Çalışma hayatının en yaşlı kurumlarından biri, kıdem tazminatı. Ve kıdem tazminatının fon ile düzenlenmesi yaklaşımı da 1975 yılından beri takip ve tartışması süren bir devlet felsefesidir. Başka bir nitelemeyle, kanundan doğan bir tazminat olarak nitelenen kıdem tazminatının fona bağlanması, kanunla kurulması yolunda birçok tasarımın yapıldığı, neredeyse yarım asırlık toplumsal bir niyettir. Tabii ki, bu düzenlemelerde zorlayıcı neden, işyeri ve işletmelerin istikrarında yaşanan sorunlardır. Henüz gelişmesini tamamlayamamış olan ekonomimiz, dünya ekonomisi içerisindeki yerini doğru konumlandırabilmek için, işletmelerin yaşama şartlarını geliştirmek ve uluslararası düzeyde rekabet edebilirliklerini temin edip sürdürülebilir bir yapı kazanmalarını sağlamak zorundadır. Bu anlamda sağlıklı bir işletme ekonomisi kurabilmek için, çözümlenmesi gereken sorunların başında kıdem tazminatının fon ile düzenlemesi yaklaşımının hayata geçirebilmesi de vardır.
Bilindiği üzere, 4857 sayılı İş Kanunu'nda kıdem tazminatı düzenlemesi yapılmamış; yasanın 120'nci ve geçici 6'ncı maddesiyle, mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun yürürlükte bırakılan tek maddesi olan "kıdem tazminatı" başlıklı 14'üncü maddesine yönlendirme yapılarak, mevcut statükonun devamı sağlanmıştır. Bu uygulamada, İşK.m.25/II'nci bendinde yer alan ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık hallerinden birisini işleyen işçi, kıdem tazminatı alamamaktadır. Örneğin bir ayda kabul edilebilir mazereti olmadan 3 işgünü işe gelmeyen ya da işyerinde bir başka işçi ile sataşan işçinin iş sözleşmesi, kıdem tazminatı ödenmeden feshedilebilmektedir. 10 yıl bir işyerinde çalışan bir işçi, yukarıdaki iki fiilden birini işlediğinde, bir kuruş bile kıdem tazminatı alamamaktadır. Dolayısı ile 10 yıllık çalışmanın karşılığı kıdem tazminatı, örneğimizde de olduğu gibi, üç gün işe gelmemeye feda edilebilmektedir.
Adlî ve idarî makamlara intikal eden iş uyuşmazlıklarının başında kıdem tazminatı alacakları gelmektedir. Bu olgu da bize kıdem tazminatının ödenmesi konusunda çalışma hayatında bir sorunun olduğunu göstermektedir. Kıdem tazminatının işçilere ödenememesinin bir başka nedeni de işverenlerin iflas etmesidir. İşçiler, kıdem tazminatlarını almak üzere işveren aleyhine dava açmakta ve davayı kazanmakta; ancak işverenin iflas etmesi ya da ödeme gücünün olmaması nedeniyle kıdem tazminatlarını alamamaktadırlar. Fonun kurulmasıyla, idarî makamlara yapılan kıdem tazminatı inceleme başvuruları, iş mahkemelerine açılan kıdem tazminatı davaları da fonun kapsadığı tarihten itibaren ortadan kalkacak ve böylece binlerce işçinin mağduriyeti, kendiliğinden sonuçlandırılmış olacaktır.
Türkiye'nin bugünkü gerçeklerine göre, kıdem tazminatı hakkını garanti altına almanın en makul yollarından biri, kıdem tazminatı fonunun kurulmasıdır. Ancak, öncelikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu, ortak bir araştırma birimi oluşturarak, tüm işletmelerdeki kıdem tazminatı yükünü araştırmalıdır. Bu, bilimsel bir gerekliliktir. Bunu takiben Fon'un uygulama senaryosu, gelecek hakkındaki tahminlere göre kurgulanmalıdır. Bu araştırma hakkında, "Fon Uygulamaları Aktüeryal Gelecek Senaryosu"nu da içerecek şekilde en az 3 ciltlik bir tespitler ve değerlendirme raporu* ile bu doğrultuda Haziran 2003 tarihi öncesinde 9 kişilik Bilim Kurulu tarafından hazırlanan "Kıdem Tazminatı Fonu Kanun Tasarısı Taslağı" da gözden geçirilerek güncellenmeli; bu belgeler doğrultusunda Ekonomik ve Sosyal Konsey çalışmaları gerçekleştirilip kayıtlara geçirilerek Fon Tasarısına son şekli verilmeli; bu aşamadan sonra, 1-2 yıllık bir geçiş dönemi öngörülerek, TBMM'ne yasalaşması için intikal ettirilmelidir. Bu önerim doğrultusunda doğru adımların atıldığı henüz söylenemez.
Kıdem tazminatına yönelik olarak yapılacak düzenlemelerin tüm kesimleri mutlu edecek bir yapıda olmasına özen gösterilerek, çalışma hayatının ahengi korunmalıdır. Kıdem Tazminatı Fonu ile işçilerin mevcut haklarını geriye götürmeyecek, makul bir prim ödeme süresinin öngörüldüğü, yönetiminde devlet, işçi ve işveren kesiminin bulunduğu, özerk bir yapı oluşturulmalıdır. Prim ödeme konusunda tarafları mağdur etmeyecek bir oran belirlenmelidir.
Beklentileri kapsayan yasalaştırmayla kıdem tazminatı fonun kurulması, çalışma hayatına istikrar getirecek ve işverenler yönünden toplu bir maliyet unsurunu da, geniş bir ödeme zamanına yayarak tahammül edilebilir bir yapı kurarak ortadan kaldıracaktır. Örneğin, küçük ve orta ölçekli bir işyerinde 10 yıldan beri çalışan 5 işçinin emeklilik nedeni ile işten ayrıldığını varsayarsak, işverenin bu işçilere toplu ödeme yapması gerekeceğinden, işyerinin ekonomik durumunu olumsuz etkileyecektir. Bazı işyerlerinde kıdem tazminatı ödememek için bir yılını doldurmadan, işçiler, işten çıkarılmaktadır. Bazı işyerlerinde işçiler değişik grup şirketlerinde bir yıldan az süreli çalıştırılarak, kıdem tazminatına hak kazanmaları engellenmektedir. Ayrıca bazı işyerlerinde işçilerin kıdem tazminatına hak kazanmamaları için, bir yılı doldurmalarının engellenmesi amacıyla, işçiler kayıtdışı çalıştırılmaktadır. Örneğin, bir işyerinde 15 ay ara vermeden çalışan işçinin, kayıtlı çalıştığı sürenin 15 ay gösterilmesi yerine, işçinin kıdem tazminatına hak kazanamaması için, 11 ay gösterilmektedir. Fonun kurulması durumunda bu tür uygulamalar da ortadan kalkacaktır.
Kıdem tazminatını sadece fonla kurtarmanın mümkün olabileceği kabul edilmelidir. Ve kıdem tazminatı sağlam bir kurumsal yapıyla düzenlenmedikçe, çalışma hayatının da düzenlenmiş olamadığı açık bir şekilde ortaya çıkmış bulunmaktadır. İkide bir basına yansıyan spekülatif söylemler yerine, sosyolojik ve ekonomik anlamda bilimsel analizlerin tartışmaya açılmasıyla, doğru bir yön alışın mümkün olabileceği, artık görülebilmelidir.
*Tahsin Sınav, "Kıdem tazminatını fonla kurtarmak," tsinav@yenisafak.com.tr, 10 Ağustos 2009 Pazartesi, http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i= 18053&y=TahsinSinav
(Kaynak: Yeni Şafak | 19.09.2011)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.