BASINDAN YAZILAR
'Varlıkların Erimesi' İşletmelere Tehdit / Yahya Arıkan - MuhasebeTR

'Varlıkların Erimesi' İşletmelere Tehdit / Yahya Arıkan

 Ülkemizde birçok yanlış algı var; “muhasebe işlemleri vergi matrahının tespit edilmesi amacıyla yapılır” değerlendirmesi de bunlardan biri. Oysa muhasebe bu amaçla yapıldığı sürece gerçek fonksiyonunu hiçbir zaman yerine getiremez. Aslında bu yanlış algıya çoğu zaman vergi mevzuatı neden olur.

Malum; işletmeler dönem sonları itibariyle, sahip oldukları varlıkların gerçek değerlerini tespit etmeye çalışır. Bu amaçla yapılan envanter ve değerleme işlemlerinde Vergi Usul Kanunu’nda hüküm altına alınan değerleme ölçüleri kullanılır.

VUK hükümleri uyarınca, gayrimenkuller, taşıtlar, demirbaşlar gibi işletmelerde kayıtlı varlıklar maliyet bedeli ile değerlemeye tabi tutulur. Yani bu varlıklara sahip olabilmek için yapılan harcamaların tamamı, bu varlıkların değeri olarak muhasebeleştirilir ve dönem sonlarında da bu değerde herhangi bir değişiklik yapılmaz. Daha açık bir ifadeyle, işletmelere dahil varlıkların değerinde yıllar itibariyle bir değişiklik olmaz. Bunlar tarihi maliyetleri ile takip edilir.

Örneğin, 2006 yılına 200 bin liraya satın alınan ve bu bedelle kayıtlara alınan taşınmazın değeri 2011 yılı mali tablolarında da 200 bin lira olarak görülür. Oysa ki, enflasyonist ortamlarda, tarihi maliyetleri ile değerlemeye tabi tutulan varlıklar, reel olarak değer kaybeder. Bu varlıklar üzerinde enflasyonun yarattığı aşınmanın dikkate alınması gerekir. Ya da piyasa fiyatlarındaki değişiklikler tarihi maliyetleri güncel olmaktan uzaklaştırır.

Geçmişte uygulanan “yeniden değerleme” müessesesi bu olumsuzluğu gidermede önemli roller üstlenmişti. Ancak, 2004 yılı başından itibaren “enflasyon düzeltmesi” müessesesinin yürürlüğe girmesi ile birlikte artık yeniden değerleme yapılamaz hale geldi.

Peki, varlıklarımızın değerindeki aşınmayı önleyebilmek için enflasyon düzeltmesi yapabiliyor muyuz? Hayır. 5024 sayılı Kanun ile VUK’nun mükerrer 298. maddesinde hüküm altına alınan, enflasyon düzeltmesini yapabilmek için bazı şartların gerçekleşmesi gerekiyor.

Buna göre, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde yüzde 100'den ve içinde bulunulan hesap döneminde yüzde 10'dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer.

Oysa bu şartlar gerçekleşmiyor ve dolayısıyla, enflasyon düzeltmesi de yapılmıyor.

İşte burada; “Peki enflasyon oranı sıfır mı?” diye sormak gerekir. Yanıt belli, “hayır”. O halde sonuç: Varlıklarımız eriyor.

Bu saptama şunun için önemli; Varlıkların yıllardır aynı değerde kalması finansman temini başta olmak üzere, işletmelerin bazı zorluklarla karşılaşmalarına sebep oluyor. Bu durumda ise işletmeler kendileri çözüm üretmeye başlıyor. Vergisel yükümlülüklerini de göz önüne alarak yani doğabilecek vergileri ödemeyi kabullenerek varlıkların değerini çeşitli şekillerde artırma adımı atılıyor. Bu kapsamda, gayrimenkul değerleme şirketlerinden değerleme raporu alınıyor ya da Asliye Ticaret Mahkemeleri’nden değer tespiti talep ediliyor.

Böyle davranan bir mükellef de durumu Gelir İdaresi Başkanlığı’na sormuş. Yani özelge talep etmiş. Gelen özelgede, varlıkların maliyet bedeli ile değerleneceği, bunun dışında herhangi bir değerleme yapılmasının mümkün olmadığını belirtilmiş.

Oysa bu şekilde devam ederse varlıklar gün geçtikçe değer kaybedecek. Varlıkların piyasa değerlerinin mali tablolara yansıtılmasının önü bir an önce açılmalıdır.

(Kaynak: yahyaarikan.com | 29.12.2011)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM