BASINDAN YAZILAR
Dr. Veysi SEVİĞ - TOBB, işsizlik ve nedenleri - MuhasebeTR

Dr. Veysi SEVİĞ - TOBB, işsizlik ve nedenleri

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) son yıllarda yaşanan ekonomik olayları her yönü ile gözlemleyen ve yorumlayan, aşılması gereken darboğazları belirleyen çalışmaları ile dikkatleri üzerinde toplayan ve gerçek anlamda ekonominin yükünü üstlenenleri temsil eden bir kurumdur.

TOBB Üniversitesi bünyesinde Türkiye ekonomisi üzerine yapılan çalışmalara bu bağlamda her geçen gün bir yenisi eklenmektedir.

Geçtiğimiz yılın son günlerinde Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'nde yapılan bir toplantıda Prof. Dr. Güven Sak'ın Türkiye ekonomisi üzerindeki riskler ve bu risklerin algılanması ve aşılmasına yönelik önerilerle ilgili sunumu, ülkemizin geleceği açısından ayrı bir önem arzetmektedir. Bu tür çalışmaların yapılmasına ortam hazırlayan ve destekleyen TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu, ekonomik açıdan iş aleminin yaşamakta olduğu sorunları ve bu sorunların aşılmasına yönelik uyarı ve önerileri, izlenmesi öngörülen ekonomi politikaları açısından yol gösterici niteliktedir.

Sayın Hisarcıklıoğlu'nun yapmış olduğu konuşmalarda devamlı olarak üzerinde durduğu konu işsizliktir. Ülkemizde "2.5 milyon resmi işsiz, 2.5 milyon gayri resmi işsiz var"dır. "Her yıl 700 bin genç piyasaya" girmektedir. 900 bin kişi de köyden kente göçmektedir.

İşsizliğin yarattığı sorunlar giderek artmaktadır. İşi olmayan kesimin zaman içersinde yaşamını sürdürebilmek için kriminal olaylara karışması kaçınılmaz olmaktadır. Son yıllarda giderek artan gasp, soygun ve bu fiilere bağlı öldürme olayları giderek artmaktadır.

İşsiz insana iş yaratmak zannedildiği kadar kolay değildir. İş aleminin kendi işini büyütmesi, üretimini ve ticaret hacmini artırması en büyük ideali yani beklentisidir. Ancak ülkemizde uygulanan ekonomi politikaları ve buna bağlı vergi sistemi istihdamı cezalandırmakta, müteşebbisi ise vergi idaresinin ve dairesinin adeta esiri haline getirmektedir.

Ülkemizde sınırlı sayıda mükellef grubu tüm vergileri toplamakla yükümlü kılınmış olup, vergilerin büyük bir bölümü 2007 yılında yaklaşık yüzde 70'i dolaylı vergilerden oluşmaktadır.

Yapılması öngörülen yasal değişikliklerle gelir vergisi uygulaması açısından asgari geçim indirimi sistemine geçilmektedir. Ancak buna rağmen ücretler üzerinde olan diğer kamu payları dikkate alındığında yine de istihdam maliyeti ülkemizde yüksektir.

Ayrıca kıdem tazminatının işveren üzerinde bırakılması istihdamı olumsuz etkileyen bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir türlü oluşturulamayan "Kıdem Tazminatı Fonu" nedeniyle bir yandan çalışanların mağdur olması söz konusu olmakta, diğer yandan "kıdem tazminatı" nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıklar yargıyı adeta boğmakta ve işvereni de zor durumda bırakmaktadır.

Ülkemizde, uygulanan vergi politikası müteşebbisi zor durumda bırakmaktadır. Çünkü özellikle gelir vergisi uygulaması artık bir stopaj yani tevkifat uygulaması haline dönüşmüştür. Stopajı yani tevkifatı yapacak olan ödemeyi yapan kişi veya kurumdur. Bu uygulamaya göre bir iş sahibinin ticari amaçlı kullandığı iş yerinin kirasını, yanında çalıştırdığı kişinin ücretini öderken veyahut da bir serbest meslek erbabından işi gereği hizmet alan iş sahibi ödemeyi yaparken vergi kesmek ve kestiği bu tür vergileri ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmek ve 26. günü akşamına kadar da ödemek zorundadır.

Uygulamada kendisine yapılan ödemelerden vergi kesilenler, konunun çoğu kez vergi yönü ile ilgilenmemektedirler. Sadece ellerine geçecek net miktarla ilgilenmektedirler.

Bu durumda yük, yapmış olduğu ödemelerden vergi kesenlerin üzerinde kalmaktadır.

Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içersindeki payının artması özellikle ticari yaşamda kayıtdışılığı özendirmektedir. Ülkemizdeki dolaylı vergi çeşitliliği bir yandan iç üretimi tehdit ederken, diğer yandan sınır komşularımızdan ülkemize yönelik olarak kaçak mal girişini de her geçen gün artırmaktadır.

Oysa ülkemizde vergilendirme sistemimizde yapılacak değişikle dolaysız vergilerin daha verimli hale getirilmesi mümkündür. Bunun için kişilerin kendi gelirleri için beyanname vermeye özendirilmesi gerekmektedir.

Herkes yapmış olduğu harcamayı beyan edeceği gelirden indirebilirse, daha doğrusu kendisine böyle bir hak tanınırsa, bu takdirde kişilerin hem belge toplaması artacak ve hem de toplam gelirinden tüm giderlerini indirebildiği için beyanname verme istek ve arzusu gelişecektir.

Ülkemizdeki vergi sistemine göre örneğin gelir vergisine tabi bir kişi elde ettiği ticari kazancından kendi sağlığı için yapmış olduğu harcamaları indirebilme hakkı bile sınırlı tutulmuştur.

Böylesine bir uygulamada mükellef olmak zorlaşmaktadır. Bu nedenle ülkemizde mükellef sayısında beklenen artış olmamaktadır.

Çalışma çağına gelen nüfus artışına bağlı mükellef sayısı artışı olmadığı gibi son yıllarda belirgin bir biçimde mükellefiyetten kaçış başlamış bulunmaktadır.

Ülkemizde kendi işini kurmak isteyenlerin özellikle vergisel açıdan belli bir süre korunması gerekmektedir. Günümüzde birçok Avrupa Birliği ülkesinde yeni iş yeri açanlar belli bir süre dolaysız vergilerden bağışık tutulmaktadır.

Dolaylı vergilerin ekonomi üzerinde yaratmış bulunduğu baskı mükellefleri ve işletmelerin finansman kaynaklarını olumsuz etkilemektedir.

Ülkemizdeki kredi maliyetleri dikkate alındığında yaşanan ekonomik zorluklar karşısında mükelleflerin özellikle vergi ödemede katlandıkları fedakarlığı ayrıca değerlendirmek ve buna göre rahatlatıcı ve vergi gelirlerini artırıcı yeni vergi politikalarına yönelmek kanımızca artık kaçınılmaz hale gelmiştir.

Günümüzde vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 25'i ithalat aşamasında alınmaktadır. Bu nedenle ithalat arttıkça vergi gelirleri de artmaktadır. Dolayısıyla bir anlamda bütçe dengemizdeki olumlu gelişmeyi son yıllarda artan ithalat hacmimize borçlu olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu durum ülkemiz açısından ayrı bir risk unsurudur.

Gerçekte Sayın Hisarcıklıoğlu'nun da ifade ettiği gibi ülkemizin en önemli konusu şu anda "geçim"dir. Bu nedenle 2007 yılında iç siyasi çekişmeler yerine, toplumsal refah düzeyimizin gerçek anlamda üretim ve iş hacmi artışına bağlanacak şekilde yeniden yapılanmaya yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi gerekmektedir.

(Kaynak: Dünya Gazetesi | 09.01.2007)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM