Depremden zarar gören işyeri sahiplerinin, deprem nedeniyle kaybolan veya değeri düşen mal, demirbaş, araç-gereç, taşıt, makine ve teçhizatları için vergi kanunlarında öngörülen 'zarar kaydı', 'fevkalade amortisman' ayrılması ve vergi borçlarının silinmesi' gibi kolaylıkları geçtiğimiz hafta yazmıştık...
İşletmelerin depremde kaybolan, kullanılamaz hale gelen veya değeri düşen malları ve demirbaşlarıyla ilgili olarak takdir komisyonlarına başvurması halinde, yapılacak tespitlere göre muhasebe kayıtlarını düzeltmesi mümkün olabilecek...
Bunun dışında, deprem nedeniyle defter ve belgeleri de zarar görmüş veya kaybolmuş olan mükelleflerin bu durumlarını mahkeme kararıyla belgelendirmeleri, faaliyetine devam eden mükelleflerin en kısa sürede yeni defter tasdik ettirmeleri gerekiyor.
ZAYİ BELGESİ ÖNEMLİ
Depremde mallarını kaybetmiş işyeri sahibinin aklına en son defter ve belgeleri gelir. Bu da gayet doğal. Çünkü önce canı, sonra malı aklına gelir. Ancak kaybolmuş olan defter ve belgeler sonradan büyük sıkıntılar yaratabilir.
Yıllar sonra bu defter ve belgeler vergi incelemesine yetkili olanlarca istendiğinde, vermesi mümkün olamaz. İşte asıl trajedi o zaman başlar. Zamanında gerekli işlemler yapılmazsa ileriki dönemlerde hem yüklü bir vergi cezası hem de hapis cezası söz konusu olabilir.
Bu nedenle de deprem nedeniyle defter ve belgeleri zayi olan mükelleflerin mahkemeden 'zayi belgesi' almaları gerekiyor.
NE YAPILMALI?
Defter ve belgelerin kaybolmuş olması halinde, bunun anlaşıldığı tarihte işletmede düzenlenecek bir tutanakla durumun tespit edilmesi gerekiyor.
Düzenlenen tutanakta; işletmeyle ilgili muhasebeden sorumlu kişi ve işletme sahibi veya yetkili müdürün imzaları bulunmalıdır. Tespit tutanağında; kaybolan belgelere ilişkin ayrıntılı bilgiler verilir. Daha sonra ilgili kurum ve kuruluşa başvurularak bir tutanak düzenlenmesi talep edilir.
Bu işlemlerden sonra bir gazeteye ilan verilerek, söz konusu ilanda kayıp faturaların seri ve sıra numarası ile adedine yer verilir. İşletmeye ait kaybolan faturaların başkalarının eline geçmesi ve kullanılması ihtimaline karşılık bu ilanın verilmesinde yarar var.
Olayın tutanağa bağlandığı tarihten itibaren 15 günü geçirmeden yetkili asliye ticaret mahkemesine başvurularak tespit davası açılmalıdır.
Mahkemeye başvururken gazete ilanı ve işletme içinde düzenlenen tutanak da mahkemeye ibraz edilmelidir.
Kaybolmamasına rağmen, depremden zarar gören defter ve belgelerin okunamayacak halde olması halinde, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılması ihtimaline karşılık bunların saklanması gerekiyor.
Mahkemeden talep edilmesi gereken, kayıp defter, fatura ve belgelerin geçersizliği ve 'zayi belgesi' verilmesidir.
Mahkeme kararıyla zayi belgesi alındıktan sonra bir dilekçe ekinde tutanak ve gazete ilanı ile birlikte vergi dairesine bildirimde bulunulması gerekiyor.
Defteri depremde zayi olanların vergi matrahı
DEPREM nedeniyle defter ve belgeleri zayi olan mükelleflerin gelir ve kurumlar vergisi beyanlarına ilişkin;
l 1 Ocak ile depremin olduğu tarih arasındaki kıst döneme ilişkin matrahları takdir komisyonlarınca,
l Depremin olduğu tarihten 31 Aralık tarihine kadar olan döneme ilişkin matrah ise tasdik ettirilmiş olan yeni defterlere göre mükelleflerin kendilerince, tespit ediliyor.
Depremin olduğu yıla ilişkin verilecek Gelir ve Kurumlar Vergisi
Beyannamelerinde beyan edilecek matrah bu iki matrahın toplamından oluşuyor.
15 yıl 3600 günü olan işçinin kıdem tazminatı hakkı
Çalışan elemanımız SGK tarafından 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendine gereğince verilen 3758 gün 17 yıl prim ödeme günü olduğuna ilişkin yazı ile kıdem tazminatını talep ediyor. Çalışanımız dört yıl firmamızda çalışmış olup 36 yaşındadır. Son yılda muhtelif tarihlerde 10 gün mazeretsiz işe gelmemiştir. Yasaları incelediğimizde konunun çok karışık, yargının ise her iki taraf lehine farklı kararlarının olduğunu görüyoruz. Bu durumda ne yapmamızı tavsiye edersiniz?
Ahmet Güner
1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendine göre işçiler, emeklilik için gereken yaş dışındaki sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı şartlarını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları halinde kıdem tazminatına hak kazanıyorlar.
İşyerinizde dört yıldır çalışmakta olan işçiniz, emeklilik için gereken yaş dışındaki 15 yıllık sigortalılık süresi ve 3600 prim gününü şartlarını tamamlamış. Bu durumda SGK'dan aldığı yazıyı ibraz etmek suretiyle kendi isteğiyle işten ayrılması halinde kıdem tazminatının ödenmesi gerekiyor.
Son yılda 10 gün mazeretsiz işe gelmemiş olması ayrı bir konu. 4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesinin birinci fıkrasının II/g bendine göre; işçinin, işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü ya da bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi halinde, işveren işçiyi haklı nedenle bildirimsiz olarak işten çıkarabiliyor. Bu durumda işçi kıdem tazminatına da hak kazanamıyor. Ancak işverenin bu hakkını, işçinin devamsızlık halini öğrendiği günden başlayarak altı iş günü, her halde devamsızlığın gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde kullanması gerekiyor.
(Kaynak: Akşam Gazetesi | 01.11.2011)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.