Mali kâr yahut vergi matrahı olarak da ifade edilebilen ve vergi yasalarına göre belirlenen dönem safi kurum kazancı ile ticaret hukuku ve muhasebe prensiplerine göre finansal tablolarda raporlanan ticari bilanço kârı çoğunlukla birbirinden farklıdır. Vergi yasalarında yer alan hükümlerin amacı vergi alacağını güvence altına almaktır. Ticaret hukuku kuralları ise daha çok alacaklılar ve üçüncü kişileri korumaya yöneliktir.
Ticari kâr yahut zarar belirlenirken, vergi yasalarına göre kabul edilsin veya edilmesin tüm giderler ile vergiye tabi olsun veya olmasın tüm gelirler 690 no.lu “Dönem Kârı veya Zararı” hesabına aktarılır. Ayrıca işletmeler Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümleri, Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) ve muhasebenin temel kavramlarına uygun olmak kaydıyla diledikleri değerleme ölçüsü ile değerleme yapabilirler. İşletmelerine uygun farklı amortisman nispeti belirleyebilir, şüpheli alacak karşılığı ve değer düşüklüğü karşılığı ayırabilirler.
İlke bazlı muhasebe prensiplerine karşılık, Vergi Usul Kanunu (VUK) varlıkların ve kaynakların değerlemesinde kullanılacak değerleme ölçülerini kural bazlı olarak belirlemiştir. Yasada belirtilenlerden daha düşük yahut yüksek değerle değerleme yapılması VUK hükümlerine göre mümkün değildir. Vergi kanunlarında bazı harcamaların kanunen kabul edilmeyen gider, bazı gelirlerin ise vergiden istisna yahut indirim yapılması gerektiğini belirleyen hükümler bulunmaktadır. İşte tüm bu değerleme kriterleri, kanunen kabul edilmeyen giderler ve ilaveler, vergiye tabi olmayan gelirler, istisna ve indirimler nedeniyle, ticari bilanço kârı ile vergiye tabi mali kâr farklılaşabilmektedir.
Dönem Safi Kurum Kazancı (Mali Kâr) Nasıl Belirlenir?
Kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ticari kârdan mali kâra ulaşabilmek için “Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlerin” kazanca ilave edilmesi, “Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimlerin” kâr ve ilaveler toplamından düşülmesi gerekmektedir. Ticari kazanca yapılan ilave ve indirimlerin sonucunda bulunan tutar negatif ise bu tutar gelecek döneme devreden cari yıl zararı olacaktır. Hesaplama neticesinde beyannamede kâr oluşması durumunda bu tutardan öncelikle varsa “Geçmiş Yıllar Zararları” mahsup edilecektir. Zarar mahsubu sonrası kalan tutardan “Kazancın Bulunması Halinde İndirilecek İstisna ve İndirimler” beyanname formatına göre sırasıyla düşülmek suretiyle “Dönem Safi Kurum Kazancı” (mali kâr) belirlenmiş olacaktır.
Son olarak dönem safi kurum kazancına (vergi matrahı), kurumlar vergisi oranı normal yahut indirimli uygulanmak suretiyle kurumlar vergisi tarh edilecektir.
Beyanname Üzerinde Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler Nelerdir?
Bazı kurum kazançları Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 5’inci maddesi ile kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Bazı kazançlar için ise özel kanunlarla kurumlar vergisi istisnası getirilmiştir. Aşağıda, 2021 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde zarar olsa veya bu istisnaların uygulanması zarara sebebiyet verse dahi uygulanabilecek istisnalar sayılmıştır:
Geçmiş Yıllar Zarar Mahsubundan Sonra, Kazancın Bulunması Halinde İndirilecek İstisna ve İndirimlerde Öncelik Sıralaması Var Mıdır?
Kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde geçmiş yıl zarar mahsubu yapıldıktan sonra pozitif bir rakamın kalması halinde, bu rakamla sınırlı olarak, kazancın bulunması halinde indirilecek istisna ve indirimlerin uygulanmasına geçilir. Beyanname formatına göre bu indirimde sıra aşağıdaki gibi olacaktır:
Kazancın bulunması halinde indirilebilecek istisna ve indirimlerde beyanname formatına uyulması, başka bir ifade ile kazançla sınırlı indirimlerin beyanname üzerinden sırasıyla dikkate alınması önemlidir. Zira kazanç yetersizliği nedeniyle cari dönem kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde kullanılamayan;
hariç, diğer kalemlerin tamamının indirim hakkı kaybedilmekte ve bir sonraki yıla devretmemektedir.
Ayrıca sonraki yıllara devreden Ar-Ge ve tasarım indirimi ile yatırım indirimi hakkı izleyen yıllarda endekslemeye tabi tutulabilirken, nakit sermaye artırımında faiz indirimi hakkı herhangi bir endekslemeye tabi tutulmaksızın dikkate alınabilmektedir.
Beyanname Üzerinde Geçmiş Yıllar Zarar Mahsubunun Yapılabilmesi İçin Aranan Koşullar Nelerdir?[6]
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. maddesine göre, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla, geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan mali zararlar indirim konusu yapılmaktadır.
Bu hükme göre geçmiş yıl zararlarının mahsubu için;
gerekmektedir.
Zarar mahsubu yapılmayan yıllarda, geçmiş yıllar zararlarının gösterilmemesi mahsup hakkını ortadan kaldırır mı?
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun bahse konu 9. maddesi uyarınca, mahsubun yapılacağı beyannamede her yılın zararının ayrı ayrı gösterilmesi zorunlu tutulmuştur.
Dolayısıyla zarar mahsubu yapılmayan hesap dönemine ilişkin beyannamede izleyen yıllarda mahsup edilecek geçmiş yıllar zararlarının ayrı ayrı gösterilmesinin zorunlu olmadığını düşünüyoruz.
Ne var ki Gelir İdaresi Başkanlığı zarar mahsubu yapılmayan dönem beyannamesinde de geçmiş yıllar zararlarının ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği görüşündedir. Bu nedenle, gereksiz risk alınmaması ve düzeltme işlemleriyle uğraşılmaması için, zarar mahsubunun yapılmadığı hesap dönemlerine ilişkin beyannamelerde de geçmiş yıllara ilişkin zararlara yer verilmesini tavsiye ediyoruz.
Zarar mahsup hakkı sonraki yıllarda kullanılabilir mi?
Gelir İdaresi, kazanç olmasına rağmen geçmiş yıl zararını mahsup etmeyerek mahsup hakkından vazgeçen mükellefin, söz konusu zararı izleyen yıllarda mahsup edemeyeceği görüşündedir.
Ancak vergi yargısı, beyanname üzerinde mahsup edilmeyen zararların yasal süre içinde sonraki yıllarda mahsubuna bir engel olmadığı görüşündedir.[7]
Bu gibi durumlarda vergi yargısına gitmeksizin, ilgili yıla düzeltme beyannamesi verilmek suretiyle de zarar mahsup hakkının kullanılabileceği görüşündeyiz.
Ne var ki, Gelir İdaresinin bu konudaki görüşü de olumsuzdur[8].
Gelir İdaresi zarar mahsubunu hak olarak görmekte, kazanç beyan edilen dönemde geçmiş yıllar zararları beyannameye üzerinde mahsup edilmemek suretiyle bu haktan vazgeçildiği, düzeltme beyannamesi vermek suretiyle bu tercihin değiştirilemeyeceği görüşündedir.
Dolayısıyla bu hususta Vergi İdaresiyle ihtilaf yaşanmaması için, zarar mahsubunun mümkün olduğu hesap döneminde kullanılmasını ve sonraki yıllara bırakılmamasında tavsiye ediyoruz.
Zararın yasal defterlerde ve mali tablolarda gösterilmemesi ne gibi sonuçlar doğurur?
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, yasal düzenlemeler zarar mahsubu için, geçmiş yıllar zararlarının yasal defterlerde veya mali tablolarda gösterilmesini zorunlu tutmamaktadır. Zarar mahsup hakkının beş yıllık süre içerisinde kullanılabilmesi için, beyanname üzerinde ayrı ayır gösterilmesi gerekli ve yeterlidir.
Bu kapsamda Şirketlere zarar telafi fonu konulması veya Türk Ticaret Kanunu uyarınca bilançoda görülen geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmek üzere sermaye azaltımına gidilmesi yahut başka yollarla bilançoda görünen geçmiş yıllar zararlarının kapatılması durumunda zarar mahsup hakkı ortadan kalkmayacaktır.
Nakit sermaye artışı faiz indirimi beyanname üzerinde nasıl kullanılıyor?
Sermaye şirketlerinin öz kaynaklarının güçlendirilmesi amacıyla 2015 yılında mevzuatımıza giren ve sermaye artışlarını teşvik eden bu düzenleme ile ortakların şirkete yaptıkları nakit sermaye ödemeleri üzerinden hesaplanan faizin belli bir kısmı vergi matrahından indirilebiliyor.
Artırılan nakdi sermaye şirkette kaldığı (yani sermaye azaltılmadığı) sürece indirim imkânı her yıl devam ediyor. Kazanç yetersizliği nedeniyle beyanname üzerinde indirilemeyen tutar, izleyen yıllarda kullanılmak üzere ancak endekslemeye tabi olmaksızın gelecek yıllara devrediyor.
Mevcut haliyle nakit sermaye artışı faiz indirimi amaca yeteri kadar hizmet etmekte midir?
Sermaye şirketlerinin özvarlıklarının güçlendirilmesi amacıyla 01 Temmuz 2015 tarihinden itibaren getirilmiş olan nakdî sermaye artırımlarında faiz indirimi imkânı gerek yasal ve gerekse idari çok sayıda kısıtlama nedeniyle maalesef kendisinden beklenen yararı tam olarak sağlayamadı.
İyi niyetle nakit sermaye artırımına giden ve faiz indirimi imkanından yararlanan pek çok firma kısa bir süre içerisinde pek çok uyuşmazlık ve ihtilaf yaşadı ve yaşıyor.
Uyuşmazlıkların önlenmesi ve nakit sermaye artırımı faiz indiriminden istenilen neticenin alınabilmesi için, yasal mevzuatın amaca uygun şekilde yeniden yazılması, mevcut kısıtlamaların azaltılması gerektiğini düşünüyoruz.
Nakit sermaye artırımı faiz indiriminde yapılabilecek iyileştirmeler neler olabilir?
7338 sayılı kanunun 60’ıncı maddesiyle 5520 sayılı Kanunun 32/A maddesinin yedinci fıkrasından sonra gelmek üzere sekizinci fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
Yasal düzenlemeyle yatırıma katkı tutarının %10’luk kısmı diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilir hale getirilmiştir.
7338 Sayılı Kanun ile yapılan düzenleme ile yatırım teşvik belgesi bazında yapılan yatırım harcamasına yatırıma katkı oranının uygulanmasıyla hesaplanan yatırıma katkı tutarının %10'luk kısmı, kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar talep edilmesi şartıyla, özel tüketim vergisi (ÖTV) ve katma değer vergisi (KDV) hariç olmak üzere tahakkuk etmiş diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilecektir.
Ancak, terkin talebinde bulunulabilecek tutar, hak edilen yatırıma katkı tutarından indirimli kurumlar vergisi yoluyla kullanılan yatırıma katkı tutarının düşülmesinden sonra bulunan tutarın yarısından fazla olamayacaktır.
Yapılan düzenleme ile yatırım harcamaları nedeniyle hak kazanılan yatırıma katkı tutarlarının mükellefe geri dönüşünün hızlandırılması amaçlanmaktadır.
Bununla birlikte getirilen düzenleme uyarınca, mükellefler diğer vergi borçlarına mahsup edilen tutar kadar ayrıca yatırıma katkı tutarından vazgeçmek zorunda kalacaklardır. Bu kural yapılan düzenlemenin avantajını önemli ölçüde azaltacağından, ÖTV ve KDV hariç diğer vergi borçlarına getirilen terkin uygulaması yeterince tercih edilmeyebilecektir.
Düzenleme en erken ne zaman uygulanabilecektir?
Yasal düzenleme 01.01.2022 tarihinden itibaren yapılacak yatırım harcamalarına uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla hesap dönemi takvim yılı olan mükellefler, 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesini verecekleri 2023 yılının Nisan ayından itibaren en geç 2023 yılının Haziran ayı sonuna kadar terkin talebinde bulunabileceklerdir.
Terkin talebinin kurumlar vergisi beyan döneminden itibaren 2 ayla sınırlandırılmış olması, düzenlemenin etkinliğini azaltacaktır.
6322 Sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 41’inci ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11’inci maddelerinde yapılan düzenleme ile, daha önce uygulanan ve 5024 sayılı Kanunla 01.01.2004 tarihinde yürürlükten kaldırılan finansman gider kısıtlaması, bazı değişikliklerle birlikte 01.01.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yeniden ihdas edilmiştir.
Uzunca bir süre Cumhurbaşkanınca oran belirlenmesi yapılmadığından, söz konusu finansman gider kısıtlaması 2021 yılına kadar uygulanamamıştır.
Cumhurbaşkanı 04.02.2021 tarih ve 31358 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 3490 Sayılı Kararı ile söz konusu yetkisini maksimum seviyede %10 olarak belirlemiş ve böylece finansman gider kısıtlaması 01.01.2021 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarına uygulanabilir hale gelmiştir.
Buna göre, yabancı kaynakları, öz kaynaklarını aşan;
01.01.2021 tarihinde başlayan vergilendirme dönemlerinden itibaren gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde indirim konusu yapamayacaklardır.
Her ne kadar uygulamanın amacı, firmaların finansman ihtiyaçlarını borçlanma yerine öz kaynakları ile finanse etmelerini teşvik etmek olsa da tüm dünyada ekonomik krizin giderek derinleştiği bu günlerde bahse konu Cumhurbaşkanı Kararının zamanlamasının doğru olmadığı görüşü bir çok akademisyen ve yazar tarafından paylaşılmaktadır. Karar, finansman durumu zaten iyi olmayan şirketleri, mali durumu daha iyi olan şirketlere göre daha fazla vergilemek suretiyle zora sokacaktır.
Ayrıca 18 no.lu Tebliğ düzenlemesinde yabancı kaynakların kapsamı oldukça geniş tutulmuş, bilançonun pasifinde 3 ve 4 no.lu muhasebe hesap sınıflarında ne varsa yabancı kaynak olarak tanımlanmıştır.
Finansman gider kısıtlaması yoluyla zor durumdaki firmaların cezalandırılması yerine, nakit sermaye artışı faiz indirimi daha avantajlı hale getirilerek firmalar ödüllendirilmeli ve mümkünse finansman gider kısıtlaması tamamen kaldırılmalıdır.
Mevcut uygulama devam ettirilecekse, bir an önce Tebliğ değişikliği yapılmak suretiyle düzenleme revize edilmeli, yabancı kaynak tanımı banka kredileri ve satıcı hesaplarıyla sınırlandırılmalıdır. Ayrıca tüm finansman giderlerinin kaynağına bakılmaksızın finansman gelirlerine mahsup edilebilmesine, kısıtlama matrahı olarak net finansman giderlerinin esas alınmasına izin verilmelidir.
7338 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanununun değerleme, amortisman, yenileme fonu ve şüpheli ticari alacaklara ilişkin hükümlerinde yapılan ve 2021 yılına ilişkin dönem kazancını da etkileyebilecek birçok değişiklikler yapılmış olup, bu değişiklikler 7338 sayılı Kanunun yayım tarihi olan 26.10.2021’de yürürlüğe girmiştir.
Özetlemek gerekirse,
Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi gereğince, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin mali tablolarını, Yİ-ÜFE’deki artışın son üç hesap döneminde %100'den, içinde bulunulan hesap döneminde %10'dan fazla olması halinde enflasyon düzeltmesine tabi tutmaları zorunludur.
2021 yıl sonu itibariyle her iki şart da oluştuğu için enflasyon düzeltmesi yapma zorunluluğu doğmuş, ancak 7352 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu’na eklenen geçici 33’üncü madde ile 2021 yılında enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Söz konusu geçici maddeye göre, geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2021, 2022 yılları ile 2023 geçici vergi dönemlerinde şartlar oluşsa bile enflasyon düzeltmesi yapılmayacaktır. Bu dönemler enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmediği dönem olarak kabul edilecektir.
İlk olarak 31.12.2023 tarihli mali tablolar, şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak olup, bu düzeltmeden kaynaklanan kâr/zarar tutarları geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilecektir. Bu şekilde kayda alınan geçmiş yıl kârları (2023 yılına ilişkin tutarlar dahil) vergiye tabi tutulmayacak, geçmiş yıl zararları ise vergi matrahının tespitinde zarar olarak indirilmeyecektir.
Genel hükümler gereğince bu düzeltme sonucunda hesaplanacak tutarlar, 2024 yılına başlangıç değerleri olarak intikal ettirilecek ve bu yıldan itibaren vergisel sonuç doğuracaktır. Yani 2023 yılsonunda düzeltilen değerler üzerinden 2024 yılından itibaren amortisman ayrılabilecek ve bu değerlere 2024 başından itibaren maliyet olarak itibar edilecektir.
Diğer taraftan 7326 Sayılı Kanun’la VUK’nun geçici 31’inci maddesine eklenen yedinci fıkra ile, madde kapsamındaki mükelleflere fıkranın yürürlüğe girdiği 09.06.2021 tarihi itibariyle aktiflerinde bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi sabit kıymetlerini, %2 vergi ödemek suretiyle yeniden değerleme imkânı getirilmiştir. Geçici 31’inci maddeden yararlanma imkânı 31.12.2021 itibariyle sona ermiştir.
Ayrıca 7338 sayılı Kanunla enflasyon düzeltme şartlarının oluşmadığı yıllar için 2022 ve izleyen yıllarda sürekli yeniden değerleme imkânı getirilmiştir (VUK mükerrer madde 298/Ç). Bu uygulamaya geçişi sağlamak üzere bir defaya mahsus geçici 31’e benzer bir yeniden değerleme uygulaması (VUK geçici madde 32) düzenlenmiştir. Bu geçici madde 32 ile öngörülen bir defalık yeniden değerleme uygulamasının kapsamı ve uygulanan vergi oranı (yüzde 2) geçici 31 ile aynıdır.
7263 Sayılı Kanun’la, 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’da ve 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda bazı değişiklikler yapılmıştır.
Yapılan bu değişiklikler uyarınca;
Bahse konu satın alma mükellefiyetinin yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi halinde, yararlanılan indirim veya istisna tutarının %20 si nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen gelir veya kurumlar vergisi, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın ama gecikme faizi uygulanarak tarh olunacaktır.
7352 sayılı Kanunun 2’nci maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 14’üncü madde uyarınca; kurumların 31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını ve/veya altın hesabı bakiyelerini kur korumalı Türk lirası vadeli mevduat ve katılma (KKM) hesaplarına dönüştürmeleri halinde, maddede belirtilen kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesine ilişkin düzenleme yapılmıştır.
Yabancı Paraların 2021 Yılı Dördüncü Geçici Vergi Dönemine İlişkin Beyannamenin Verilme Tarihine Kadar TL’ye Çevrilmesi Halinde İstisna Uygulaması Nasıl Olacaktır?
31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını, 2021 yılı dördüncü geçici vergi vergilendirme dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar KKM hesaplarına dönüştüren gelir/kurumlar vergisi mükelleflerinin, aşağıdaki kazançları gelir/kurumlar vergisinden müstesnadır:
Altın Hesabı ile İşlenmiş ve Hurda Altın Karşılığı Altın Hesabı Bakiyelerinde İstisna Uygulaması
Gelir veya Kurumlar vergisi mükelleflerinin 31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan altın hesabı ile bu tarihten sonra açılacak işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesabı bakiyelerini 2022 yılı sonuna kadar Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm fiyatı üzerinden Türk Lirasına çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk Lirası varlığı Kanunda öngörülen süre ve şekilde KKM hesaplarında değerlendirmeleri durumunda aşağıdaki kazançlara istisna uygulanır:
Konuya ilişkin 19 no.lu KVK Genel Tebliği incelendiğinde, Bakanlığın kendisine verilmeyen bir yetkiyi kullandığı ve kanunda belirlenmemiş konularda istisnanın kapsamını daraltacak şekilde çok önemli belirlemeler ve açıklamalar yaptığı görülmektedir.
Tebliğde göre,
konularının her biri istisna uygulanacak kur farkı kazancının tutarını azaltıcı sonuç verebilmektedir.
Tebliğde belirlenen yöntem ve uygulamalar mükelleflerin büyük çoğunluğunun aleyhine sonuç yaratabilecek niteliktedir.
Bize göre,
KKM’ye dönüştürülen yabancı paralara isabet eden kur farkının tespitinde, tevsikinin mümkün olması halinde fiili maliyetin kullanılması en isabetli yöntemdir. Fiili maliyetin tespit edilememesi durumunda ise fiili maliyete en yakın sonucu verecek değerleme yönteminin seçimi konusunda mükellefin tercih hakkı olmalıdır.
Bu çerçevede, istisna hakkı önemli ölçüde kısıtlanan mükelleflerin beyannamelerini ihtirazı kayıtla verip dava açma seçeneğini değerlendirilebileceğini düşünüyoruz.
Kurumlar vergisi kanununa göre, kurumlar vergisi oranı yüzde 20’dir.
Ancak yapılan geçici düzenlemelerle bu oran 2018, 2019 ve 2020 yılları için yüzde 22, 2021 yılında yüzde 25 olarak belirlenmiştir. 2022 yılında yüzde 23 olarak uygulanacak olan kurumlar vergisi oranı, yeni bir yasal düzenleme yapılmazsa, 2023 yılından itibaren tekrar yüzde 20 seviyesine inecektir.
Ayrıca teşvik belgeli yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi uygulanabilmekte, 7 Kasım 2020 tarihinde yürürlüğe girerek bu tarihten itibaren Borsa İstanbul’da ilk defa işlem görmek üzere ve en az yüzde 20 oranında halka arz edilen kurumlara 2021 yılından itibaren, halka arzın yapıldığı dönemden başlayarak beş yıl süreyle 2 puanlık kurumlar vergisi indirimi sağlanmaktadır.
Son olarak 01.01.2022 tarihinden itibaren elde edilecek kazançlara uygulanmak üzere 22 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe giren yasal düzenleme ile sanayi sicil belgesine haiz imalatçı ve ihracatçı kurumlara, sadece üretim faaliyetleri ile ihracattan elde ettikleri kazançlar üzerinden 1 puanlık ilave bir kurumlar vergisi indirimi sağlanmıştır. Kalıcı olarak getirilen bu düzenlemeyle ilgili henüz ikincil mevzuat düzenlemeleri yapılmamıştır.
Tüm kurumlar vergisi mükellefleri beyannameleri elektronik ortamda göndermek zorundadırlar.
Kurumlar vergisi beyannamesi, hesap döneminin kapandığı ayı takip eden dördüncü ayın birinci gününden 25’inci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilir (KVK Mad.14/3).
Buna göre, hesap dönemi takvim yılı olan kurumlara ait beyannamenin Nisan ayının 25’inci günü akşamına kadar verilmesi gerekir. Ancak 29 Mart 2019 tarihli ve 115 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile kurumlar vergisi beyanname verme süresi Nisan ayı sonuna alındığı için 2021 yılı Kurumlar Vergisi beyannameleri 2022 Nisan ayı sonuna kadar verilebilecektir.
KVK’nun 21/1 inci maddesine göre kurumlar vergisi, beyannamenin verildiği ayın sonuna kadar ödenmek zorundadır. Hesap dönemi takvim yılı olanlarda, tahakkuk eden kurumlar vergisinin Nisan ayı sonuna kadar ödenmesi gerekir.
Safi kurum kazancı üzerinden tarh edilen kurumlar vergisine ilişkin kanunen kabul edilmeyen giderler ile vergi istisna ve indirimleri farklı farklı yasalarda yer almakta olup, karmaşık bir yapı arz etmektedir.
Her ne kadar bir ara gelir üzerinden alınmakta olan, Kurumlar Vergisi ile Gelir Vergisi Kanunlarının birleştirilmesi için bir çalışma başlatılmış ise de şimdilik bu işlemin rafa kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Vergi indirim ve istisnalarının çok fazla olması, farklı farklı yasalarda düzenlenmesi, sık sık değiştirilmesi, açık, net ve anlaşılır olmaması, uygulamada hatalı işlemlere sebebiyet vermekte, mükelleflerle meslek mensuplarını ve Maliye İdaresini sık sık karşı karşıya getirmektedir.
Vergi mevzuatının karmaşıklığı, mükelleflerden fazla yahut eksik vergi alınmak suretiyle haksız rekabete yol açmakta, hukuksuz sonuçlar doğurmakta, Maliye İdaresi ile vergi yargısını ve vergi mükelleflerini fazlasıyla yormaktadır.
Çözüm için Hazine ve Maliye Bakanlığı yahut Gelir İdaresi Başkanlığı nezdinde uygulamacı, akademisyen ve vergi uzmanlarından müteşekkil yetkin bir komisyon oluşturulması ve bu komisyon marifetiyle vergi mevzuatının gözden geçirilip sadeleştirilmesi, kanunen kabul edilmeyen giderler ile vergi istisna ve indirimlerinin günün koşullarına göre revize edilmesine ihtiyaç vardır.
Not: Yazarımızın makalesi Lebib Yalkın Mevzuat Dergisinde (Nisan 2022) yayımlanmıştır.
[1] Bu satırın doldurulması durumunda, her bir istisna ve indirimin, hangi mevzuattan veya işlemden kaynaklandığı ayrı ayrı açıklanmalıdır.
[2] 6728 sayılı Kanunla 09.08.2016 tarihinde yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte, bu tarihten önce yapılan başvurulara konu projelerle ilgili olarak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin 6728 sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki hükümlerine göre Ar-Ge indiriminden faydalanılacaktır.
[3] Yatırım indirimi uygulama hakkı bulunan mükelleflerin, başka yatırımları dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi uygulama hakları da bulunmakta ise, bu iki imkândan aynı anda yararlanılabilmesi mümkündür. Ancak beyanname formatına göre, yatırım indirimi daha önce uygulandığından, stopaja tabi yatırım indirimi hakları olan ve bu indirim dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecek kazançları kalmayan mükelleflerin, öncelikle yatırım indirimini uygulama ve dolaysıyla %19,8 oranındaki stopajı ödeme yükümlülükleri vardır.
[4] 2021 yılı için geçerli indirim oranı %24,52’dir.
[5] Diğer indirimler satırının doldurulması halinde, bunların nelerden oluştuğu hususu beyannameye eklenen yazıda ayrıca belirtilecektir.
E-beyanda bulunanlar ise “diğer indirimler” tutarını, her bir indirimin, hangi mevzuattan veya işlemden kaynaklandığını belirtecek şekilde ayrı ayrı satırlara yazacaklardır.
[6] Burada yurt içi zarar mahsubunun koşulları açıklanmış olup, yurt dışı zarar mahsubu ile devir alınan ve bölünen kurum zararlarının mahsubunda ilave şartlar arandığı göz önünde bulundurulmalıdır.
[7] Danıştay Üçüncü Dairesinin 17.03.2015 tarih ve E.2011/4940 K.2015/1312 sayılı kararı
[8] 11.05.2011 tarih ve 493 sayılı özelge
05.04.2022
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.