Ticari yaşamda sıklıkla kullanılan ödeme araçlarından birisi olan çekin, bazı unsurları içermesi gerekiyor. Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 692 ve 693. maddelerinde sayılan bu unsurlar, çekin zorunlu unsurları olup bunlardan birinin yokluğu çeki geçersiz kılıyor. Bu nedenle, bugünkü yazımızda çekin zorunlu unsurları hakkında kısa bilgiler vermeyi uygun bulduk.
ÇEK KELİMESİ
Çekin zorunlu unsurlarından ilki üzerinde 'çek' kelimesinin yazması. Çek başka bir dilde yazılı ise o dilde çek karşılığı olarak kullanılan kelimenin (örneğin İngilizce 'cheque') çek yaprağı üzerinde kısaltılmadan yer alması gerekiyor.
MEBLAĞ
Çekte kayıtsız şartsız bir meblağın yer alması zorunludur. Bu meblağ, sadece yazı ile veya sadece rakamla gösterilebilir. Meblağın hem rakam, hem de yazı ile ifade edilmesi ve aralarında farklılık olması halinde, yazı ile gösterilen bedel esas alınır.
Çekte yer alan meblağ Türk Lirası veya yabancı para olarak gösterilebilir. Kanada Doları, Avustralya Doları, Amerikan Doları örneklerinde olduğu gibi, bazı yabancı para birimleri aynı adı taşıyabilir. Bu durumda, hangi ülkenin para birimi olduğunun belirtilmesi bu konuda çıkacak ihtilafların önlenmesi açısından önemlidir.
Üzerinde yabancı para birimi yazılan çeklerde çek üzerinde 'aynen ödeme' kaydı bulunmadıkça; muhatap banka ödemeyi çekin ibraz edildiği tarihteki yabancı paranın TL karşılığı olarak yapar.
ÖDEME YERİ
TTK'ya göre bir çek mutlaka bir banka üzerine çekilir ve muhatap banka tarafından ödenir. Çek, keşidecinin çek hesabının bulunduğu banka şubesinden veya ilgili bankanın herhangi bir şubesinden tahsil edilebilir. Başka şubeye başvurulması halinde, o şube çekin karşılığı olup olmadığını sorar. Ayrıca imzanın geçerliliği konusunda kuşkuya düştüğünde ödeme yapmaz. Bu bakımdan çekin ilgili şubeden tahsilinde yarar bulunuyor.
KEŞİDE TARİHİ
Keşide tarihi, çekin ibraz edilebileceği sürenin hesaplanması açısından çekte vazgeçilmez zorunlu unsurdur. Keşide günü keşideci tarafından dilediği gibi belirlenebilir. Özellikle çekin ibraz süresi uzatılmak isteniyorsa keşide günü olarak ileriki tarihli çek keşide edilebilir.
KEŞİDE YERİ
Çekte ibraz süresinin on gün veya bir ay olması keşide yerine göre belirlendiğinden, keşide yeri olmayan bir çek geçerli değildir. Keşide yerinin, çekin keşide edildiği yer olması gerekmeyip, istenilen yer keşide yeri olarak gösterilebilir. Keşide yerinin, tartışmaya yer vermeyecek şekilde kısaltma yapılmadan belirtilmesi önemli bir husus. Ayrıca aynı ismi taşıyan yerlerin de (örneğin Ereğli) açıkça belirtilmesinde (örneğin Karadeniz Ereğli) yarar bulunuyor.
KEŞİDECİNİN İMZASI
Çekin geçerliliği keşideci tarafından imzalanmasına bağlıdır. Keşideci, kural olarak çekle işleyen hesabın sahibi olan gerçek veya tüzel kişidir. Yeni Çek Kanunu'na göre çek defterinin her bir yaprağına, çek hesap sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin adı (şirketlerde ticaret unvanı) yazılmak zorundadır. Keşidecinin imzasının sahte olduğu anlaşılırsa banka çeki ödemez. Buna rağmen, çek banka tarafından ödenirse banka sorumludur. Çek konusunda ayrıntılı bilgi edinmek isteyen okurlarımıza Prof. Dr. Seza Reisoğlu'nun 'Çek Hukuku' adlı kitabını öneriyoruz.
AKLINIZDA BULUNSUN - Lehtarın ölümü halinde çekin tahsili
ÇEKTE lehtar olarak gözüken kişinin ölümü halinde, lehtarın mirasçıları ibraz süresi içinde veraset ilamına dayanarak bankadan çek bedelini tahsil edebilirler. Banka ödemeyi yaparken mirasçıların vergi ile ilgili ödevleri yerine getirip getirmediklerini denetler. Sistem, ölenin mevduatının mirasçıları tarafından çekilmesi halinde izlenecek süreçle aynıdır.
Lehtarın ölümünden önce çeki ciro etmesi halinde ise, çek hamili bankaya ödeme için başvurabileceği gibi, çekin karşılıksız çıkması halinde ciro eden lehtarın mirası reddetmeyen mirasçılarına da başvurabilir.
Hizmet sözleşmesinin hastalık nedeniyle sona ermesi
15 yıldır bir şirkette çalışıyorum. 3-4 yıldır hafta tatili, resmi ve dini bayramlarda izin kullanamıyoruz. Son bir yıldır ise diyabet hastasıyım. Sağlık nedenleriyle işten ayrılmak istesem kıdem tazminatımı ve işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin Özdemir
4857 sayılı İş Kanunun 24. maddesinin (I) no.lu bendine göre iş sözleşmesinin işçi tarafından sağlık sebebiyle sona erdirilmesi halinde işçi kıdem tazminatına hak kazanıyor ve kendisine işsizlik ödeneği veriliyor.
Ancak iş sözleşmesinin işçi tarafından sağlık nedeniyle sona erdirilebilmesi için; iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılmasının işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olması veya işçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren ya da başka bir işçinin bulaşıcı veya işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulmuş olması gerekiyor. İşçinin hastalığının tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması üzerine iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirilmesi halinde de işçi kıdem tazminatına ve işsizlik ödeneğine hak kazanıyor. Ancak kendiliğinden işten çıkması halinde kıdem tazminatına hak kazanamıyor.
Tüm bu yasal düzenlemelere göre diyabet hastalığınızı gerekçe göstererek işten ayrılmanız halinde kıdem tazminatına ve işsizlik ödeneğine hak kazanamazsınız.
(Kaynak: Akşam Gazetesi | 03.10.2011)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.