Önceki yazımızda 4/a sigortalıları, bir başka tanımlamayla hizmet akdine istinaden...
Önceki yazımızda 4/a sigortalıları, bir başka tanımlamayla hizmet akdine istinaden çalışan işçiler açısından iş kazası sayılan halleri tanımlamaya başlamıştık. Bunlar kendi içinde, işçinin görevini yaparken geçirdiği kazalar ve görevi dışında geçirdiği kazalar olarak iki gruba ayrılıyor. İş kazası denilince, akla gelen ilk gruptaki görevler sırasında geçirilen kazalardır.
Fakat kanun koyucu sosyal düşüncelerle, asıl görevin ifası dışında geçirilen bazı kazaları da iş kazası sayar. İş kazası sayılan hallerle ilgili bir başka ayrım da kazanın işyeri sınırlarında ya da işyeri dışında geçirilmesiyle ilgilidir.
Çünkü işyeri sınırları içerisinde geçirilen her türlü kaza, görevle ilgili olsun olmasın iş kazası sayılır. Diğer yandan işyeri dışında geçirilen bazı kazalar da yine sosyal düşüncelerle iş kazası kapsamına alınır. Önceki yazımızda, bu türden kazalardan birisi olan ve işveren tarafından tahsis edilen araçla işe geliş gidiş sırasında geçirilen kazaların iş kazası sayıldığına değinmiştik.
SUİSTİMALE AÇIK
Sigortalının, işyeri dışında geçirdiği ve göreviyle ilgili olmayan iki kaza türü daha iş kazası olarak kabul ediliyor. Bunlardan ilki, sigortalının işverenince görevli olarak işyeri dışına gönderilmesi nedeniyle ve asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda geçirdiği kazalardır.
Basit bir örnek vermek gerekirse, işverenin bir işçisini elektrik faturasını yatırmaya göndermesi gibi. Bir başka iş kazası sayılan durum da emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda geçirdiği kazalardır.
Bu iki kaza türünden ilki, sigortalının işverenince asıl işi dışındaki görevlendirmeleri sırasındaki kazalar, diğerine göre daha sık yaşanan ve tartışmalı olaylardır. Çünkü hem görevlendirmenin ispatı başlı başına bir sıkıntıdır hem de suistimale açık bir konudur. Ne yazık ki kaza geçiren işçi ya da vefatı halinde ailesine yardımcı olabilmek için, işverenlerce kaza sonrasında, işçi önceden görevlendirilmiş gibi gösterilecek şekilde işlemlere girişilebiliyor. Hatta bu uğurda zaman zaman sahte görevlendirme belgeleri düzenlenmesi yoluna bile gidiliyor. Nadiren de olsa kamu kurumu işyerlerinde, özellikle de belediyelerde, bazı yöneticilerin bu yola saptıklarına şahit oluyoruz. Oysa kamu kuruluşlarında bu türden usulsüzlüklerin hem ortaya çıkması daha kolaydır hem de yaptırımı daha ağır olur.
İŞYERİNİN TANIMI
İş kazasının tanımı konusunda üzerinde durulması gereken bir husus da işyerinin tanımıdır. Çünkü, yapılan görevle ilgili olmasa dahi işyeri sınırlarında meydana gelen her türlü kaza iş kazası sayılır. İşte bu noktada işyerinin tanımı ve sınırları da önem kazanır. 5510 Sayılı Kanun işyerini, kısaca sigortalıların işlerini yaptıkları yer olarak tanımlar. Aynı tanıma, üretim amacına yönelik maddi unsurlar ile maddi olmayan unsurlar da dahil edilir. Keza "işyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden" sayılır. Kısacası kanunda işyerinin tanımı konusunda çizilen geniş çerçeve en çok da iş kazası sayılan hallerin geniş tutulmasını sağlar. İş kazasının tanımı konusunda vurgulanması gereken bir nokta da geçirilen kazanın sigortalıya, hemen ya da sonradan, bedenen ve/veya ruhen bir zarar vermesi, özüre uğratmasıdır. Sigortalıya bedeni ya da ruhi bir zarar vermeyen kazalar, diğer koşulları taşısa da 5510 Sayılı Kanun açısından bir yardım yapmayı gerektirmez.
Dolayısıyla bu anlamda iş kazası da sayılmaz. Bu konuda üzerinde özellikle durulması gereken bir başka durum da işyerlerinde geçirilen kalp krizlerinin Yargıtay tarafından 2004 yılından sonra iş kazası sayılmaya başlanmasıdır.
Bu tarihten önce işyerinde patlama, çarpma v.b. gibi, işçinin aniden korkması, irkilmesi gibi sonuçlar doğuran olaylar nedeniyle ve bunlara bağlı olarak meydana gelen kalp krizleri iş kazası sayılıyordu.
İÇTİHAT DEĞİŞİKLİĞİ
Böyle bir olayın söz konusu olmadığı, işçinin tamamen bedeni sebeplerle geçirdiği kalp krizleri ise iş kazası sayılmamakta, hastalık vakası olarak nitelendirilmekteydi.
Ancak Yargıtay'ın sonradan kalp krizleri konusunda içtihat değişikliğine gittiğini gördük. Artık işyerinde meydana gelen her türlü kalp krizi iş kazası olarak sayılmaya başlandı.
Bu içtihat değişikliğinin iki yönü var. Şahsi düşüncem, bir olaya bağlı olmaksızın meydana gelmeyen kalp krizlerinin iş kazası sayılmaması yönündedir.
Fakat bu düşüncemin aksine, işyerinde meydana gelen her türlü kalp krizi iş kazası sayılacaksa da, kalp krizine çok benzeyen beyin kanamalarının da aynı şekilde düşünülmesi gereklidir.
(Kaynak: Yeni Asır | 17.04.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.