Pazartesi günü Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2010 yılı bütçe gerçekleşmelerini kamuoyu ile paylaştı.
Bu bilgilendirmede Sayın Bakan haklı olarak sık sık 2002 yılı ile AK Parti iktidarı dönemindeki gelişmeleri kıyasladı. Rakamlar hakikaten son derece olumlu bir gelişme sağlanmış olduğunu gösteriyor.
Hatırlayacak olursak, 2010 yılı bütçe gerçekleşmelerine ilişkin özet tablo aşağıdaki gibi olmuştur;
· Merkezi yönetim bütçe giderleri 293 milyar 628 milyon,
· Faiz hariç bütçe giderleri 245 milyar 332 milyon,
· Merkezi yönetim bütçe gelirleri 254 milyar 28 milyon,
· Genel bütçe vergi gelirleri 210 milyar 532 milyon,
TL olarak gerçekleşmiştir.
Bu sonuçlara göre 2010 yılında;
· Bütçe açığı 39 milyar 600 milyon,
· Faiz dışı fazla ise 8 milyar 697 milyon,
TL olarak gerçekleşmiştir.
Bu dönemdeki en önemli gelişme hiç şüphesiz ki faiz giderlerin 2002-2010 yılları seyri kıyaslandığında;
· GSMH içindeki payı % 14,8'den %4,4'e,
· Bütçedeki payı %43,2'den %16,4'e,
· Vergi gelirleri içindeki payı ise %85,7'den % 22,9'a inmesidir.
AB tanımlı borç stokunda ise %77,8'den %42'lere gerileme sağlanmıştır. Tabii ki bunu sağlayan en önemli etken uygulanan istikrarlı ekonomi politikaları sonucunda enflasyon ve faiz oranlarındaki düşmedir. Bugünlerde belki de ilk defa Türkiye'de TL bazında negatif reel faiz gerçekleşmektedir.
Her ne kadar Merkez Bankası Başkanı'nın bugüne kadarki performansına uygun düşmeyen son açıklaması nedeniyle faiz oranlarında biraz yükselme eğilimi başlamışsa da, bunun açıklanan bütçe rakamları sonrasında tekrar makul seviyelere döneceğini bekleyebiliriz.
Elde edilen bu sonuçların iktidar tarafından elbette ki övünülecek tarafı vardır. Halkımız bakımından anlamı ise çok daha büyüktür. Zira artık halkımızdan vergi olarak toplanan her yüz liranın 2002'de 86 TL'si faiz ödemesine ayrılıyorken, şimdi sadece 23 lirası faiz ödemesine ayrılıyor.
Bunun anlamı ise; ödenen vergilerin daha çok alt yapıya, eğitime ve sağlığa ayrılmasına imkân sağlanmış oluyor. Nitekim 2010 yılı bütçesinde 8,7 milyar TL olarak gerçekleşen faiz dışı fazla tutarı ile yıl başında öngörülene göre faiz gelirinde sağlanan tasarruf hemen hemen aynı düzeyde olarak 8,5 milyar TL civarında gerçekleşmiştir.
Bütçe rakamlarına bakılınca ilk bakışta göze çarpan bu olumlu tablo elbette ki sürpriz değil. 2011 yılında bu tablo olağanüstü bir gelişme olmazsa devam edecektir. Üstelik 2011 ve takip eden yıllarda yeniden yapılandırma yasası nedeniyle ilave vergi gelirleri de sağlanacağına göre, en azında önümüzdeki üç yıl için bu olumlu seyrin daha rahat devam edeceğini söylemek kâhinlik olmayacaktır.
Olumlu tablonun açıklandığı basın toplantılarında bulunmanın hazzı elbette ki emeği geçenler bakımından tarifi imkânsız düzeydedir. Ama hepsi o kadar. Çünkü bir yıl bitti ve yeni bir yıl başladı. Şimdi zaman bu yılı da hasarsız atlatmak için gevşemeden çalışmaya kalıyor. Üstelik bütün iyi sonuçlara ve tecrübeye rağmen önümüzde yine bir genel seçim var.
Dünyada ise her gün yeni bir değişikliğe uyanıyoruz. Aslında dünyadaki genel görünümün hiçbir zaman bu kadar çeşitli olmadığını fark ediyoruz. Eskiden hiç olmadığı kadar reel olanın yani üretmenin değerinin spekülasyona göre çok daha kıymetli olduğunu fark ediyoruz. Türkiye'nin bu
dünya krizinden bu denli hızlı çıkmasının ve Sayın Başbakan'ın dediği gibi bir nevi krizin teğet geçmesindeki en önemli nedenin üretime, yatırıma ve ARGE'ye verilen önemden kaynaklandığını henüz belki tam olarak anlayabilmiş değiliz.
Bunun için beylik deyimiyle yumurtlayan tavuğu kesmeden ona iyi bakarak yeni ufuklara açılmalıyız.
Konuya cuma günü devam etmek üzere...
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 19.01.2011)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.