Basında ve siyaset sahnesinde şimdilik çok fazla yer bulmayan bir yasa tasarısı Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanarak Mecliste görüşülmeye hazır hale getirildi. Yabancıların Türkiye’de mülk edinmesi ile ilgili bazı düzenlemeleri içeren tasarı önümüzdeki günlerde çok konuşulacağa benziyor. Çünkü düzenleme ile getirilen hükümler üzerinde çok söz söylenmeye, her yöne çekilmeye müsait.
Mevcut yasada bir ülke vatandaşının Türkiye’de mülk satın alabilmesi, Türkiye ile kişinin vatandaşı olduğu ülke arasında karşılıklılık (anlaşması) olup olmadığına bağlı. Yani karşılıklılık anlaşması olmadığından örneğin Kuveyt vatandaşlarının Türkiye’de mülk edinme hakları sınırlı. Düzenleme bu karşılıklılık koşulunun aranmayacağı ülkeleri belirleme yetkisini Bakanlar Kuruluna verirken, halen yabancıların 2,5 hektar olan mülk edinme sınırı 30 hektara çıkarılıyor. Hatta bu sınırın 60 hektara çıkarılması da Bakanlar Kurulu’nun iznine bırakılıyor. Bu düzenleme şu ana kadar mülk edinmeleri sınırlanmış özellikle Türki Cumhuriyetleri, Rusya ve Körfez ülkeleri ile diğer ülke vatandaşlarının Türkiye’de ev ve ofis alabilmeleri, öte yandan uluslar arası şirketlerin de arazi satın alabilmesi anlamına geliyor.
Peki bunun sonuçları ne olacaktır.
Koparacağı siyasi tartışmaları ve kavgaları bir yana bırakırsak, düzenleme ekonomiye çeşitli yönlerden etki edeceği açıktır. Basında şu anda tasarının yasalaşmasıyla yabancılara 1 milyon konut satışının gerçekleşeceği ve milyarlarca liralık yabancı para girişi olacağı şeklinde manşetler atılmaktadır. Bu satışların inşaat sektörünü coşturacağı ve bu vesileyle ekonominin şaha kalkacağı yönünde değerlendirmeler var. Öte yandan bu patlamayla konut fiyatlarının büyük bir artış göstereceği söylenmektedir. Bana göre bunlar çok abartılı yorumlar. Nedenine gelince; Türkiye’de karşılıklılık şartı kalkınca konut edinmek isteyen bireysel alıcıların telaffuz edilen 1 milyon rakamının ancak onda biri olduğuna inanıyorum. Bunu bazı emlak satış şirketleri de sırada bekleyen binlerce alıcı var diyerek teyit etmektedir. Bu alıcılardan da örneğin Suriye kökenli olanların muhtemelen İskenderun, Hatay gibi illerde, diğer ülke kökenli taliplerin de turistik bölgelerde (özellikle Alanya ve Marmaris) konut talep edeceğini, bunlar dışında ülke genelinde ise Mersin, İstanbul gibi illerde konuta talebin artacağını, yani talebin bölgesel düzeyde olacağını düşünüyorum.
Bu şartlarda talep, ne ülke ekonomisini şaha kaldıracak kadar güçlü ne de hiç etkilemeyecek kadar zayıf olur. İnşaat sektörünün dolaylı olarak tüm sektörler üzerinde etkisi olduğu düşünüldüğünde ekonomiye pozitif bir katkı sağlayacağı kabul edilebilir. Öte yandan bu taleplerin konut fiyatlarında büyük bir artış yapacağını da beklemiyorum. Çünkü talepler şimdilik örneğin TOKİ’nin ürettiği sosyal konutlara değil, hali hazırda inşası bitmiş daha lüks konutlara yönelecektir. Belki bu durum zaten yüksek olan lüks konut fiyatlarını biraz yukarı çıkarabilir.
Bence burada esas üzerinde durulması gereken nokta çokuluslu firmaların ülkemizde arazi satın alarak inşaat projelerini gerçekleştirmesidir. Örneğin bir Kuveyt şirketinin 3 ayrı proje için arazi aradığı haberi yayılıyor. Bu şirketlerin araziyi (arsayı) satın almaları aşamasında ülkeye yüksek miktarda yabancı kaynak girişi gerçekleşebilir. Bu da ülke ekonomisinin makro göstergelerinde bir düzelme meydana getirebilir. Mesela herkesin diline dolanan cari açığın kapanmasına yardımcı olabilir. İnşaat sektörünün genişlemesi istihdama katkı sağlayabilir. Öte yandan muhtemelen bu firmalar yüksek gelir düzeyindeki kişilere yönelik lüks projeler gerçekleştirerek Türkiye’de farklı bir konut segmenti de oluşturacaklardır. Bu konutların inşasında kullanılacak ürünlerin fazlalığı ve niteliği de ekonomiye farklı bir açıdan katkı sağlayacaktır.
Bu firmaların inşaat için Türkiye pazarına girmesi farklı alanlarda da yatırım yapabilmelerine olanak sağlayabilir.
Bu günlerde emlak satış şirketleri karşılıklılık zorunluluğunun kaldırılmasını sevinçle karşılayadursun, bu durum üst gelir düzeyine yönelik faaliyet gösteren yerli inşaat şirketlerini de zor durumda bırakabilir. Bu şirketlerimiz önümüzdeki günlerde kendilerine çeşitli teşvikler verilmesini istemesi bizi şaşırtmasın.
(Kaynak: Bursa Haber | 25.01.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.