Gerçek kişiler yurtdışı firmalardan sağlanan kârların dağıtılmadığı gerekçesiyle vergiden kaçınamayacak. Vergi cennetlerinden alınan hizmetlerden yapılan kesintiler gelir vergisi mükellefleri için de geçerli olacak.
Gelir Vergisi Kanunu'nda (GVK) yapılması düşünülen düzenlemeler, bazı değişikliklere uğrayarak tasarı haline getirildi. Tasarıda 4 önemli değişiklik dikkat çekiyor:
Vergi iadesi sistemi; belge düzeni konusundaki katkılarına rağmen zamanla etkinliğini kaybettiği, kötüye kullanım nedeniyle bizatihi belge düzenini olumsuz etkilediği ve uluslararası vergi yükü sınıflandırmalarında standart bir indirim kabul edilmediği için istihdam üzerindeki vergi yükü sıralamalarında ülkemizin en üst sıralarda görünmesine neden olduğu gerekçesiyle kaldırılıyor.
Vergi iadesi sistemi yerine getirilmesi düşünülen “ücretlilerde asgari geçim indirimi” sisteminin ise modern vergi kanunlarının çoğunda yer alan ve aile olgusunu dikkate alarak vergilendirmeyi esas alan bir sistem olması dolayısıyla önemli bir yenilik getirdiği düşünülüyor.
Özellikle sistemin; asgari ücret ile bağlantı kurularak mükellefin kendisi, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi ile bakmakla yükümlü bulunulan çocuklar için standart bir indirim getirmesinin düşük gelirliler üzerindeki vergi yükünü önemli ölçüde azaltarak gelir dağılımındaki adaletsizliklerin giderilmesine de katkı sağlayacağı belirtiliyor.
Ücretlerin gerçek usulde vergilendirilmesinde kullanılacak asgari geçim indirimi; takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için yüzde 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için yüzde 10’u, çocukları için yüzde 7,5’i olarak öngörülüyor.
Bakanlar Kurulu'ndaki değerlendirme ise çocuklarda sınırlama olmaksızın her bir çocuğa yüzde 5 olarak uygulanması şeklinde. Belirlenen bu tutar ile gelir vergisi tarifesinin 1. gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan miktar, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanacak. Böylece medeni ve ailevi durumu aynı olan herkesin aynı tutarda vergi avantajından yararlanması öngörülüyor. “Çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana ve babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış evlatları, “eş” tabiri ise, yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade ediyor. Bakanlar Kurulu'nun belirtilen asgari geçim indirim tutarlarını; toplamı asgarî ücretin yıllık brüt tutarını aşmamak üzere, artırmaya veya kanuni oranına kadar indirmeye yetkisi bulunuyor.
Bu uygulama vergi iadesi uygulaması ile kıyaslandığında düşük ücret elde edenler için avantajlı hale gelirken, yüksek gelir elde edenler bir miktar gelir kaybına uğruyor. Örneğin asgari ücretli matrahının tamamı kadar fiş toplasa aylık ortalama 32 YTL iade alabilirken yeni sistemde bekar ise aylık yaklaşık 39 YTL, evli ve eşi çalışmıyorsa yaklaşık 47 YTL, iki çocukluysa yaklaşık 60 YTL iade alacak. Fiş ve fatura toplamaya dayalı vergi iade sistemi son zamanlarda; komisyon karşılığı satılan fiş ve faturaların kullanılması, yazar kasa fişlerinin fotokopi yoluyla çoğaltılması, başkasının fiş ve faturalarının alınması gibi uygulamalar nedeniyle eleştirilirken bu tür belge kullanımının ücretlilerin iş akdini haklı fesih nedeni olarak kullanıldığı da gözlemlenmekteydi
Bakanlar Kurulu kararı şart
GVK'nın 41. maddesine eklenen 5 numaralı bent ile teşebbüs sahibinin ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılıyor ve vergilendiriliyor. Böylece yıllardır kurumlar için uygulanan örtülü kazanç veya yeni şekliyle transfer fiyatlandırması modeli gelir vergisi mükellefleri için de uygulanacak hale getiriliyor.
GVK'nın 75. maddesinin 2. fıkrasının 2 numaralı bendine eklenen paragraf ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 7. maddesindeki şartların birlikte gerçekleşmesi halinde, Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin doğrudan veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kâr payının veya oy kullanma hakkının en az yüzde 50’sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri yurtdışı iştiraklerinin kazançları dağıtılsın veya dağıtılmasın, iştirakin hesap döneminin kapandığı ayı içeren yıl itibariyle, dağıtılan kâr payı sayılıyor. Böylece gerçek kişiler de kontrolleri altında bulundurdukları yurtdışı firmalardan elde edilen kârların dağıtılmadığı gerekçesiyle vergiden kaçınamayacaklar.
Vergi cenneti olarak tabir edilen bölgelerden alınan hizmetler için kurumlar vergisi mükellefleri için getirilen vergi kesintisi yapma yükümlülüğü gelir vergisi mükellefleri için de geçerli hale getiriliyor.
Bu bölge veya ülkelerde yerleşik veya faaliyette bulunan gerçek kişilere (Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin bu ülkelerde bulunan işyerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna girip girmediğine veya ödeme yapılan kişinin mükellef olup olmadığına bakılmaksızın, yüzde 30 oranında vergi kesintisi yapılacak. Bu maddenin uygulanabilirliği ancak Bakanlar Kurulu tarafından vergi cenneti olarak bilinen ülkelerin belirlenerek ilan edilmesine bağlı.
Bu konuda bir Bakanlar Kurulu kararı olmadığı sürece bu madde askıda. Bakanlık şu aşamada bu ülkeleri tespit edip öncelikle bunlarla bilgi değişimi anlaşması yapmaya çalışacak. Bilgi değişimi anlaşması yapanlar açısından sorun yok, yapmayanlar Bakanlar Kurulu kararına konu olacak ve bu stopaj o zaman uygulanacak. Fakat yine kurumlar vergisi kanunundaki düzenlemede olduğu gibi, emsaline uygun fiyatlarla satın alınan mal ve iştirak hisseleri için yapılan ödemeler; emsaline uygun fiyatlarla kara, deniz ve hava ulaştırma araçlarının kiralanması için yapılan ödemeler ve taşıma işlerine ilişkin emsaline uygun navlun bedelleri ile ödenmesi zorunlu olan geçiş ücreti, liman ücreti gibi ödemeler; kredilere ilişkin anapara geri ödemeleri kesinti kapsamında olmayacak.
Bildirim herkesten istenmeyecek
Vergi sistemi beyan esasına dayanan tüm ülkelerde beyan edilen matrahın doğruluğu tüm mükellef hesaplarının tek incelenmesi suretiyle sağlanamayacağından, bir takım vergi güvenlik müesseselerinin oluşturulması sürekli olarak gündeme gelir. Tasarıyla bu düşünceden hareketle, yeni bir vergi güvenlik müessesesi oluşturulması amaçlanıyor. Ancak getirilmesi düşünülen sistem katı ve sert yaptırımlarla sermayeyi ürkütecek yapıda hükümler içermiyor. Bu anlamda düzenleme tasarrufları ve servet birikimlerini hedef almıyor. Mükellefleri doğru beyana özendirmek ve beyan etmek zorunda oldukları kazançların doğruluğunu yaptıkları harcamalar açısından da
değerlendirmek amacıyla getirilen “özel gider bildirimi” esası yapılan ön incelemeler neticesinde harcamaları ile beyan ettiği geliri paralellik arz etmeyen ya da hiçbir gelir beyanı olmadığı halde yüksek düzeyde harcama seviyesi olan kişilerden durumları hakkında izahat istenmesinden ibaret.
Bildirim herkesten otomatik olarak istenmeyecek. Bakanlık yapacağı araştırmalar neticesinde harcamaları ile gelirleri arasında uyumsuzluk görülenleri tespit ettiklerinden isteyecek. Hiçbir şekilde matrah takdirine konu olmayacak olan bu uygulama ile mükellef için bir oto-kontrol, vergi idaresi için de denetim etkinliğinin artırılması amaçlanıyor. Mükelleflerin izah edilemeyen harcamalarının varlığı doğrudan cezalı tarhiyatla muhatap olmaları anlamına gelmemekte, sadece öncelikli incelenecekler listesine girmelerine neden olmakta. Halen vergi denetim elemanları ve vergi daireleri benzer yöntemleri kullanıyor. Yeni düzenleme çerçevesinde bu yöntemler daha etkin bir şekilde kullanılabilecek.
Gayrimenkul ve bu mahiyetteki bazı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan değer artış kazançlarına dair halen iktisap tarihinden itibaren 4 yıl olarak uygulanmakta olan süre 5 yıla çıkarılıyor. Tasarının bu maddesinin yasalaşmasından sonra sayılan bu gayrimenkullerin alındıktan sonra 5. yıl içinde elden çıkarılması durumunda elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak vergiye tabi olacak.
Gelir vergisinde 4 önemli değişiklik yapılıyor
1-Vergi iadesi uygulaması sona eriyor.
* Asgari geçim indirim uygulamasına geçilecek. Böylece asgari ücretin yarısı vergi dışı olacak.
* Bu uygulama ile düşük gelirli üzerindeki vergi yükünü önemli ölçüde azaltmayı amaçlanıyor.
2- Şahıslar da kurum düzenlemelerine tabi
*Kurumlar için uygulanan örtülü kazanç veya yeni şekliyle transfer fiyatlandırması modeli gelir vergisi mükellefleri için de uygulanacak.
*Vergi cennetlerinden alınan hizmetlerden yapılan vergi kesintileri gelir vergisi mükellefleri için de geçerli olacak.
*Vergi kesinti oranı yüzde 30 oranında uygulanacak.
3-Özel gider bildirimine geçiliyor
* Yeni bir vergi güvenlik müessesesi oluşturulması amaçlanıyor.
*Söz konusu sistem katı ve sert yaptırımlarla sermayeyi ürkütecek hükümler içermiyor.
*Doğru beyanda bulunmayanlar veya hiç gelir olmadığı halde yüksek harcama yapandan izahat istenecek.
*İzah veremeyen mükellef öncelikli incelenecekler listesine girecek. Amaç oto-kontrolü daha etkin hale getirmek.
*Bildirim herkesten otomatik olarak istenmeyecek.
3-Değer artış kazancında süre 5 yıl
* Gayrimenkullerin alındıktan sonra 5. yıl içinde elden çıkarılırsa elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak vergiye tabi olacak.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 27.11.2006)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.