Vergi Hukukuna ilişkin usul ve esasların, mülkiyet hakkını ihlal etmemek adına sıkı şekil şartlarının bulunması, idarelerin keyfi davranmasını önleyecektir. İdarenin keyfi davranmasının önüne geçilmesi ne kadar önemliyse vergi ödevi altında bulunanların da vergisel düzene zarar verecek ve devlerin gelirini azaltacak olan davranışlarının önlenmesi o kadar önemlidir. Bu sebeple Vergi Hukukunun bir alt dalı olan Vergi Ceza Hukuku geliştirilmiştir. Vergi Ceza Hukuku içeriğinde vergi cezaları ile vergi kabahatlerini bulundurmaktadır. İşte bu vergi kabahatlerinden biri de vergi ziyaı kabahatidir. Bu çalışmada öncelikle vergi ziyaına karşı başvuru yolları incelenecektir.
VUK m. 375, vergi cezalarına ilişkin hatalarına, vergi hatalarına ilişkin kurallar çerçevesinde çözüleceğini belirtmiştir. Bu açıdan vergi cezalarına ilişkin hatalarla ilgili açıklamalar, vergi hataları üzerinden yapılacaktır.
Vergi hatası, hesaplama hataları ve vergilendirme hataları şeklide ortaya çıkabilir. Bu açıdan vergi cezalarına ilişkin hataların da cezanın hesaplanmasında hata ve cezalandırmada hata şeklinde ikiye ayırabiliriz. Cezanın hesaplanmasına hata, hesaplanan cezanın olması gerekenden fazla hesaplanması veya mükerrer ceza şeklinde karşımıza çıkarken cezalandırmada hata, failin şahsında hata, cezalandırılan fiilde hata, cezanın ilgili olduğu vergilendirme döneminde hata ve cezalandırılanın mükellefiyetinde hata şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki üzerinde tartışma yapılabilecek hukuki uyuşmazlık için hata düzeltme yoluna başvurulamaz.[1]
VUK m. 119 gereğince, vergi cezalarında hata mükellefin talebi üzerine veya resen vergi idaresi tarafından düzeltilebilir. Vergi idaresi tarafından resen düzeltme yapılabilmesi için, tereddüt söz konusu olmayan, mutlak vergi hatasının bulunması gerekmektedir.
Vergi ziyaı cezasına karşı hata düzeltme yoluna başvurulabilmesi için, vergi ziyaı cezasının ilgili olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını izleyen tarihten itibaren beş yıl geçmemiş olması gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken vergi cezasının doğduğu tarih değil, vergi cezasının ilgili olduğu vergiyi doğuran olayın tarihidir.
Uzlaşma, vergi mükellefi ile vergi idaresi arasındaki uyuşmazlığın, yargıya intikal etmeksizin çözülmesini sağlayan yollardan biridir. İdare ile mükellef uzlaşmada adeta pazarlık yapmaktadır, bu açıdan uzlaşma idari işlemden farklıdır.[2] Zira idari işlemde idare tek taraflı olarak hareket etmektedir.
Kaçakçılık suçuna ilişkin fiiller ile vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda uzlaşma yoluna gidilemeyecektir. Bunun dışında vergi ziyaı cezaları için uzlaşma yoluna gidilmesi mümkündür.
Vergi cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içinde uzlaşma talebinde bulunulabilir.
Uzlaşmada vergi veya vergi cezasının hangi orada ne kadar düşürüleceği konusu düzenlenmemiştir. Bu açıdan indirim oranı konusunda uzlaşma komisyonu taktir hakkında sahiptir.[3]
Uzlaşma tarhiyat öncesinde ve tarhiyat sonrasında olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Esas olan tarhiyat sonrası uzlaşma olup, buraya kadar anlatılanlar tarhiyat sonrası uzlaşma ile ilgilidir.
Tarhiyat sonrasında yapılan uzlaşma sadece vergi ziyaı cezalarına ilişkin olabilirken, tarhiyat öncesi uzlaşma vergi ziyaı cezasının yanında usulsüzlük cezaları hakkında da söz konusu olabilir.[4] Kaçakçılık suçu söz konusu olduğunda ne tarhiyat öncesi ne de tarhiyat sonrası uzlaşmaya gidilebilir. Tarhiyat öncesi uzlaşmada, vergi veya cezasının bir an önce tarh ettirilmesi amaçlanır.
Cezalarda indirim, VUK m. 376’da düzenlenmiştir.[5] Buna göre cezada indirimden faydalanabilmek için, cezanın dava konusu yapılmaması gerekmektedir. Eğer mükellef vergi cezası için yargı yoluna başvurduysa, artık cezada indirim imkanından yararlanması mümkün olmayacaktır. Cezada indirim kurumunun amacı, kesilen vergi cezasının tahsilinin bir an önce ödenmesini sağlamaktır. Cezada indirim oranları kanunda gösterilmiştir. Cezada indirim kurumu ile uzlaşma kurumu birbirine benzemektedir. Gerçekten de uzlaşmada da cezada indirimde de vergi idaresi vergi cezasının bir kısmını istemekten vazgeçmekte, sorumlularda bir kısım vergi cezasını ödemeyi kabul etmektedir. Burada uzlaşma ile cezada indirimi birbirinden ayıran en önemli fark, uzlaşmada vergi idaresi ile mükellef adeta bir pazarlık içine girerken, cezada indirim kurumunda pazarlık söz konusu olmayıp şartları ve indirim oranları kanunda açıkça belirtilmiştir. [6]
Kanunda öngörülen şartların yerine getirilmesi durumunda, vergi idaresi yine kanunda öngörülen indirimleri yapmak zorundadır. Bu konuda vergi idaresinin yetkisi bağlı yetkidir. Bu sebeple vergi idaresi mükellefin kanunda öngörülen şartların yerine getirilip getirilmediğini inceleyecek ve kanunda öngörülen tüm şartlar yerine getirilmişse söz konusu indirimlerden mükellefi yararlandıracaktır.
Kaçakçılık suçuna ilişkin vergi ziyaı cezalarında uzlaşmaya gidilememesine rağmen, cezada indirim yoluna gidilebilmektedir. Ayrıca uzlaşma yoluna başvurulması durumunda, cezada indirim imkânı son bulmamakta fakat askıda kalmaktadır. Uzlaşma tutanağını imzalanmadığı sürece, uzlaşmadan vazgeçip cezada indirim yoluna başvurulabilir. Fakat hem uzlaşma hem cezada indirimden yararlanma söz konusu olamaz.[7]
Cezada indirimden yararlanmanın koşulları, ceza ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 30 gün içinde başvurması gerekmektedir.
Vergi ziyaı kesme işlemi nitelik itibari ile idari bir işlemdir. Dolayısıyla bu idari işleme karşı olarak vergi mahkemelerinde 30 gün içinde dava açılabilmesi mümkündür.
Hakkında vergi ziyaı cezası düzenlenen kişinin, söz konusu ceza miktarını ödemesiyle beraber ceza infaz edilmiş olmakla ortadan kalkmaktadır.
Ceza hukukunun en temel ilkelerinden biri olan cezaların şahsiliği ilkesi, tüm suç ve kabahatlerde geçerli olduğu gibi vergi kabahatlerinde de kendini göstermektedir. Bu ilkeye göre hiç kimse başkasının işlemiş olduğu suç veya kabahatten dolayı cezalandırılamaz. Vergi ziyaı cezası da bu sebeple ölümle birlikte mirasçılara intikal etmeyecek ve ortadan kalkacaktır. Zira miras bırakanın işlemiş olduğu bir suçtan dolayı mirasçıları sorumlu tutulamayacaktır.
VUK m. 372, vergi cezasının ölümle beraber düşeceğini düzenlemiştir. Vergi Usul Kanununda özel olarak bu husus belirtilmiş olsa da, ölümle beraber cezanın son bulması varlığını bu maddeye borçlu değildir. Zira VUK m. 372 olmasaydı dahi cezaların şahsiliği ilkesi burada da geçerli olacaktı ve bizi aynı sonuca götürecekti.
Yukarıda vergi ziyaına karşı başvurulabilecek idari yollar başlığı altında vergi cezalarına ilişkin hataların düzeltilmesi yolunu anlatmıştık. Buna göre talep üzerine veya resen vergi idaresinin yapmış olduğu tespit ile ortaya çıkan hatanın düzeltilmesiyle, düzeltmenin içeriğine bağlı olarak vergi ziyaı cezası tam veya kısmi olarak son bulur.
Af, devletin tek taraflı olarak, vergi cezasını ortadan kaldırması yani affetmesidir. [8] Böylece affa uğrayan ceza, hukuk dünyasından silinir. Vergi cezası affı, kısmi veya tam olabilir. Bu durumda niteliğine göre vergi cezası tam olarak ortadan kalkabileceği gibi, kısmi olarak da son bulabilir. Bu ikinci durumda affedilen kısım kadar ceza ortadan kalkarken, geri kalan kısım varlığını sürdürür.
Zamanaşımı VUK m.133’de, süre geçmesiyle vergi alacağının ortadan kalkması şeklinde düzenlemiştir. Vergi cezaları da buna göre zamanaşımı sürelerinin geçmesiyle ortadan kalkacaktır. Vergi cezalarına ilişkin zamanaşımı iki çeşittir. Bunlar vergi kesmede zamanaşımı ve tahsil zamanaşımıdır.[9]
VUK m. 374, vergi ziyaı cezasının, cezanın temelini oluşturan asıl vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın birinci gününden başlayarak beş yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağını belirtmiştir.
Bu düzenlemeye göre vergi cezasına ilişkin olan zamanaşımı, kabahatin işlendiği zamana göre değil, asıl vergi alacağını doğuran olaya göre belirlenecektir.[10] Burada vergi cezasının kesilmesinin anlamı, gerekli işlemlerin tamamlanarak, vergi ceza ihbarnamesinin tebliğ edilmesidir. Yani cezalandırma ile ilgili tüm işlemler ne zaman yapılırsa yapılsın, vergi ceza ihbarnamesi beş yıl geçtikten sonra yapılmışsa artık ceza zamanaşımına uğramış demektedir.
Verginin ve vergi cezasının tahsili konusunda 6183 sayılı AATUHK uygulancaktır. Bu kanunun 102. maddesine göre, amme alacağı yani vergi cezasının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının başlangıcından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacaktır. Burada dikkat edilmesi gerek husus tahsil zamanaşımının vergi cezasının vadesine göre belirleneceğidir.[11]
VUK m. 368 vergi cezasının ödenme sürelerini düzenlemiştir. Buna göre;
- Vergi cezasına karşı herhangi bir dava açılmadıysa, dava açma süresinin bittiği tarihten,
-Vergi cezasına karşı dava açılmış ise verilen karar gereğince vergi idaresi tarafından düzenlenecek olan ihbarnamenin tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekmektedir.
VUK m. 111 ve 6183 sayılı AATUHK m. 37 benzer şekilde, ödeme sürelerinin son gününü vade tarihi olarak belirlemiştir. Buna göre tahsil zamanaşımı süresinin belirlenmesinde, ödeme sürelerinin son günü olarak kabul edilen vade tarihi esas alınacaktır.
Tahsil zamanaşımından bahsedilebilmesi için öncelikle vergi veya vergi cezasının tahsil aşamasına gelmesi gerekmektedir. Henüz tahsil aşamasına gelmeyen alacaklar için tahsil zamanaşımından bahsedilemez. 6183 sayılı AATUHK m. 102’ye göre tahsil zamanaşımına uğrayan vergi cezasının, rızaen ödenmesinin geçerli olduğu belirtilmiştir. Bunun sebebi vergi cezasının tüm işlemlerini tamamlayıp tahsil aşamasına gelmesidir.
Vergi Usul Kanunun madde 371[12] pişmanlık ve ıslah kavramlarını düzenlemiştir. Pişmanlık ve ıslah kavramları birbirinden farklı kavramlardır. Pişmanlık ve ıslah beyana dayalı vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiillerde söz konusu olacaktır.
Pişmanlık, beyana dayalı vergilerde, vergi ziyaı kabahatini işleyen veya bu kabahate iştirak eden kişilerin, bu durumu resen ilgili makamlara dilekçe ile bildirmesidir.[13] Burada dikkat edilmesi gereken husus mükellefin veya bu kabahatin işlenilmesine iştirak edenlerin kendi iradeleri ile pişmanlık göstermesi ve pişmanlık dilekçelerini ilgili makamlara vergi ziyaı kabahatinin öğrenilmesinden önce bildirilmesi gerekmesidir.
Islah ise kabahatin işlendiği ve pişmanlığın bildirilmesinden sonra, yerine getirilmeyen vergisel ödevlerin yerine getirilmesidir.[14]
Pişmanlık ve ıslah durumları vergi cezaları ile alakalıdır. Bu durumlarda vergi cezası kesilmezken, bunlar verginin aslını etkilemezler.
Cezada indirim, kanunda yer alan şartların yerine getirilmesi durumunda, kanunda gösterilen oranlarda vergi cezasından indirim yapılmasıdır. Bunun sonucunda indirim yapılan tutar kadar ceza son bulmuş olacaktır. Cezada indirim konusunda detaylı açıklamaları yukarıda yapmıştık.
Terkin, kanunda öngörülen durumların varlığı halinde, vergi ve vergi cezasının kısmen veya tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Terkin VUK m. 115[15]’de sosyal devlet ilkesi gereğince düzenlenmiştir. Buna göre kanunda sayılan doğal afetler sonucunda maddi kayba uğrayan mükelleflerin üzerinden vergi yükünün azaltılmasıyla, mükelleflerin kendilerini toparlamalarına şans verilmektedir.
Tahakkuktan vazgeçme kanunda öngörülen sınırı aşmayan vergi ve vergi cezalarında, bunlara ilişkin yapılacak işlemlerin masrafının, vergi ve vergi cezasının miktarından fazla olması durumunda vergi idaresi resen tahakkuktan vazgeçebilir. Bu halde vergi idaresinin takdir yetkisi bulunmaktadır. Burada amaç devlete bir gelir sağlamayacak olan işlemlerin yapılmasından vazgeçilerek, gereksiz iş gücü yaratmamak düşüncesidir. 2019 sınırı 27 TL’dir. Buna benzer bir hüküm 6183 sayılı AATUHK m. 106’da düzenlenmiştir. Bu maddeye göre tahsil imkansızlığı veya amme alacağının yapılacak giderleri karşılamayacak olması durumunda, tahsil zamanaşımı beklenilmeksizin bu amme alacakları terkin olunabilecektir.
Vergi ziyaı kabahatinin de esas itibari ile suç olması sebebiyle, suç teorisine ilişkin konular vergi ziyaı kabahati için de geçerlidir. Buna göre tıpkı suçlarda olduğu gibi, kabahatin unsurları da dört adettir. Bunlar tıpkı suçlarda olduğu gibi kanuni unsur, maddi unsur, manevi unsur ve hukuka aykırılık unsurudur. Bu unsurların hepsinin bir arada bulunması durumunda vergi ziyaı kabahati işlenmiş olacak ve karşılığında kanunda öngörülen miktarlarda adli para cezası kesilecektir.
[1] Nurettin BİLİCİ, Vergi Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara 2015, s. 148.
[2] Mustafa Özen, Vergi Suçları ve Kabahatleri, s.211
[3] Mustafa Özen, Vergi Suçları ve Kabahatleri, s.145
[4] Nurettin BİLİCİ, Vergi Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara 2015, s. 146.
[5]Madde 376:
1. İkmalen, resen veya idarece tarh edilen vergiyi veya vergi farkını ve vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının yarısını ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse kesilen cezanın yarısı,
2. Uzlaşmanın vaki olması durumunda, üzerinde uzlaşılan vergiyi veya vergi farkını ve vergi ziyaı cezasının %75’ini, bu Kanunun ek 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan ödeme süreleri içinde öderse üzerinde uzlaşılan cezanın %25’i, indirilir.
Mükellef veya vergi sorumlusu ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezasını yukarıda yazılı süre içinde ödemez veya dava konusu yaparsa bu madde hükmünden faydalandırılmaz.
Yukarıdaki hükümler vergi aslına tabi olmaksızın kesilen usulsüzlük cezaları hakkında da uygulanır.
[6] Turgut Candan, Vergi Suçları ve Cezaları, Maliye ve Hukuk Yayınları, Ankara 2010, s.497
[7] Nurettin BİLİCİ, Vergi Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara 2015, s. 119
[8] Mustafa Özen, Vergi Suçları ve Kabahatleri, s.223
[9] Mustafa Özen, Vergi Suçları ve Kabahatleri, s.183
[10] Mustafa Özen, Vergi Suçları ve Kabahatleri, s.183
[11] Tahsin Torunoğlu Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 12, Özel S., 2010, s.477-544
[12]VUK Madde 371:,
Beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi hâlinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmez.
1. Mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından her hangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması (Dilekçe veya tutanağın resmi kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.).
2. Haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde her hangi bir vergi incelemesine başlandığı veya olayın takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel (Kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce) verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması.
3. Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin haber verme dilekçesinin verildiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde tevdi olunması.
4. Eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının mükellefin keyfiyeti haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde tamamlanması veya düzeltilmesi.
5. Mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde ödenmesi.
Bu madde hükümleri, emlak vergisi ile ilgili olarak uygulanmaz.
[13] Mustafa Özen, Vergi Suçları ve Kabahatleri, s.235
[14] Mustafa Özen, Vergi Suçları ve Kabahatleri, s.225
[15]VUK Madde 115:
Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzir hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzer afetler yüzünden:
1. Varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları;
2. Mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, afete maruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına tesadüf eden yıla ait olarak tahakkuk ettirilen Arazi Vergisi borçları ve vergi cezaları; Maliye Bakanlığınca zararla mütenasip olmak üzere, kısmen veya tamamen terkin olunur. (Ek cümle: 28/12/2001-4731/4 md.)
Maliye Bakanlığı terkin yetkisini mahalline devredebilir.
Zarar derecesini ve ilgili bulunduğu gelir kaynağını mahalli idare heyetleri yaptıracağı tahkikat üzerine tesbit eder.
26.05.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.