Kamuoyunda 'Torba Yasa' olarak bilinen 6111 sayılı 'Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun' hükümleri doğrultusunda matrah ve vergi artırımında bulunulması, artırımda bulunulan vergiler için 'vergi incelemesi kalkanı' işlevi görüyor. Bu nedenle, Kanun'un ilgili maddelerinde açıkça düzenlendiği üzere, matrah artırımında bulunulan vergi türleri yönünden vergi incelemesi ve tarhiyat yapılması mümkün değil.
Diğer taraftan, 6111 sayılı Kanun'da matrah artırımından yararlanamayacakları belirtilenlerin, kapsam dışı olduklarının belirlenmesinde neyin esas alınacağı konusu tartışmalı.
Ayrıca, kapsam dahilinde olan mükelleflerin, matrah artırımında bulunmalarına rağmen haklarında vergi suçu raporu düzenlenmesi mümkün.
KARŞIT İNCELEMEYE ENGEL YOK
Matrah artırımı ile ilgili hükümler dikkatle incelendiğinde sadece anılan 'vergi türleri itibariyle' tarhiyatla sonuçlanabilecek incelemeler yönünden bir kısıtlama olduğu anlaşılıyor.
Mükellef, ilgili yıllar için bütün vergi türleri itibariyle matrah artırımında bulunmuş olsa bile, bu mükellef hakkında karşıt inceleme yapılabilir. Böyle bir durumda matrah artırımı, mükellef açısından sadece tarhiyat yapılamaması olanağı sağlar.
Yani, karşıt inceleme sonucunda mükellefin kaçakçılık suçu işlediği saptanırsa kendisi hakkında vergi suçu raporu düzenlenmesini engelleyecek bir 'koruma' söz konusu değil. Dolayısıyla, karşıt incelemeye muhatap olma olasılıkları olan mükellefler için en garanti yol, kuşkulu işlemlerine özgü olarak pişmanlık hükümlerinden yararlanmaları...
MATRAH ARTIRIMINDAN YARARLANAMAYACAK OLANLAR
6111 sayılı Kanun'un 9. maddesinin altıncı fıkrasında; 'defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler'in matrah artırımından yararlanamayacakları belirtiliyor.
Burada temel sorun, mükelleflerin bu kapsamda olup olmadıklarının ne şekilde belirleneceği. Yasa metninden anlaşılamayan bu konu Tebliğ'de açıklanmaya çalışılmış durumda. Tebliğ' göre; Kanunun yayınlandığı tarihten (25 Şubat 2011) önce 'herhangi bir tespit' yapılması yeterli. Bu tespitin neye dayalı olacağı konusu ise belirsiz. Tespit için vergi suçu raporunun esas alınacağı düşünülse bile karşımıza bazı sorunlar çıkabiliyor.
Mükellef hakkında tespit yapılmış, vergi suçu raporu düzenlenmiş ve suç duyurusunda bulunulmuş olmasına rağmen; Savcılık makamınca takipsizlik kararı verilmiş veya yapılan yargılamada mükellef beraat etmiş olabilir.
NE YAPILMALI?
6111 sayılı Kanun'da, matrah artırımından yararlanmayacakları belirtilen mükelleflerin belirlenmesine yönelik somut bir ölçüt yer almıyor. Bu belirsizlik tebliğ ile doldurulmaya çalışılmış, bu yapılırken de pratiklik adına 'toptancı ve kestirme' bir yol seçilmiş.
Kanımızca, adli süreç sonunda suçsuz olduğu anlaşılanların da matrah artırımından yararlanmaları gerekir. Bu durumda olanların başvurmaları halinde ileride doğacak ihtilaflarda açacakları davaları kazanma şanslarının yüksek olduğu görüşündeyiz.
Dolayısıyla, kapsam belirlenmesinde rapor düzenlenmesini yeterli gören idari görüşün değiştirilmesi gerekiyor. Aksi durumda, uyuşmazlıkları azaltmayı amaçlayan düzenleme yeni tür uyuşmazlıkların yaratılması aracı haline gelecektir.
Bonoda lehdarın değiştirilmesi usulü
Bonoda lehdar (parayı tahsil hakkına sahip kişi) ciro yoluyla değiştirilebilir. Bunun için bono üzerine 'Ö emrine ödeyiniz' ibaresi yazıldıktan sonra lehdar tarafından imzalanması gerekir. Lehdarın ismi çizilerek yerine başka bir isim yazılması halinde, bu lehdar değşikliğinin geçerli olabilmesi için keşidecinin (bono borçlusu) imzasının olması gerekir. Bu olmaksızın lehdarın isminin çizilmesi, bononun kambiyo senedi vasfını yitirmesine neden olur.
Geriye dönük prim ödeyerek emekli olunamıyor?
Sigorta başlangıcım 1986. Doğum tarihim 1962. Şuan çalışmaktayım ve 3000 gün primim artı askerlik var. Ayrıca 18 ay yurtdışı çalışmam var. Ne zaman emekli olabilirim? Geriye dönük prim günlerimi yatırıp emekli olabilir miyim?
İbrahim Ahrasoğlu
Geriye dönük olarak, prim ödenmemiş yani çalışılmamış süreler için borçlanmak, başka bir anlatımla prim ödeyerek prim günü kazanmak mümkün değil. Ancak yurtdışında geçen çalışma sürenizi ve henüz borçlanmadıysanız askerlik sürenizi borçlanabilirsiz.
Sigorta başlangıcınızı gün ve ay olarak vermediğinizden, emekliliğiniz için gereken prim ödeme gün sayınızı kesin olarak söyleyemiyoruz. Sigorta başlangıcınız 23.11.1986 tarihinden sonra ise 5375 gün; bu tarihten önce ise 5300 gün prim ödemiş olmanız gerekiyor.
Askerliğinizi ilk defa sigorta olduğunuz tarihten önce yaptıysanız, sigorta başlangıcınız borçlandığınız süre kadar geri gelir. Askerlik borçlanmasıyla geri gelen sigorta başlangıç tarihiniz 23.05.1985 tarihinden önceki bir tarihe gelirse, bu defa 5225 prim günüyle emekli olmaya hak kazanırsınız. Her üç durumda da prim gününüzü tamamlayana kadar, 25 yıllık sigortalılık süresi ve yaş koşulunu da sağlamış olur ve prim gününüzü tamamladığınızda emekliliğe hak kazanırsınız.
GÜNÜN SÖZÜ
'Delilik; aynı şeyi defalarca yapmak ve farklı sonuç beklemektir.' (Benjamin Franklin)
(Kaynak: Akşam Gazetesi | 24.03.2011)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.