Geçtiğimiz cumartesi günü TİM Genel Kurulu yapıldı.
Genel kurulda açılış konuşması yapan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi Türkiye'de 2002-2011 yıllarında uygulanan ekonomik programın bu geçen zaman içerisinde oldukça başarılı olduğunu, Türkiye'nin bu sayede krizlere dayanıklı bir yapıya kavuştuğunu, bu program sayesinde artık seçim dönemlerinde bile bütçe fazlası verilebildiğini ama artık yeni bir boyuta geçilmesi gerektiğini vurguladı. Kişi başına milli gelirin 3 bin ABD Doları'ndan 10 bin ABD Doları'na ulaşmasını sağlayan bu programın Türkiye'nin bundan sonraki dönemleri için yetersiz kalacağını, dünyanın ilk on ekonomisi arasına girilebilmesi için artık yatırım ve atılım döneminin başlatılması gerektiğine ve buna ilişkin yeni bir ekonomik program dizaynına veya mevcut programın buna uygun bir şekilde revize edilmesine ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Bize göre de işin temel noktası buradadır. Artık; bugün açıklanacak olan büyüme rakamlarının tek haneli mi yoksa çift haneli mi olacağından ziyade, ülkenin yeterli istihdamı ve dünyanın ilk on ekonomisi arasına girmesi için gerekli büyümeyi sağlıklı bir şekilde sağlayabilecek yeni bir ekonomik program dizayn edilmesi konusunda hemfikir olmalıyız. Bunun için bir an önce bu programın dayanacağı temelleri ortaya koymamız gerekmektedir. Yoksa daha çok cari açık tartışmalarıyla zaman geçiririz.
TİM Başkanı aslında bu yeni ekonomik programın önceliklerinin yatırım ve atılım olması gerektiğini ifade etti. Zaten Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ustalık döneminde, siyasal alanda atılacak adımların yanında Türkiye'nin dünya krizinin sonuçlarını da çok iyi analiz ederek yeni ekonomik programını bir an önce inşa etmesi gerekmektedir. Dünya ekonomik krizi göstermiştir ki, sadece finansal araçlarla oynamak suretiyle gelinebilecek noktanın bir sınırı var. Kalıcı olan yatırım ve üretimdir. Bunun için daha çok yatırım ve üretime konsantre olan ekonomiler geleceğin dünyasında öne geçen ekonomiler olacaktır.
Türkiye enerji bağımlılığı nedeniyle zaten belli ölçüde bir cari açıkla devam etmesi gereken bir ekonomik yapıdadır. Buna bir de ithalata dayalı büyüme eklendiğinde oluşan cari açığın risk yaratması kaçınılmazdır. Bu cari açığın belli bir seviyeyi geçmemesi ve finansmanının sıcak para ile değil yabancı yatırım ve ihracat ile sağlanması yeni bir ekonomik yapının inşa edilmesine ihtiyaç göstermektedir. Bu yapının inşasına, ülke potansiyelinin doğru bir haritasının çıkarılmasından başlanılmalıdır.
Geleceğin dünyasında tarımın önemli bir üstünlük haline dönüşmeye başladığı unutulmamalı ve bu alandaki atıl kaynakların harekete geçirilmesi hedeflenmelidir. Bu konuda Ziraat Bankası elbette önemli bir rol üstlenmektedir.
Bölgesel ve sektörel yatırımların teşvikine yönelik program yeniden ele alınıp gerekli revizyonlar mutlaka yapılmalıdır.
İstihdam teşvikleri ve kayıt dışı istihdam konusu yeniden masaya yatırılıp, istihdam üzerindeki yüklerin dünya ile rekabette ayak bağı olmaması sağlanmalı ve bölgesel asgari ücret uygulaması konusunda kararlı adımlar mutlaka atılmalıdır.
Teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon konusu yeni ekonomik programın bel kemiğini oluşturmalıdır.
Risk sermayesi yatırımları için vergisel teşviklerle yetinilmeyip, kamu kaynaklarından mutlaka destek sağlanmalıdır.
Geleceğin dünyasında artık bilineni takip eden değil, öncü ve takip edilen konuma gelmenin işin temelini oluşturacağı unutulmamalıdır. Türkiye'de bunu yapabilecek insan kaynağı ve bilgi birikimi vardır. Ancak bize özgü olan rehavet hastalığına kapılmadan sürekli bisiklet pedalı çeviren bir yarışçı konumunda olmamız gerektiğini göz önünde bulundurmalıyız. Bunun için "gezen tilki yatan aslandan iyidir" atasözünü aklımızdan çıkarmamalıyız.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 29.06.2011)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.