20.02.2025 tarihinde yayımlanan “Maliyeden Davet Var!” başlıklı yazımızda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 370 inci maddesinde yer alan “İzaha Davet Müessesesi” hakkında birtakım özet bilgiler yer almaktaydı.
Söz konusu yazıya istinaden; kendilerine “İzaha Davet Yazısı” gönderilen çok sayıda mükelleften gerek e-posta, gerek telefon yoluyla birçok soru aldım. Uygulamada tereddüt edilen hususlara ilişkin olarak gelen soruların bazılarının cevapları, -fayda sağlayabilmesi dileğiyle- işbu yazının konusunu oluşturmaktadır.
İlgili yazılar; vergi idaresi tarafından uygulanan çeşitli denetim teknikleri ve risk analizleri neticesinde, verginin ziyaa uğradığına delil olabilecek emareler bulunduğuna dair yapılan “ön tespitlere” istinaden gönderilmektedir.
Bu kapsamda; şirket ortaklarının banka hesaplarına gelen paralar, vergi mükelleflerinin beyanları ile banka hesaplarına gelen paralar arasındaki uyumsuzluklar, POS cihaz tahsilatları ile beyannameler arasındaki uyumsuzluklar, personellerin banka hesaplarına gelen paralar, vergi mükellefiyeti tesisi gerektiren banka hesap hareketleri gibi birçok senaryoda izaha davet yazıları gönderilebilmektedir.
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığından gelen yazılara ilişkin süreçler, vergi müfettişlerinden oluşan komisyonlar vasıtasıyla yürütülmektedir.
Yapılan çeşitli analizler neticesinde, vergi idaresinin mükelleflerden açıklama beklediği ve üzerinden vergi hesaplanması muhtemel olan tutarı ifade etmektedir.
Söz konusu tutarların gerçek mahiyetinin ortaya konulması gerekmektedir. Zira doğrudan beyanname vermek, belki de vergiye tabi olmayan işlemler üzerinden mükelleflerin fazladan vergi veya ceza ödemesine neden olabilecektir. Anılan nedenle, izaha davet sürecine titizlikle yaklaşılması gerekmektedir.
Takdir komisyonuna veya vergi incelemesine sevk işlemi yapılacaktır.
Hayır, yapılacak her işlem için izaha davet yazısı gönderilmemektedir. Zira kanun maddesinde de yer aldığı üzere; izaha davet yazısı “ön tespit” işlemine istinaden gönderilmektedir. Dolayısıyla, herhangi bir ihtilaf olmayan hususlarda re’sen işlem yapılabilmektedir.
Söz konusu yazının tarafınıza tebliğ edilmesinden itibaren 30 günlük süre içinde izahta bulunmanız veya ilgili tutar üzerinden beyanname vermeniz gerekmektedir.
Yapılan izahın kabul görmemesi veya izahta bulunulmaması halinde, ikinci bir 30 günlük süre daha verilmektedir. Bu süre içerisinde de beyanname verilmemesi halinde vergi incelemesine veya takdire sevk işlemi yapılacaktır.
Vergi mevzuatından uzak ve kulaktan dolma bilgilerle yapılacak işlemlerin başınızı ağrıtma ihtimali çok daha yüksek diye düşünüyorum. Zira vergi idaresinin bahsedilen şekilde bir uygulaması bulunmamaktadır. Dolayısıyla izaha davet yazısında yer alan tutarın belli bir oranına değil, tamamına aynı titizlikle yaklaşılmasını tavsiye olunur.
(Mizahlı(!) sorusuyla yazımızın başlığına vesile olan T. Z.’ye teşekkür ederim.)
Gelen her izaha davet yazısı veya vergi incelemesi neticesinde, vergi veya ceza çıkacağı düşüncesinin doğru olmadığını belirtmek gerekir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde: “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” hükmü ile,
Yine aynı kanunun 134 üncü maddesinde: “Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.” hükmü yer almaktadır. Kanun lafzında da açıkça yer aldığı üzere; “amaç”, vergi veya ceza yazmak değil!
Diğer taraftan, izaha cevap verilirken “kullanılacak ifadelerin” vergisel veya cezai sonuçlarının öngörülememesi, mükellefleri çok zor durumlar içinde bırakabilir.
Mutlak surette, ne şekilde hareket edileceği veya ne şekilde izahatta bulunulacağına ilişkin eylem planı konusu değerlendirilirken etki/sonuç analizinin sağlıklı şekilde yapılması gerekmektedir.
Olayın gerçek mahiyetini açıklamak üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi kapsamında her türlü delil izah kapsamında sunulabilecektir.
Sunulan bilgi/belgeler neticesinde de istenilen sonuç alınamadıysa, haksız olduğu düşünülen idari uygulamalarda yargı yollarının da kullanılabileceği hususu malumdur.
Son Söz…
Yukarıda yer alan bazı sorularda; bazı mükelleflerin süreç hakkında hiç bilgi sahibi olmadığı, bazı mükelleflerin sürecin ciddiyetinin farkına varamadığı, yine bazı mükelleflerin ise yanlış yönlendirildiği görülmektedir.
Bu noktada ifade etmek gerekir ki; sonuçlarını öngörmeden yapılacak herhangi bir fiil/eylem, daha sonra telafi imkanı kalmayan durumlara sebebiyet verebilecektir. Anılan nedenle; “yetkin/uzman kişiler” ile istişare edilerek söz konusu sürecin yürütülmesi, mutlak surette önem arz etmektedir.
Her ne kadar 20.02.2025 tarihli yazımızın sonuç cümlesinin tekrarı olsa da: “Danışmamak, danışmaktan pahalıya gelebilir…”
27.02.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.