‘Evlilik birliği’ son derece önemli. Bir anlamda, mutlu bir beraberliğin anahtarı. Bu deyimden, evlilikte her şeyin birlik ve beraberlik içinde yapılacağı ya da yapılması gerektiği anlaşılıyor. Peki, her zaman bu kurala uyuluyor mu? İşte orası tartışılır...
Elimde, olması gereken bu birlik ve beraberliğe ilişkin ilginç bir karar var. Geçen hafta gazetelerde haber olarak okumuş da olabilirsiniz. Bugünkü yazımızda, Yargıtay’dan tam metnini alıp incelediğimiz bu ilginç kararın inceliklerine değineceğiz.
Yasal düzenleme
Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası olmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemiyor, aile konutunu devredemiyor veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamıyor. (Medeni Kanun Md. 194)
Eğer eşlerden biri, alması gereken rızayı alamamışsa veya karşı tarafın rıza göstermemekte haklı bir sebebi yoksa, bu konuda hakimin müdahalesini isteyebiliyor.
Eşlerden birinin, gayrimenkulün tapu kayıtlarında malik göründüğü durumlarda, diğer eş, tapu kütüğüne, konutla ilgili şerhin verilmesini isteyebiliyor.
Eşlerin yaşadığı konuta ilişkin kira sözleşmesi eşlerden biri tarafından yapılmışsa, diğer eş ev sahibine bildirimde bulunarak sözleşmenin tarafı haline gelebiliyor. Bu konuda her iki eş de müteselsil (zincirleme) sorumlu oluyor.
Bu yasal düzenleme ile kuşkusuz, tapu sicilinde konutun maliki olarak gözüken eşin, hukuki işlem özgürlüğü, diğer eşin katılımına ve onayına bağlanmış oluyor. Oluyor olmasına da acaba kaç çift bu yasal düzenlemenin farkında? Bana kalırsa bu oran fazla değil.
Bir de MK’nın 1023. maddesi var. Bu madde de tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişilerin bu kazanımlarını koruyor. Bahsedeceğimiz karardaki ince notayı kavrayabilmek için bu iki kanun hükmünü birlikte yorumlamak gerekiyor.
Eşinden habersiz evi satan koca
Yargıya intikal eden bir olayda; tapu kaydında malik olarak gözüken koca, karısının rızası olmadan, birlikte yaşadıkları evlerini üçüncü kişilere satıyor. Karısı da MK’nın 194. maddesine dayanarak, evin ‘aile konutu’ olduğunu ileri sürüyor. Evi satın alan kişiler üzerinde bulunan tapu kaydının iptali ile kocasının adına tesciline ve tapu kütüğüne taşınmazın ‘aile konutu’ olduğuna ilişkin şerh konulmasına karar verilmesini talep ve dava ediyor.
Karşılıklı iddia ve savunmalar derken, dava, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na kadar geliyor. Nihayetinde bu konuda bir karar da veriliyor.
Karar
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 04.10.2006 tarihli ve E:2006/2591, K: 2006/624 sayılı kararında,
‘Dava konusu taşınmazın, eşler tarafından kendilerine, aile konutu olarak özgülendiğinin tartışmasız olduğu, bu durumda, davalıların, taşınmazı satın alırken, bu yerin aile konutu olduğunu ve davacı malik olmayan eşin, satışa rızasının bulunmadığını bildikleri, bu halde de tapuya güven ilkesini esas alan MK’nın 1023. maddesinin şartlarının 3. kişiler yönünden gerçekleşmediği’ ifade ediliyor.
Bu doğrultuda davacı eş, davasında haklı olduğunu da göstermiş oluyor.
Ne diyelim, bazı eşlerin kulağına küpe olsun.
(Kaynak: Star Gazetesi | 04.11.2006)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.