Global bazda, hacmi trilyon dolarlarla ifade edilen finans piyasasının hatırı sayılır bir bölümü özel kesim tahvillerinden oluşuyor. Dışarıda durum böyleyken ülkemiz mali piyasasında özel sektör tahvilleri için derin bir piyasa yok. Hisse senedi halka arzlarıyla ya da kamu kâğıtlarıyla karşılaştırıldığında, özel kesimce yapılan tahvil ihraçları hiç de önemsenecek seviyelerde değil. Bunda; genel ekonomik konjonktürün etkisi olduğunu da söyleyebiliriz, özel kesim ile kamu kesimi arasındaki kaynak paylaşımında kamu kâğıtları lehine oluşmuş fiili durumun etkisinden de bahsedebiliriz.
Genel ekonomik durum değerlendirmesi yapacak olursak, tahvil piyasasının gelişimi için en büyük engel, yüksek enflasyon ve faiz oranlarının varlığıdır. Dolayısıyla enflasyon ve faiz oranları üzerinde etkili olan faktörlerin, tahvil piyasasının gelişimi üzerinde de etkili olabileceği söylenebilir. Şu anki en önemli sorun ise tasarruf açığıdır. Mevcut tasarruf açığının, cari açık yoluyla enflasyonu tetiklemekte olduğu rahatlıkla ifade edilebilir.
Şimdi de fiili duruma göz atalım.
Özel sektör tahvilleri konusuna, yatırımcı açısından baktığımızda, kamu kâğıtları ile özel kesim tahvil faiz gelirleri üzerindeki vergi yükünün aynı olduğunu görüyoruz. 2006 başı ile birlikte, tahvil yatırımcısı tarafından elde edilecek faiz geliri üzerinde yüzde 10 vergi yükü bulunuyor. Vergi, faiz geliri elde edildiğinde ve kaynakta kesinti yöntemine göre ödeniyor. Yani; yıl sonunda vergi dairesine gitmek, beyanname vermek gerekmiyor ve artan oranlı vergi tarifesi geçerli olmuyor. Kurumlar, bu vergiyi, ödeyecekleri Kurumlar Vergisi'nden mahsup edebiliyor.
Yalnız, bu vergisel uygulama, bireysel ve kurumsal yerli yatırımcılar, bir başka deyişle tam mükellefler için geçerli. Yabancı tahvil yatırımcısı için elde edilecek faiz gelirinde herhangi bir vergi yükü yok. Çünkü, yerli için yüzde 10 olarak uygulanan tevkifat oranı, yabancı yatırımcı için yüzde 0.
Tahvil müşterisi için vergisel durum bu şekilde. Peki, Hazine dışındaki tahvil ihraççısı için durum nasıl? Sıralayalım.
* Tahvil ihracında, önemli maliyet unsurlarından birisi Damga Vergisi'dir. Damga Vergisi Kanunu’na ekli bulunan (I) sayılı tablo uyarınca ödünç alınan paralar için verilen makbuzlar veya bu mahiyetteki senetler binde 6 oranında Damga Vergisi'ne tabi.
* Damga Vergisi'nden istisna edilen kâğıtların belirlendiği (2) sayılı tablonun (IV/3) ve (IV/4) numaralı bentlerinde; her türlü tahvil faiz kuponları ile çıkarılacak tahvillere talip olanlar tarafından bu maksatla verilecek iştirak taahhütnameleri Damga Vergisi'nden istisna tutulmuş bulunuyor.
* Olayın bir de SPK boyutu var. Özel kesim tarafından, satışı yapılacak tahvillerinin ihraç değeri üzerinden hesaplanacak binde 3 tutarındaki meblağ SPK’nın hesabına yatırılmak zorunda. Bu oran ancak Bakanlar Kurulu tarafından azaltılabiliyor.
* Tahvil ihracı esnasında aracı kurum kullanıldığı durumlarda, bu kurumlara ödenen komisyonları da unutmamak gerekir.
* Tahviller için yapılan kâğıt ve baskı giderleri, mahkeme, noter, tasdik, tescil harçları ile ilan masrafları, Damga Vergisi ve çıkarma dolayısıyla ödenen sair harç ve resimler, bankalara verilen komisyonlar, borsaya kayıt için yapılan giderler ve bunlara benzer her nevi gider şirketler tarafından hasılatlarından indirilebiliyor.
Hülasa, tahvil ihraç edecek şirketlerin, bir başka deyişle, özel sektörün fon yaratma kapasitesini kullanabilmesinin önünde; Damga Vergisi, SPK harcı, aracı kuruluş komisyonu, reklam giderleri, kâğıt basım giderleri gibi maliyet kalemleri bulunuyor.
Vergi riski de var
Tahvil ihracı konusu, finansman ihtiyacı doğrultusunda, şirketler tarafından mevcut şartlarla değerlendirilebilecek bir konudur. Hatta, hisse senedi ile değiştirilebilir tahvil, kâra iştirakli tahvil gibi ihraç olanakları da bulunuyor, bu seçenekler de değerlendirilebilir.
Burada en önemli konu, ihraç nedeniyle sağlanan finansmanın verimli yatırımlarda kullanılmasıdır. Yoksa iş, içinden çıkılmaz bir hal alabilir, kâbus şeklinde bir borç sarmalıyla karşılaşılabilir.
İşi, içinden çıkılmaz bir hale sokabilecek bir diğer konu ise tahvil ihracı nedeniyle KVK’da yer alan “örtülü kazanç ve örtülü sermaye” müesseseleri yoluyla vergisel tenkitlerle karşılaşabilme riskidir. Özellikle de halka arz edilmeksizin ihraç edilen ve nama yazılı olarak çıkarılan tahvillerde bu konu çok daha önemli hale gelir. Çünkü, tahvillerin ortaklara ya da şirketle ilişkili kişilere satılması halinde ve gerekli şartların oluşması durumunda cezalı olarak vergi ödenmesi gerekebilir.
Tahvil ihracı ile karşı tarafa bir ortaklık hakkı verilmiyor, ki bu bir avantajdır. Etkili bir reklam aracı da olabilir bu konu. Ancak verilecek ilan ve yapılacak reklamlar için önceden SPK’dan izin alınması gerektiği unutulmamalıdır. Bunun yanı sıra yine SPK uyarınca, özel sektör tarafından ihraç edilebilecek tahviller için halka açık olan ve olmayan anonim şirket şeklindeki ikili bir ayrım doğrultusunda üst sınır bulunuyor. Tahvillerin vadesi iki yıldan az olmamak üzere serbestçe belirlenebiliyor, çıkarılan tahviller tamamen satılmadıkça veya satılmayanlar iptal edilmedikçe yeni tahvil çıkarılamıyor.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 22.11.2006)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.