Toplum düzeninin yerleşmesi ve karmaşa oluşmaması için kurallar tesis eden devletler, bunlara uymayanlara cezalar öngörerek kurallarının uygulama alanını genişletmek ister.
Cezalar her ne kadar caydırıcı seviyede yüksek olsa da bazı durumlarda muhatap kitlenin bundan etkilenmediği müşahede edilir. Bu gibi durumlarda caydırıcılığın tesis edilmesi adına tekerrür sebebiyle cezanın katlanarak uygulanması yoluna gidilir. Tekerrür, kelime olarak; yinelenme, tekrarlanma anlamını taşır. Bir hukuk terimi olarak tekerrür ise bir kimsenin işlediği bir suçtan hüküm giymesinden sonra, belirli bir süre içerisinde yeni bir suç işlemesidir.
Vergi Usul Kanunu'ndaki kurallara uymamaktan dolayı kesilecek cezalar da ağır müeyyideler içeriyor. Bununla beraber mükelleflerin vergi kaybına sebep olacak işlemlerde bulunmayı alışkanlık haline getirmemeleri için bu cezaların ikinci kez uygulanmasında tekerrür hükmü uygulanıyor. Tekerrür hükmü ve uygulaması teorik planda mantıklı ve gerekli gibi görünmekle beraber, uygulamada farklı şekillerde karşılaşılan komplikasyonlar mükelleflerin mağduriyetine sebep olabiliyor. Maliye de bu konudaki sıkıntıya bir nebze olsa da son vermek için yorumunu değiştirdi. Mahkemelerde peş peşe gelen kararlar doğrultusunda çıkarılan sirkülere göre, tekerrür hükmünün uygulanabilmesi için kesinleşen cezanın daha sonra tekerrür hükmüne istinaden katlamalı olarak kesilecek cezadan önce yapılmış olması gerekiyor.
Vergi cezalarında tekerrürün meydana gelmesi için kesilen vergi ziyaı veya usulsüzlük cezasının kesinleşmesinden sonra tekrar ceza kesilmesini gerektirir bir suç işlenmesi yeterli. Vergi Usul Kanunu'na göre vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen veya cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi halinde vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş artırılmak suretiyle uygulanıyor. Buna göre tekerrür hükmünün uygulanabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekiyor.
Öncelikle kesilen ceza, vergi ziyaı ya da usulsüzlük cezası olmalı. Diğer bir ifadeyle özel usulsüzlük cezalarına tekerrür hükmü uygulanmıyor. Ayrıca tekerrürün tam manasıyla uygulanması için önceden kesilen cezanın kesinleşmesi gerekir. Cezaların kesinleşmesi için de dava açma süresi içinde dava yoluna gidilmemesi, açılan dava varsa kaybedilmesi, kesilen ceza için Vergi Usul Kanunu'nun 376. maddesi uyarınca cezada indirim talebinde bulunulması ve ödeme yapılması, uzlaşma talebinde bulunulması ve uzlaşmanın vuku bulması hallerinden biri gerçekleşmeli. Bu durumlar olmadan yani ceza kesinleşmeden tekerrür hükmü uygulanamıyor.
Bütün bunlara ilaveten tekerrürün oluşması için cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlayarak vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar aynı cezayı gerektiren bir fiil işlenmeli. Süreler geçtikten sonra bu fiiller uygulansa bile tekerrür hükmü geçerli olmaz. Bu süreler geçtikten sonra tekrar ceza kesilmesi halinde; vergi ziyaı cezası yüzde 50, usulsüzlük cezası yüzde 25 oranında artırılmak suretiyle uygulanıyor. Tekerrür hükümlerinin uygulanması için ilk ceza ile takip eden cezaların aynı türden olması gerekiyor. Önceki kesilmiş cezanın tahsil edilmiş olup olmamasının tekerrür uygulaması açısından önemi yok. Cezanın kesilip kesinleşmiş olması, tekerrür uygulanması için yeterli.
Uygulamada karşılaşılan adaletsizlikler
Tekerrür uygulaması, bazı durumlarda cezanın orantısız artmasına sebep olabiliyor. Bu yüzden tekerrür sebebiyle ceza artırımı uygulaması cezanın caydırıcılığı bakımından haklı görünmekle birlikte, çoğu zaman vergi adaleti yönünden beklenmeyen sonuçlara yol açılabiliyor. Mükellefler, ilk cezalarının düşük ancak ikinci cezalarının çok yüksek olduğu durumlarda ağır bir fatura ödemek zorunda kalıyor.
Mesela mükellef A'nın birinci vergi ziyaı cezası 100 lira, ikinci vergi ziyaı cezası 50.000 lira ise tekerrür hükmünün de etkisiyle ödeyeceği toplam ceza (100 + 50.000 + 25.000=) 75.100 lira olacaktır. Kendisine farklı sıralama ile aynı tutarda ceza kesilen başka bir mükellef ise çok daha düşük ceza ödeyerek kurtulabilir. Mükellef B'nin birinci vergi ziyaı cezası 50.000 lira, ikinci vergi ziyaı cezası 100 lira ise ödeyeceği toplam ceza (50.000 + 100 + 50=) 40.150 lira olacaktır.
İlk cezanın kesinleşmesinden sonra bu dönemden önceki dönemlere ait bir ceza kesilmesi halinde tekerrürün meydana gelip gelmeyeceği de tartışmalı bir konuydu. Şimdiye kadarki uygulamalarda Maliye, tekerrürden dolayı artırılarak uygulanacak olan cezayı gerektiren fiilin, daha önce kesilen cezaya ilişkin olayın yaşandığı tarihten önceki veya sonraki bir tarihte işlenmiş olmasının sonucu değiştirmeyeceğini iddia ediyordu. Ancak mahkemelerce verilen kararlar bu hükmün uygulanması için, tekerrür hükmüne esas alınacak fiilin, daha önce kesilmiş ve kesinleşmiş cezadan sonra işlenmiş olması gerektiğine hükmediyor. Ayrıca Anayasa Mahkemesi de bu yönde bir karar alınca Maliye görüşünü değiştirmek zorunda kaldı. Yapılan açıklamada bundan böyle, bir vergi cezasının tekerrür hükmü sebebiyle artırımlı uygulanabilmesi için tekerrüre esas alınacak sonraki fiilin herhalde daha önce işlenmiş bir fiil için kesilen cezanın kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihte işlenmiş olması gerektiği ifade edildi. Konu ile ilgili verilen örnek aynen şöyle:
Gelir Vergisi mükellefi olan Bay (A), 2009'a ilişkin beyannamesini kanunî süresinde vermemiş, takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında 1.000 lira tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine, vergi dairesince 1.000 lira tutarında kesilen vergi ziyaı cezası 1 Eylül 2010 tarihinde vergi/ceza ihbarnamesi ile mükellefe tebliğ edilmiştir. Bay (A) tarafından kanunî süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiçbiri kullanılmamış ve ceza 1 Ekim 2010'da kesinleşmiştir. Bay (A)'nın 2008 yılına ilişkin Gelir Vergisi beyannamesini süresinde vermesine rağmen matrahı düşük gösterdiği için verginin 500 lira eksik tahakkuk ettirilmesine ve bu suretle vergi ziyaına neden olduğu, vergi incelemesi sonucu 2 Mayıs 2011 tarihinde tespit edilmiştir. Buna göre, daha evvel kesinleşmiş bir ceza bulunsa da, kesinleşmiş bu ceza daha sonra işlenmiş bir fiil sebebiyle kesilmiş olduğundan 2011 yılında kesilecek ceza, artırıma gidilmeksizin uygulanacaktır.
Temmuz Form Ba-Bs süresi uzatıldı
Gelir İdaresi, normalde 31 Ağustos'ta verilmesi gereken, son günün bayram gününe denk gelmesi sebebiyle süresi 2 Eylül'e uzayan Temmuz 2011 Form Ba-Bs bildirimlerinin verilme süresini 7 Eylül 2011 tarihi saat 24.00'e kadar uzattı.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 29.08.2011)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.