2008 yılının ikinci yarısında ABD'de başlayan ekonomik kriz dalga dalga hızlı bir şekilde yayılarak tüm ülkeleri az veya çok etkiledi.
2011 yılının başında tam dünya ekonomik krizi artık son evreye geldi, toparlanma dönemi başladı denilirken, birçok Avrupa ülkesi art arda SOS göndermeye başladı. Daha önce sıkıntıda olduğu ilan edilen İrlanda'nın ardından Portekiz, Yunanistan, derken şimdi de AB'nin en önemli ülkelerinden biri olan İtalya gündeme oturdu.
Kamu borçları milli gelirinin %120'sine ulaşan İtalya'da bir yandan büyümedeki durağanlığın da etkisiyle bütçe açıklarının giderek artmasıyla artık mızrak çuvala sığamaz hale geldi. Bu durum üzerine, bankaları İtalyan tahvillerine en çok yatırım yapmış olan Fransa başta olmak üzere, bir panik havası hafta başında bütün borsaları etkiledi. Buna bir de ABD büyüme rakamlarının düşük gelmesi eklenince bir anda ortalık karıştı. Altın yeni bir rekora giderken borsalarda genel olarak önemli değer kayıpları yaşandı. Bir yandan da artık Avrupa Para Birliği çöküyor mu, sorusu daha sık sorulur olmaya başladı.
Bu arada reyting kuruluşları bahsedilen bu ülkelerin notlarını ardı ardına birkaç basamak birden düşürmeye başladılar. Moody's Portekiz'in notunu geçen hafta dört basamak birden düşürürken, bu hafta Yunanistan'ın notu da Standard and Poors tarafından B'den CCC seviyesine çekildi. Fitch tarafından da bu ülkenin notunun B+'dan CCC seviyesine getirildiği ilan edildi. Her iki kuruluş halen Portekiz'in notunu BBB- seviyesinde tutuyor. Öte yandan kredi derecelendirme kuruluşlarınca ABD'nin kredi notunun da düşürülebileceği ifadeleri basında yer almaya başladı. Bunun üzerine kredi derecelendirme kuruluşları eleştiri oklarının odağına tekrar oturtuldu.
Hafta başında piyasalarda yaşanmaya başlayan bu durum, ABD Merkez Bankası Başkanı Greenspan'ın ABD'de durgunluğun önlenmesi bakımından borçlanma limitlerinin artırılması gerektiği ve Merkez Bankası'nca tahvil satın alınması yoluna gidileceğinin açıklanması ile biraz yatışmaya başladı.
Bu arada, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Avrupa ülkelerinde yaşanan bu ekonomik durgunluğun Türkiye üzerinde, özellikle de ihracatımız bakımından olumsuz etkileri olabileceği uyarısında bulundu. Babacan ekonomi yönetimi olarak bu olumsuz gelişme öngörüsüne karşı tedbirli olduklarını da belirtti. Özellikle şu an için Türkiye ekonomisinin en güncel sorunu olan cari açık konusunda tedbirlerin devam edeceğini ve cari açığın azalması trendinin yılın son çeyreğinde daha bariz olarak görülebileceğini belirtti.
Sayın Babacan'ın da belirttiği gibi, Türkiye daha uzun süreler cari açıkla yaşamak durumunda olacak. Zaten 2002 yılında başlayan ve kararlılıkla uygulan mali disiplin sayesinde Türkiye, dünyanın en önemli ekonomik krizlerinin yaşandığı bu dönemi az hasarla geçirebiliyor. Şu an en önemli olan cari açık sorunu da bu sayede zaman içerisinde kalıcı olarak çözebilecek bir yapı oluşturulabilir. Bu çözümün daha çok teknoloji yoğun ve markaya dayalı üretim ve de ihracattan geçtiği konusunda neredeyse fikir birliği oluşuyor. Esas olan bu yöndeki gidişata ilişkin projeksiyonun doğru konulması ve doğru sonuçları sağlayacak şekilde hayata geçirilmesidir. Bu nedenle devlet bir yandan hedef gösterici ve teşvik edici olurken, diğer yandan bunun doğru sonuçları sağlamasını da kontrol etmek durumunda olacaktır. Türkiye, bunu yapabilecek bilgi birikimi ve yetkinliğe sahiptir. Yeni bakanlık yapılanmaları bu bakımdan doğru atılmış önemli adımdır.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 15.07.2011)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.