Son 40 yıllık Yeni Dünya düzeniyle birlikte dünya ekonomik buhranlarını daha çok para üzerinden açıklayıp okumakta fayda var. 1980 ve sonrası bizimde ülke olarak katarına dahil olduğumuz meşhur 24 Ocak kararlarıyla birlikte Küresel Ekonominin Kara Trenine binmiş olduk.
Parasal krizler; döviz krizi, bankacılık krizi ve dış borç krizi biçiminde farklı biçimlerde gündeme gelmektedir. Döviz krizi, bir ulusal paraya güvenin kaybolması nedeniyle kısa vadeli spekülatif fonların hızlı ve çok miktarda ülkeyi terk etmeye başlamasıyla oluşur.
Merkez bankasının mevcut döviz rezervlerini kullanarak destekleme çabalarına karşın mevcut kurun sürdürülemeyerek ulusal paranın değersizleştirilmesi (devalüe edilmesi) söz konusu olmaktadır.
Eğer döviz kuru tam dalgalı olarak belirleniyorsa döviz kurundaki değersizleşme döviz piyasasındaki arz ve talep eğilimleri tarafından belirlenir. Bankacılık krizi ise bir ülkede parasal güvenin kaybolması nedeniyle tasarruf sahiplerinin mevduatlarını geri çekmek istemeleri sonucu ortaya çıkmaktadır.
O kadar çok krizler yaşandı ki dünya’da artık her 10 yıl geçmeden yeni bir buhran ekonomisiyle adeta olumsuz zorlu ekonomik koşullara dirençli hale bile geldiğimiz söylenebilir. Küreselleşme olgusu ile ihracata yönelik büyüme, parasal serbestlik ve ekonomik kırılganlık bazı ülkelerde krizlere yol açmıştır. 1994’te önce Meksika, 1997’de Uzakdoğu, 1998’de Rusya, 1989’de Türkiye ve Arjantin, 2001’de Türkiye krizleri ortaya çıkmıştır.
Son aylarda ortaya çıkan döviz-kur buhranıyla hükumet bir takım tedbirler almaya mecbur kaldı. Ve tek bacakla yaşamaya çalışan serbest piyasa teorisinin o tek bacağını da kırıp protez bacakla yaşatmaya çalışmaktadır.
Bu tedbirlerden sonuncusu ise 13 Eylül 2018 tarihli Resmi Gaze ile yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla artık Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında düzenleyecekleri dövizle düzenlenmesinin önüne geçiliyor olmasıdır.
Her ne kadar kararda muğlak olan hususlar bir hayli fazla olmasına rağmen, belki bu belirsizliğin bir kısmı en azından çıkarılacak tebliğ ile giderilebilecek durumda, bu bağlamda kararın detaylarını tartışmaya başlayalım.
Kamu İhalelerinde Türk Lirası Zorunluluğuna Ne zaman Geçilmişti?
Kamu İhale Kurumu'nun ihalelerde Türk Lirası kullanımına ilişkin 6 yönetmelik değişikliği, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.[1]
Çerçeve Anlaşma İhaleleri Uygulama Yönetmeliği, Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği, Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliği, Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği, Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği ile Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişikliğe gidildi.
Buna göre, kamu kurum ve kuruluşları, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihalelerde yalnızca Türk Lirası üzerinden teklif alacak ve sözleşme yapacak. Söz konusu ihalelerde daha önce yabancı para birimi üzerinden de teklif alınıp sözleşme yapılabiliyordu.
Değişiklik öncesinde teklif alınmış olan ihaleler, bu kapsamda değerlendirilmeyecek.
Dövizle Borçlanma ve Kredi Kullanımına Sınırlama Ne Zaman Getirilmişti?
Karara göre, 02/05/2018 tarihi itibariyle döviz geliri olmayan Türkiye’de yerleşik kişiler yurt dışından veya yurt içinden döviz kredisi kullanamayacaktır.[2] 15 Milyon Dolar Altı ve Üstü Kredi Kullanımında Nasıl Bir Ayrım Milyon Dolar Altı ve Üstü Kredi Kullanımında uyulması gereken kurallar ayrımına gidilmişti.
İhracat bedellerinin yurda getirilmesi için süre kısıtı ne zaman geltirildi?
Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedellerin, ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilmesi veya getirilmesi gerekmektedir. Bedellerin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez.[3]
“Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.
Bu Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir.
Buna göre, Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında (Bakanlıkça belirlenen haller dışında)
1- Menkul ve gayrimenkul alım satım,
Menkul ve Gayrimenkul Nedir?
Bir yerden başka bir yere taşınabilen (mal), gayrı menkul karşıtı. Örneğin Para, çek, senet, tahvil vb. değerli kağıtlar menkuldür. bilinen anlamda üretilen meta, ürünler mallar da menkuldür. Daha doğrusu vergi hukukunda mal ve hizmet tesliminin yer aldığı düzenlemelrde geçen ifadelerde ki mal kavramını menkul karşılamaktadır.
Medeni Kanuna göre ”taşınmaz mülkiyeti kapsamında yer alan araziler, tapu siciline ayrı bir sayfaya kayıt edilmiş haklar ile, kat mülkiyeti kütüğünde yer alan bağımsız bölüme sahip kayıtlar” gayrimenkul olarak ifade edilir.
2- Taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş
3- Hizmet ve eser sözleşmelerinde
Hizmet ve Eser Sözleşmesi Nedir?
sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.
Eser sözleşmesi, “iş sahibi” ile “yüklenici” arasında yapılan bir anlaşma uyarınca ve önceden kararlaştırılan belli bir bedel karşılığında, (iş sahibinin denetimi ve gözetimi olmaksızın “bağımsız” bir çalışmayla) bir nesnenin “yapımı veya bakımı-onarımı ya da üstlenilen bir işin yerine getirilmesi”dir.
Hizmet sözleşmesi ise, “çalıştıran” (işveren) ile “çalıştırılan” (işçi-hizmetli) ilişkisi içerisinde, “çalıştıranın” (işverenin) gözetimi, denetimi ve buyruğu altında, onun belirlediği gün ve saatlerde, belli aralıklarla düzenli ödenen bir ücret karşılığında “hizmet edilmesi”dir.
Bir kimse bakım-onarım için evine veya işyerine çağırdığı elektrikçinin, su tesisatçısının, kalorifer, asansör bakımcısının ve benzer kişilerin “işvereni” değildir. Bunun içindir ki, bakımcı-onarımcı işini yaparken bir kazaya uğrarsa, örneğin elektrik akımına kapılırsa “ev ve işyeri sahibi” bundan sorumlu tutulamaz. Çünkü, eve ve işyerine bakım-onarım için gelen kişi (yüklenici), işin ustası olduğu bilinerek çağrılmış olup, olası tehlikelere karşı önlem alacak olan ev ve işyeri sahibi değil, kendisidir. İş sahibinden buyruk almaz; işini nasıl yapacağını kendisinin bilmesi ve ona göre kendi iş güvenliğini sağlaması, dikkat ve özeni göstermesi gerekir. Eğer yanında işçisiyle (yardımcısıyla) birlikte gelmişse, onunla arasında hizmet (iş) sözleşmesi ilişkisi bulunduğundan, işvereni olarak onun da güvenliğini sağlamak zorundadır. Geldiği evde bakım onarım işini yaparken işçisi bir kazaya uğrarsa bundan işveren olarak “yüklenici” sorumlu olur; “iş sahibi” sorumlu olmaz.
Dövizli Fatura Dönemi Bitiyor mu?
Eser ve hizmet sözleşmesi o kadar geniş kapsamlı ki, zaten geriye kapsam içinde olmayan iş sözleşmeleri kalıyor. Onun dışında bütün sözleşmeler buna dahil edilebilir. hizmet ve eser sözleşmelerinde de döviz cinsinden ve dövize endeksli işlem yapılamayacaktır. Kendi arasında döviz cinsinden veya dövize endeksli sözleşme yapamayacak, mal ve hizmet ticaretinde bulunamayacaktır. Tebliğin bu hususa açıklık getirmesi beklenmektedir.
Anayasa’nın 48. Maddesi Hangi Hallerde Sınırlandırılılabilir?
Sözleşme Serbestisi Nedir? kısaca, kişilerin diledikleri sözleşmeyi geçerli olarak yapabilmek hususunda sahip oldukları özgürlük şeklinde tanımlayabiliriz. Türk Hukuku’nda genel ilke sözleşme özgürlüğü ilkesidir. Zira, gerek Türk Borçlar Kanunu madde 26’daki “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” hükmü, gerekse Anayasa’nın 48. maddesindeki “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir” şeklindeki hüküm sözleşme özgürlüğü ilkesini göstermektedir. Anayasa’nın gerekçesine baktığımızda sözleşme serbestisinin ancak kamu yararıyla sınırlandırılabileceğini görmekteyiz. Devlet, kamu yararı olan hallerde ve milli ekonominin gerekleri ve sosyal amaçlarla özel teşebbüs özgürlüğüne sınırlamalar getirebilir denilmiştir.
Bu düzenleme sonrası özellikle iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde getirilen yasaklama nedeni ile faturaların döviz cinsinden kesilmesi dahi tartışılabilecektir. Bu nedenle konuya ilişkin Bakanlığın Tebliği beklenilmelidir.
En Geç 30 Gün İçinde(13 Ekim 2018 tarihin’e Kadar) Dövizli Sözleşmelerin Türk Lirasına Çevrilmesi
Uyarlama davalarında
1- Sözleşmeye Bağlılık İlkesi
2- Hakkaniyet ve Objektif İyiniyet İlkesi
3- Beklenmeyen Hal Koşulu
birlikte göz önüne alınacaktır.
Yargıtay uyarlama davasının koşullarından olan öngörülemezlik koşulunu değerlendirirken, döviz kurlarındaki ani değişiklikleri tacirler bakımından öngörülmezlik koşulu için yeterli görmemiştir.[4]
32 sayılı Kararda yapılan değişikliklerin Anayasanın 48. maddesinde yer alan çalışma ve sözleşme hürriyetini ihlal ettiği tartışmaları yapılabilecekse de konunun yine Anayasanın 13. Maddesi(Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.) çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği tabiidir.
Sözleşmelerin Uyarlanmasında Hangi Kur Uygulanacaktır?
Kararın yürülük tarihi 13 Eylül 2018’dir. Bugünkü kur mu yoksa uyarlanan tarihteki(30 gün içinde) kur mu uygulanacaktır, zaten taraflar arasında anlaşarak bir kur belirliyorsa sıkıntı yok ancak anlaşmazlık halinde bunun muhtemel tebliğ ile açıklığa kavuşturulması gerekecektir.
Uyaralanan Sözleşmelerde Yeniden Damga Vergisi Doğacak mı?
Dövizli kira sözleşmelerinde damga vergisi hesabı:
Kira sözleşmeleri yabancı para birimi ile yapılır ise 35 numaralı Damga Vergisi Genel Tebliği uyarınca; Damga Vergisi sözleşmenin düzenlendiği tarihteki T.C Merkez Bankası Cari Döviz Satış Kuruna göre hesaplanıp ödenmek zorundadır.
Damga vergisini, sözleşmeye taraf olan kişilerden, herhangi birisinin ödemesi yeterli oluyor. Damga vergisi ve cezasında, imza edenler zincirleme sorumlu oluyor.
Damga Vergisi Kanunu'nun 14. maddesine göre, belli parayı ihtiva eden sözleşmelerin değiştirilmesi halinde, artan tutarın aynı oranda vergiye tabi tutulması gerekmektedir. Belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin değiştirilmesi halinde artan miktar aynı nispette vergiye tabidir. (6728 sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle eklenen cümle;Yürürlük 09.08.2016)Birinci fıkraya göre azami tutardan vergi alınan mukavelenamelerin, diğer hükümlerinde değişiklik olmaksızın sadece bedelinin artması durumunda, artan bedele ilişkin bu hüküm uygulanmaz. Bunların devri halinde aslından alınan verginin dörtte biri alınır.
Gelir İdaresi'nin konuya yaklaşımı[5]
Tespit edebildiğimiz bir özelgede Gelir İdaresi, sözleşme değişikliğini, "sadece sözleşme miktarında" değişiklik yapılması olarak yorumlanmıştır. Bu çerçevede İdarenin, bedel değişikliği dışında değişiklik içeren sözleşmeleri yeni bir sözleşme olarak kabul ettiği ve yeni bir vergileme yapmak istediği sonucunu çıkartmak mümkündür.
Yukarıda ki düzenlemeler ve gelir idaresinin özelge yaklaşımından anlaşılacağı üzere dövizli sözleşmenin türk lirasına uyarlanması sözleşmesinin sözleşmede değişiklik olarak algılanıp yeniden damga vergisi doğmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ne sözleşmenin konusu, ne taraflar ne de bedel değişmiştir.(En azından bedelin değişmesi hususunda veya artırılması yönünde karşılıklı bir irade oluşmamıştır diye düşünmek gerekir. Yoksa Türk Lirasına çevrilmesiyle ilgili bazı değişiklikler elbetteki olmuş olacaktır.) Ancak yine olması gereken tebliğ ile buna bir açıklık getirmek gerekmektedir.
Elbette ki Karara Uymamanın Bir Cezası Var…
Hem ihracat bedellerinin yurda getirilerek bozdurulması hem de dövizle işlem yapılması yasağına uymayanlara ne gibi yaptırım uygulanacaktır? Yasakların geldiği bilinmekte ama yasağı delenleri ne tür cezaların beklediği bilinmemektedir. 32 sayılı Kararın 21’inci maddesinde yaptırıma ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.
“Kambiyo denetimine yetkili elemanlar ile kambiyo müdürlükleri (kambiyo murakabe mercileri) tarafından yapılan denetlemelerde bu Kararda öngörülen işlemleri ifa eden kişilerden, işlemlerinde Karara aykırılıklar tesbit edilenler hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun zabıt ve aramaya dair hükümleri uygulanır.”
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun zabıt ve aramaya dair hükümleri ise oldukça ağır yaptırımlar içermekte, eşyanın (paranın) zaptına kadar gidebilecek bir süreci düzenlemektedir.
30 gün içerisinde anlaşılamaması halinde taraflar, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun‘un 3. maddesi gereğince Cumhurbaşkanının bu Kanun hükümlerine göre yapmış bulunduğu genel ve düzenleyici işlemlerdeki yükümlülüklere aykırı hareket eden durumuna düşeceğinden, üçbin (3.000) Türk Lirasından yirmibeşbin (25.000) Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılabilecektir.[6]
Gelişmekte olan piyasalardaki krizin ilk etkilediği ülkeler Türkiye ve Arjantin’den sonra gelişmekte olan ülke piyasalarındaki sıkıntının yoğunlaştığı üçüncü ülke son günlerde Hindistan olarak gösteriliyor.
Aylardır merkezdeki krizin dışında kalmayı başarabilen Hindistan daha fazla tutunamadı. Latin Amerika’nın en büyük ekonomisi iki yıl süren ağır resesyonun ardından toparlanmaya başladı. Ancak her an geriye gidiş başlayabilir.
Bu bağlamda son sözümüz; Mali Krizler Küreselleşebilir mi?
Yabancı döviz piyasaları, başka ülkelerin de mali sarsıntı geçirenler listesine katılıp katılmayacağını kaygıyla izliyor. Angola, Gana, Etiyopya ve Mozambik gibi Afrika ülkeleri de mali kriz karşısında savunmasız kalabilir. Hatta Şili, Polonya ve Macaristan gibi, gayrisafi milli hasılalarının yarısından fazlasına denk gelen miktarlarda döviz borcu olan, daha gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerin bile krizden etkilenmesi söz konusu olabilir.
[1] HİZMET ALIMI İHALELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK 29 Kasım 2016 tarih ve 29903 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[2] Ocak 2018 tarihli ve 30312 sayılı Resmi Gazete’de; 2018/11185 sayılı “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar” ile buna ilişkin “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2018-32/46)” yayımlandı.
[3] 04.09.2018 tarihinde yayımlanan 2018-32/48 sayılı Türk Parası Kımetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (İhracat Bedelleri Hakkında)
[4] http://www.memduhaslan.com/blog/2018/09/13/dovizli-sozlesmelerin-turk-lirasina-cevrilmesi-ve-muhtemel-uyarlama-davalari/
[5] Recep Bıyık,https://www.dunya.com/kose-yazisi/degistirilen-veya-suresi-uzatilan-sozlesmelerin-damga-vergisi/15811
[6] http://www.memduhaslan.com/blog/2018/09/13/dovizli-sozlesmelerin-turk-lirasina-cevrilmesi-ve-muhtemel-uyarlama-davalari/
17.09.2018
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.