Daha önceki yazılarımızda kurumlar vergisi tutarının kurumun elde ettiği gelirlerden, kanunların kabul ettiği giderlerin düşülmesiyle ortaya çıkan safi kurum kazancı üzerinden hesaplandığını sizinle paylaşmıştım. Geçen hafta da kurumun yaptığı bağışlardan dolayı elde ettiği vergi avantajlarından bahsetmiştik. Bu hafta da safi kurum kazancına ulaşmada kanunen kabul görmeyen giderlerden bahsedeceğim.
Vergi Usul Kanununun kısaca aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark, olarak tanımladığı öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler kurum kazancının tespitinde indirim olarak kabul edilmiyor. Zira bir işletmenin ticari hayatını devam ettirmesi için her şartta şirkette kalacak varlıkların olması kaçınılmazdır. Bu varlıkların (sermayenin) şirkette tutulmasının karşılığı elde edilen kar olacaktır. Bu yüzden de bu varlığa ödenen faizin kabul edilmemesi doğaldır.
Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler de indirim olarak kabul edilemez. Ticari hayatta sıkça rastlanan bir uygulama olan örtülü sermaye; genellikle sermayenin işletmenin varlığını devam ettirmesinde yetersiz kalması durumunda, sermaye artırımı yapmak yani işletmeye sermaye olarak yeni değer vermek yerine, bu değerlerin ortakların işletmeye verdiği borç şeklinde muhasebe kayıtlarına yansıtılmasıyla ortaya çıkar. İşletmenin ortaklara bu göstermelik borçlarını öderken hesapladığı/ödediği faizler veya döviz olarak alınmış borçlarda hesaplanan kur farkları kanunen gider kabul edilmiyor.
Kanun koyucu transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların da gider olarak indirimine cevaz vermiyor. Transfer fiyatlandırması kısaca kurumların ilişki içinde oldukları kişilerle yaptıkları mal ve hizmet alım-satım, kiralama ve benzeri işlemlerde tespit edilen bedellerin emsallerine nazaran önemli farklar göstermesi durumudur. Örneğin bir işletme yeni açacağı bir şube için kiraladığı dükkan için aynı caddedeki emsallerine göre çok yüksek bir kira bedeli ile anlaşırsa kazanç transfer fiyatlaması yoluyla mal sahibine aktarılmış sayılır. Yalnız burada önemli olan nokta mal sahibinin kanunda öngörülen ilişkili kişi tanımlamasındaki tarife uymasıdır.
İşletmelerin çeşitli mevzuat hükümlerine dayanarak ayırdıkları yedek akçeler de kanunen indirilebilecek giderler sınıfında yer almamaktadır. Yedek akçenin vasfı durumu değiştirmez. Yani ister şirketin kendi kuruluş kanunu, tüzüğü veya sözleşmelerine dayanarak, isterse de Türk Ticaret Kanunu hükümlerine dayanarak ayrılmış olsun yedek akçenin gider olarak kabulü mümkün değildir.
Kanun koyucu kurumlar vergisi kanununa göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerini de indirilemeyecek giderler arasında göstermiştir. Şirketin ödediği verginin veya örneğin belgesiz satış dolayısıyla yediği cezanın gider olarak kabul edilmesi imkansızdır.
Menkul kıymetlerin, örneğin hisse senetlerinin itibari değerlerinin altında ihracından dolayı karşılaşılan zarar da indirim olarak kabul edilmez, ancak kanun bu zarar için bir had belirlediyse bu hüküm saklıdır.
Şirket eğer esas faaliyet konusu ile ilişkili değilse, kiraladığı veya işletmede kayıtlı yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz taşıtları ile uçak, helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin giderlerini ve amortismanlarını da gider olarak dikkate alamaz. Örneğin bir unlu mamüller işletmesinin bir helikopter esas faaliyet konusu ile ilişkili değildir. Bu yüzden kira bedeli ile diğer giderler indirim olarak kabul edilemez.
Şirket tüzel kişiliğinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi tazminatları da gider olarak dikkate alamaz. Ancak bu tazminat yapılan sözleşmede ceza şartı olarak kabul edilmişse, gider olarak dikkate alınabilir.
Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminatlar da vergi matrahına ulaşmada gider olarak dikkate alınmaz.
Alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin Bakanlar Kurulunca belirlenen oranı da gider olarak dikkate alınmaz.
(Kaynak: Bursa Haber | 18.04.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.