Kıymetli okurlarım bu hafta boyunca, yaşamakta olduğumuz deprem felaketinin doğurduğu/doğuracağı olumsuz etkileri, tüm ilgili kurum kuruluşlar olarak bertaraf edebilmek adına hukuki, mali, ekonomik ve sosyal yönden hayata geçirilebilecek tedbir önerileri geliştirme üzerine çalıştık.
Görev aldığım TÜRMOB (Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği), genel başkanı, yönetim kadrosu ve tüm ilgili birimleri ve 85 Oda Başkanlığı ile birlikte deprem felaketinin yaşandığı ilk saatlerden itibaren çok yoğun bir şekilde depremzedelere yardım seferberliğini yürüttüler ve halen yürütmekteler. Katkıları, emekleri ve zihinleri ile sürekli olarak Depremzede vatandaşlarımızın ve meslektaşlarımızın acılarını bir nebze de olsa dindirmek amacıyla neler yapabiliriz diye sürekli çalışmalar yürüten tüm seviyedeki TÜRMOB yetkilerine, illerdeki meslek odalarımızın tüm yetkilileri ile katkılarını esirgemeyen tüm meslek mensuplarımıza candan ve gönülden teşekkürler. İyi ki varsınız.
Özellikle deprem bölgesinde bu zorlu günlerde bir yandan hayat mücadelesi veren bir yandan da müşterilerinin mali işlemlerini takip etme sorumluluğu bilincinde muhasebe ve denetim meslek camiasının çok kıymetli mensupları olan Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirler, gerek kendileri gerekse müşterileri olan iş insanlarının mali ve hukuki haklarını en üst düzeyde ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması adına zamanında yerine getirilmesi gereken ticari, hukuki ve mali ödevleri titizlikle takip etmekte olduklarını bizlere iletilen sorularından ve çabalarından dolayı görmekteyiz.
Ülkemizde tekrar yaşanmamasını ümit ettiğimiz deprem vb. afetlerde en çok sorulan sorulardan biri de kanuni defter ve belgelerin deprem felaketi sonucunda zayi olması halinde ZAYİ BELGESİ’nin nereden, nasıl ve hangi süreler içinde alınması gerektiğine ilişkin sorulardı.
Bu yazımızda özellikle TİCARET ve VERGİ HUKUKU yönünden büyük bir öneme sahip olan ZAYİ BELGESİ’ne ilişkin temel sorulara ve bu sorulara ilişkin cevaplara yer vermeye çalışacağım.
Şimdiden yazımızın tüm ilgililere faydalı olmasını ve bu yazının yazılmasına sebep olan deprem vb. felaketlerin bir daha ülkemizde yaşanmamasını dilerim.
Zayi belgesi, Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre kanuni defterleri tutmak ve belgeleri düzenleme zorunda olan vergi mükelleflerinin, bu kanuni defter ve belgeleri muhafaza etme ve talep halinde ilgili makamlara ibraz etme sorumluluğunun, yangın, deprem, sel felaketi, hırsızlık vb. elde olmayan mücbir sebeplerle yerine getirilemediğinin ispatı amacıyla alınması gereken hukuki bir belge olarak tanımlanabilir.
Zayi Belgesi kavramı Vergi Usul Kanunu’nda açıkça geçmemekte, mücbir bir sebebin varlığının ispatı (tevsiki)’nda kullanılabilecek bir belge olduğu hususu vergi literatüründe iyi bilinmektedir. Esasen Zayi Belgesi kavramının Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) da açıkça geçmediğini görüyoruz. Zayi Belgesi ifadesi yer almamakla birlikte Ticaret Kanunu hükümlerine göre bir tacirin zayi belgesi alması gereği hususu TTK’nın 82 inci maddesinin (7) numaralı bendinde yer verilmiş olduğunu görüyoruz. İlgili Kanun hükmü aşağıda yer almaktadır:
(7) Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren otuz gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.
Kanun hükmünden de görüleceği üzere, kanuni defter ve belgeler kanuni saklama süresi içinde (10 yıldır) yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi afetler veya hırsızlık sebebiyle ziyaa uğramış olursa, bu durumun öğrenildiği tarihten itibaren 30 GÜN İÇİNDE ticari işletmesinin bulunduğu yetkili mahkemeden kendisine BİR BELGE verilmesini İSTEYEBİLİR.
Türk Ticaret Kanunu’nun yukarıda yer verilen hükme bakıldığında zayi belgesi talebi, TACİR tarafından zayi durumunun öğrenildiği tarihten itibaren 30 içinde ve ticari işletmesinin bulunduğu yetkili mahkemeden yapılması gerekiyor.
Yaşadığımız deprem felaketinin çok sayıda vergi mükellefini doğrudan etkilediği düşünüldüğünde, mahkemeler nezdinde oluşabilecek yoğunlukların bertaraf edilmesi amacıyla ZAYİ BELGESİ müracaatlarının 1999 yılında olan depremlerde olduğu gibi VALİLİKLER ve KAYMAKAMLIKLAR’dan da talep edilmesi mümkün kılınmalıdır.
Zira, 1999 yılında yaşanan Marmara Depreminden sonra 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’a 31.08.1999 tarih ve 574 sayılı KHK’nın 3’üncü maddesiyle eklenen Geçici 15’inci maddede;
“Türk Ticaret Kanununa ve Vergi Usul Kanununa göre tutulması ve tasdiki zorunlu defterleri ile kullanmak mecburiyetinde bulunduğu belgelerini 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde vuku bulan depremler nedeniyle kaybeden mükellefler, durumu öğrendiği tarihten itibaren 2 ay içinde yetkili mahkemeden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir belge almamış olan mükellef, defterlerini ve belgelerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Ancak tabii afete uğrayan yerlerde bulunan mükellefin il veya ilçe idare kurullarından defter ve belgelerinin zayi olduğuna ilişkin olarak alacağı belge de yetkili mahkemeden alınmış belge hükmündedir.”
hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerindeki depremler için geçerli olup, hali hazırda yeni yaşadığımız deprem felaketini kapsayan bu minvalde bir hüküm yürürlükte bulunmamaktadır.
Geçici madde ile ihdas edilen hükümden görüleceği üzere, mahkeme dışında mükellefin il veya ilçe idare kurullarından da alacağı belgenin yetkili mahkemeden alınmış belge yerine geçeceği belirtilmiştir. Böylece oluşabilecek taleplerin hızlı ve farklı noktalardan da giderilebilmesine yönelik çözüm getirilmiştir. Bu nedenle ya Vergi Usul Kanunu’nda ya da Türk Ticaret Kanunu’nda yapılacak yeni ve kalıcı bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu gerçektir. Yapılacak yeni düzenlemede mutlaka 30 gün yerine (bu süre az bir süredir) 2 ay veya 3 aylık bir süreye yer verilmesi ve ayrıca belge başvurusunun mahkemelere ilave olarak il veya ilçe idare kurullarına ya da bu anlamda Ticaret veya Hazine Maliye Bakanlığınca görevlendirilebilecek yetkili yeni kurullara da yapılabilmesi ve bu birimler tarafından da belge verilebilmesine imkân sağlanmasında yarar görülmektedir. Geçmiş tecrübeler bu yönde düzenlemeleri hayata geçirdi. Şimdi geçmişten daha büyük bir felaketi yaşamakta olduğumuz bir gerçek. Şimdi de benzer düzenlemeleri hayata geçirmemizde herhangi bir engelimiz yok.
Tacir sıfatına haiz olmayan ancak kanuni defter ve belgelerini (fatura vb. belgeler dışında da kalan ve hukuki durumları ispat ve tevsike yarayacak belgelerini) muhafaza ve ibraz zorunluluğunda olan diğer vergi mükelleflerinin (serbest meslek erbapları, zirai kazanç elde eden çiftçiler, beyanname vermek durumunda olan ve kayıtlarını muhafaza eden bazı ücretliler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve irad elde eden mükelleflerin) kanuni defter ve belgeleri ile bunlar dışında kalan diğer önemli kayıt ve belgeleri deprem nedeniyle zayi olması halinde zayi belgesi müracaatına gerek olup olmadığı hususu kanaatimizce açık değildir, bu hususun ilgili makamlar tarafından açıklanmasında ve nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususunda bilgi verilmesinde yarar görülmektedir.
Türk Ticaret Kanunu ve 7269 sayılı Kanun hükümlerine baktığımızda zayi belgesi müracaatının esasen mükellefin (tacirin) kendisi veya vekili tarafından yapılmasının mümkün olduğu değerlendirilmektedir.
Ancak, özellikle mükellefin vefatı halinde kanuni mirasçılarının, mükellefin mali iş ve işlemlerini yürüten arasında hizmet sözleşmesi bulunan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirlerinin de bu belgenin talebini gerçekleştirebilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Vefat hali dışındaki ağır yaralanmalarda da bu durum mümkün olmalıdır.
Hazine ve Maliye Bakanlığı Tarafından Kahramanmaraş’ta Meydana Gelen Depremden Etkilenen Yerler İçin 08.02.2023 tarihinde Mücbir Sebep Hali İlan Edildi. Yapılan ilan ile 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde meydana gelen deprem felaketine ilişkin olarak, depremden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde Bakanlığımız tarafından, mücbir sebep hali ilan edilmesi uygun bulunmuştur. 14.02.2023 tarihli ilan ile de Elazığ ili de Mücbir Sebep kapsamına alınmıştır.
Bu kapsamda, söz konusu illerde deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerin, bu mükellefiyetleri nedeniyle vergi kanunlarının uygulanması bakımından 06.02.2023 ila 31.07.2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiştir.
Mücbir sebep hali süresince,
Buna göre, mücbir sebep halinin geçerli olduğu dönemde verilmesi gereken beyanname ve bildirimler 15.08.2023 Salı günü sonuna kadar verilebilecek, bu beyanname ve bildirimler üzerine tahakkuk eden vergiler ile yukarıda ifade edilen diğer vergi, ceza ve gecikme faizleri 31.08.2023 Perşembe günü sonuna kadar ödenebilecektir. Bununla birlikte söz konusu yerlerde bulunan mükellefler tarafından, mücbir sebep hali süresi içerisinde verilmesi gereken 2023 yılı 1 inci geçici vergi dönemine ilişkin geçici vergi beyannameleri verilmeyecektir. Ayrıca bu yerlerde bulunan vergi mükelleflerinin vergi borçları 02.10.2023 Pazartesi günü sonuna kadar başvuru yapmaları ve gerekli şartları da taşımaları kaydıyla faiz alınmaksızın 24 aya kadar taksitlendirilecektir.
Yapılan bu Mücbir Sebep ilanında zayi belgesi taleplerine ilişkin sürelerin uzadığına ilişkin bir hüküm yer almamaktadır.
Vergi Usul Kanunu kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan Mücbir Sebep ilanı duyurusunda, zayi belgesi müracaatlarına ilişkin bir hüküm yer almadığını yukarıda belirttik. Zayi belgesi müracaatlarının da içinde bulunduğu ve pek çok önemli hukuki süreçlere ilişkin sürelerin afet bölgesindeki iller bakımından durduğuna ve dolaylı olarak sürenin uzadığına ilişkin 11.02.2023 tarihli ve 32101 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlandı. Yayınlanan 120 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ( “Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/02/20230211M1-1.pdf ) ile; 8/2/2023 tarihli ve 9785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla olağanüstü hal ilan edilen illerde, yargı alanında hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikayet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanuni ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar veya ilgililer bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler, 6/2/2023 (bu tarih dahil) tarihinden itibaren 6/4/2023 tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren yeniden işlemeye başlar.
hükümlerine yer verilmiştir. Bu çerçevede bir Başvuru işlemi olan ZAYİ BELGESİ talebine ilişkin sürenin de 6/4/2023 tarihine kadar duracağı ve bu tarihten sonra kalan talep süresinin kullanılabileceği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle travması oldukça yoğun ve yeni bir hayata tutunma dönemi içinde olan vergi mükelleflerinin ve onların sürekli yanında olan mali müşavirlerinin, zayi belgesi alma hususunda rahat olabileceklerini, gerekli süre uzatımlarının hukuk alemine yerleşmiş olduğunu belirtmek isterim.
Kıymetli okurlarım, yukarıda zayi belgesini tanımlarken de bahsettiğim üzere, zayi belgesi bizim kanuni defter ve belgelerimizin irademiz dışında, yangın, su baskını, deprem gibi durumlar neticesinde zayi olduğunu ilgili makamlara ispat etmemiz bakımından son derece önemlidir. Zayi belgemiz bulunduğunda, yetkili makamlar kanuni defter ve belgeleri bizden talep ettiğinde, biz söz konusu defter ve belgelerin (bu arada elektronik defter ve belgelerin de zayi olabileceğini ve zayi belgesi müracaatlarında bu hususa da özellikle dikkat edilmesinde ve müracaat talebinde belirtilmesinde yarar gördüğümü belirtmek isterim) irademiz dışında zayi olduğunu ve ibraz edememeye ilişkin haklı bir gerekçemizin bulunduğunu ve bu durumu ispat etmek üzere zayi belgemizin de bulunduğunu belirtiriz. Aksi takdirde, kanuni defter ve belgelerin yetkili makama ibraz etmeme fiili ile muhatap tutulma ve bunun sonucunda da vergisel ve cezai işlemlere muhatap tutulma ile karşı karşıya kalınabilir. Bu nedenle süresinde ve yetkili makamlardan zayi belgesi alınması önem arz ediyor.
20.02.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.