Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ithalat verilerine ilişkin Türkiye tarihinde ilk defa denilecek ölçüde kapsamlı bir sunum yaptı.
Öncelikle bu kapsamlı sunumu nedeniyle Sayın Bakan'ı tebrik etmek gerekiyor. Sayın Çağlayan bu sunumu ile ithalat ve ihracat konusuna ve bu yapıyı değiştirmeye ne derece konsantre olduğunu açık olarak gösterdi. Sunumda sadece sektörler itibarıyla ithalat rakamlarındaki gelişmeleri vermekle kalmadı. Bir de Bakanlığınca yapılan ve adı GİS (Girdi Tedarik Sistemi) olan bir analizi de ortaya koydu.
Bakan Çağlayan'ın sunumunda ulaşılan en önemli sonuç; Türkiye'nin iç pazar canlılığı, ihracatın olması gereken artış potansiyelinin önündeki en önemli engeli oluşturuyor. Bunu kendi ticari hayatından verdiği örnekle de destekledi Bakan Çağlayan. Ne zaman ki Türkiye ekonomisinde bir kriz yaşandı o zaman ihracata yönelerek hayatiyetini devam ettirdiğini, 1994 ve 2001 ekonomik krizlerindeki tavrını örnek vererek açıklığa kavuşturdu. Elbette bunun olması gereken bir durum olmadığını da bu öz eleştiri ile açık yüreklilikle ortaya koydu.
İç talep ihracat ilişkisi
Bakan Çağlayan'ın hem ortaya koyduğu hem de araştırmaları sonucunda ulaştıkları bu tespit son derece isabetlidir. Çünkü ekonomi teorisi, piyasa ekonomisinde müteşebbisi teşvik eden en birincil unsur daha fazla kâr elde etmek olduğunu belirtilir. Şayet yakın pazarda yeterli kârı sağlayacak bir ortam var ise genelde müteşebbis bununla yetinebilir. Geriye ya mevcut kârı yeterli görmeyen veya çarkını döndürmek için yeni arayışlar içerisine giren gruplar kalır. Gerçi bu gruplar hiçbir zaman küçümsenmeyecek ölçüde olduğu için ekonomik gelişme ve yeni buluşlar tarih boyu sürer gider.
Türkiye bu tespiti en üst düzeyde de yapmak suretiyle doğru politikalar geliştirmek için doğru bir yerden başlamış oluyor. Elbette bu tespit başlı başına müteşebbisin ihracata yönelmesi için yeterli değildir. Bunun için ilave teşvik edici unsurlara ihtiyaç vardır. Yoksa Aristo mantığıyla "iç pazarı daraltıcı önlemleri yürürlüğe koyarsak müteşebbisi ihracata zorlarız" gibi düz bir mantığın yeterli sonucu vermeyeceği, bunun olsa olsa ekonomide daralma gibi daha olumsuz sonuçlara yol açacağı aşikârdır. O zaman yapılması gereken Ekonomi Bakanlığı'nca yapılan bu analizi dikkate alarak bazı yerlerde ithale engel koymakla, bazı alanlarda yeni teşvikler vermekle, kur politikasında gerçekçiliği elden bırakmamakla sağlanabileceğini de unutmamalıyız.
Sunumda ortaya çıkan;
· Sektörler itibarıyla ithalat bağımlılık durumu
· Nominal bazda en fazla ihracata katkı sağlayan sektörler
analizleri verilecek teşviklerin yöneleceği alanları gösterecek önemli dayanakları oluşturmaktadır. Doğal olarak teşvik politikasında bu realitelerin yanında unutulmaması gereken en önemli konu yenilik ve inovasyon alanına yapılacak desteklerdir. Bakan Çağlayan bunu Ar-Ge ve Ür-Ge olarak konuşmasında belirtti.
Bunun sonucunda bize göre ortaya çıkan birkaç temel noktayı şöyle belirtebiliriz;
· Teşvik politikasının dünya ile rekabet sağlayabilecek sektör ve alanlara yönelmesi,
· İç talep büyümesinde kontrollü gidilmesi,
· Düşük veya yüksek kur değil, gerçekçi kur politikası uygulanması,
· En önemli kalem olan enerji konusunda, nükleer enerji dahil yeni arayışların devam etmesi.
Yerli otomobilin bir sloganik hedef olduğunu, yoksa amacın eski ithal ikameci dönemlerde olduğu gibi kalitesiz dahi olsa yerli malı kullanımını teşvik değil, daha kaliteli, daha fazla katma değerli üretimin hedef olduğunu gözden uzak tutmamalıyız.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 15.02.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.