2006 yılında Kurumlar Vergisi yüzde 30’dan yüzde 20’ye düşürüldü. Söz konusu vergi indiriminin, enflasyon ve büyüme olmayan bir ortamda vergi tahsilatını üçte bir oranında düşürmesi beklenir. Diyelim ki, aynı dönemde ekonomik büyüme yüzde 7, enflasyon da yüzde 10 civarındaysa; vergi tahsilatının bir önceki yıla göre yüzde 12 civarında azalmasını beklersiniz. Bu yılın nisan-eylül döneminde aynen böyle bir durum vardı. Yani kurumlar vergisi oranı azalmış, ekonomik büyüme yüzde 7 civarında gerçekleşmiş ve enflasyon yüzde 10’a yükselmişti. Dolayısıyla, bu yılın nisan-eylül döneminde tahsil edilen kurumlar vergisinin yüzde 12 civarında gerilemesi beklenebilirdi. Peki 2006 yılında Geçici Kurumlar Vergisi tahsilatı ne kadar azaldı? Yüzde 15
(Bilindiği gibi, Kurumlar Geçici Vergisi, ilgili olduğu üç aylık dönemden iki ay sonra tahsil ediliyor. Bu yılın ilk ödemesi şubat ayında yapıldı; ancak, bu ödeme geçen yıla ait Kurumlar Geçici Vergisi olduğundan, tahsilat yüzde 30 vergi oranı üzerinden yapıldı. Dolayısıyla, tahsilat performansı konusunda gerçekçi bir karşılaştırma yapabilmek için bu yılın nisan-eylül dönemindeki toplam tahsilatı, geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırmak daha uygun olur diye düşünüyoruz. Yüzde 15 düşüş derken, söz konusu hesabı yapıyoruz.)
Demek ki, vergi tahsilatında bu yıl, geçen yıla göre çok daha iyi ya da kötü bir performanstan söz etmek mümkün değil. Vergi mükellefleri, vergi oranındaki düşüşe karşın kurumlarının gelirlerini kayda geçirmek için pek de hevesli gözükmüyorlar. İki yılın sadece nisan-eylül dönemlerini karşılaştırmak düşen vergi oranlarının kayıt dışında azalmaya neden olup olmayacağına karar vermek için yeterli bir süre olmayabilir; ancak, hiç de olumlu sinyallerin gelmediği ortada. Belki de Gelir İdaresi denetimleri artırarak, şimdiye kadar ki, rakamların artmasını sağlayabilir. Ama şimdilik bu konuda iyimser olmak için erken gözüküyor. En azından "vergi oranını azaltalım, beyan edilen gelir, gerçeğe yaklaşır" tezinin her koşulda geçerli olmadığı anlaşılıyor. Tahsilatı artırmak için denetimin etkinliğinin de artması gerekiyor.
KDV hedefi yakalanamayabilir
Kurumlar vergisindeki bu gelişmenin ardından, 2007 yılından başlayarak çalışanlar satış fişi almak, biriktirmek ve form doldurmak zorunluluğu olmadan, vergi indirimi alabilecek. Fişleri sıralayıp, yazma külfetine girmeden bir vergi indirimi sağlamak karşılığında, çalışanlar, muhtemelen yüksek gelirli çalışanlar biraz fedakarlıkta bulunmuş olacak gibi gözüküyor.
Diğer taraftan, vergi iadesinin kalkmasının vergi gelirlerine olan etkisinin ne kadar olacağını merakla bekliyoruz. Zaman içinde kredi kartı ile yapılan alışverişlerin artması; özel hastanelerin, SSK, Bağ-kur ve Emekli Sandığı üyelerini kabul etmeye başlamasıyla birlikte fatura kesmek durumunda kalması, KDV tahsilatını kalıcı olarak artıran uygulamalar; ancak bunların Gelir İdaresinin başarısı olarak görmek mümkün değil.
Yeni uygulama ile, özellikle, tekstil, giyim, deri gibi zaten ciddi kaçak olduğu hem sektör temsilcileri, hem de Maliye yetkilileri tarafından dile getirilen sektörlerle, hizmet sektöründen yapılan KDV tahsilatının bütçe dengelerini etkileyecek ölçüde azalması mümkün. Satış anında indirim yapma imkanı karşısında vatandaşlık görevi yapma arzusu ne kadar ağır basacak bilemiyoruz. Ancak, denetim alanında ciddiyet içinde önlem alınması şart gibi gözüküyor. Önlem alınmadığı takdirde, 2007 yılında toplam vergi gelirlerinin yüzde 12’sini oluşturan dahilde alınan KDV’ye ilişkin hedefinin yakalanması mümkün değil.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 27.11.2006)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.