar olarak kabul edilemeyeceği ve bu nedenle ihbar ikramiyesi verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davayı reddeden mahkeme kararında yasaya uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Ankara Altıncı Vergi Mahkemesinin 13.7.1994 gün ve E: 1991/1481, K: 1994/1418 sayılı kararının BOZULMASINA, oyçokluğuyla karar verilmiştir…”
Sonraki tarihli kararda muhbirin kimliğinin önemli olmadığı hatta aralarında organik bağ bulunan kişilerden bile olması halinde ihbar ikramiyesi kazanacağına hükmetmiştir.
Her ne kadar Türk Vergi Sistemi beyan esasına dayanmakta ise de denetim ve incelemeler ile mükellef tarafından yapılan işlemlerin doğruluğu tespit edilerek sağlanır. Vergi adaletinin sağlanmasında vatandaşların günlük yaşamı içinde karşılaştıkları vergi kayıp kaçağı ile ilgili olayları bildirmeleri de gerekli ve önemlidir.
İhbarda bulunan kişilerde ihbarda bulunulan konu ile ilgili organik bağ bulunması ihbarcıların ikramiye almasına engel teşkil etmemektedir. Günümüz yargı kararları da bu yöndedir.
KAYNAKÇA
-1905 sayılı Kanun
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
-3071 Sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun
Resim Dosyası sukrukizilot veysisevig erdalaydin Kaynak: FATİH ACAR, CEM KILIÇ, NUMAN EMRE ERGİN, EKREM SARISU, VERGİ ALGI yayınlanmayacak.22.02.2024
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.