Bu seçimde Türkiye'de belki de ilk defa makro analizlerin yapıldığı, 2023 Türkiye hedefinin belirlendiği seçim programları açıklandı.
Program içeriklerine hiç bakmadan bu kadarı bile Türkiye için önemli bir gelişme ve değişim adımıdır.
Aslında zaman içerisinde iktidarlar bazen ekonomiyi otomatik pilota bağlayabilirler. Hele maddi tabanı olmayan klasik eleştiri anlayışına dayanan muhalefet yaklaşımı devam ediyorsa bu durum bazen ülkeler açısından zaman içerisinde gelişmelerin ıskalanması sonucunu doğurabilir.
Oysa muhalefet sadece eleştirmekle kalmaz, alternatif çözüm önerileri de ortaya koyarsa o zaman iş değişir. İktidar bir dakika biz bir şeyleri eksik mi yapıyoruz, bir yerde atlama var mı diye titizlenmeye başlar.
Aslında gelişme denilen olayın özünde de zaten bu vardır. Yapıcı eleştiri ve alternatif üretmeye çalışmak. Elbette böyle çalışmak muhalefet için risk de taşır. Ama bilinmelidir ki, risk almadan alternatif çözümler üretmeden ciddi manada iktidar alternatifi haline gelinemez.
Risk taşır diyerek söylemek istediğimiz şey, somut olarak ortaya konulan alternatif programlarda ayağı yere basmayan bir şeyler var ise bu hemen tespit edilir ve programın gerçekçi olmadığı ortaya konulur. Çünkü artık Türkiye seçmeni çok tecrübe kazandı. Seçimler sırasında bol keseden yapılan vaatlerin ya iktidara gelindiğinde gerçekleştirilemediğini gördü ya da sadece "açık artırma" psikolojisi ile yapılan vaatlerin uygulamaya konulmasının ortaya çıkardığı yükün bedelinin yine kendisine ihale edildiğini algıladı.
Elbette temeli olmayan vaatlerin bu ülkede gittikçe azalan oranda da olsa her dönemde alıcısı olmuştur. Ama artık şu bir gerçektir ki, bol keseden vaatlerin bir siyasi partiyi iktidara getirecek kadar alıcısı kalmamıştır. İşte bu nedenle, bu seçim önceki seçimlere göre biraz daha ekonomik uzun vadeli öngörülerin ortaya konulduğu bir mahiyete gelmiştir.
İktidar ve ana muhalefet partisinin programlarına bakıldığında; her ikisi de Türkiye'deki temel meselenin tasarruf açığının azaltılması ve yatırımın artırılması projeksiyonu yapmaktadırlar. Bunun da yolu; ya kamu harcamalarının daha da azaltılması ile kamuya gelen kaynakların yatırıma dönmesini sağlamak veya lüks sayılacak tüketim üzerine biraz daha vergi koymak suretiyle kaynak yaratmak ve bu kaynakları yatırım teşviklerinde kullanmak. Aslında söylediğimiz her iki konu da AK Parti hükümetleri tarafından uzun zamandır uygulanan ekonomi politikasının temelini oluşturan unsurlardır. Yani artık bütün rakamlar ortadadır. Alınabilecek yol bellidir. Bunun ötesinde zorlanacak çok da fazla alan kalmamıştır. İşte bu nedenledir ki AK Parti'nin programı daha itiyatlı hazırlanmıştır. CHP'nin büyüme verileri ise daha yüksek alınmıştır.
Bu cepheden bakıldığında sürekli ve yüksek oranlı bir büyümenin cari açığa sebebiyet verilmeden sürdürülmesinde zorluklar olduğu yaşanan gerçeğimiz olarak karşımıza çıkıyor. Üstelik programda "tüm yoksullara maaş" gibi önemli sosyal harcama vaatleri yapılmışsa, bu yüksek oranlı büyümenin dinamiği olacak tasarrufun nasıl sağlanacağı daha bir merak konusu olacaktır.
Ancak bu tür popülizm içerenlere rağmen uzun vadeli önerilerin yapılması projeler için ciddi emek harcanması, yasak savma kabilinden "copy paste" önerilerin azalması bile bu seçimin biraz keyifli hale gelmesini sağlamaya yetecektir. Elbette arada alışageldiğimiz türden sataşmalar da olmaktadır ama o kadarı da olsun artık.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 27.04.2011)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.