Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67'nci maddesi ile menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarının vergilendirilmesinde yer alan gelir unsurlarının vergilendirilmesinde geçerli olan genel ilkelerden farklı bir uygulama yapılması öngörülmüştür.
01.01.2006 tarihinden itibaren geçerli olan bu düzenlemeye göre yasa maddesinde belirtilen finansal araçların elden çıkarılması ve elde tutulması sürecinde elde edilen gelirler, tevkifat yoluyla vergilendirilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda da Gelir Vergisi Yasası'nın 94'üncü maddesiyle sadece bir kısım menkul sermaye iratlarına uygulanan tevkifat (stopaj) sistemi genişletilerek daha kapsamlı tevkifat sistemine geçilmiştir.
Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67'nci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, bankalar ve aracı kurumlar, alım satıma aracılık ettikleri menkul kıymetler veya diğer sermaye piyasası araçlarının alış ve satış bedelleri arasındaki fark, alımına aracılık ettikleri menkul kıymetler veya diğer sermaye piyasası araçlarının itfası halinde alış bedeliyle itfa bedeli arasındaki fark ile menkul kıymetler veya diğer sermaye piyasası araçlarının tahsiline aracılık ettikleri dönemsel gelirleri (herhangi bir menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracına bağlı olmayan) üzerinden bankalar ve aracı kurumlar vergi tevkifatı yapmakla sorumlu tutulmuştur. Aynı maddenin (7) numaralı fıkrasına göre, tevkifata tabi tutulan kazanç ve iratlar için gerçek kişiler tarafından ayrıca yıllık veya münferit beyanname verilmediğinden ve diğer edinilen gelirler dolayısıyla verilecek yıllık beyannameye bu gelirler dahil edilmediğinden, yapılan vergi kesintisi ‘nihai vergilendirme' özelliği taşır hale gelmiştir.
Gelir Vergisi geçici 67'nci madde kapsamında kesintiye tabi tutulan gelirler ayrıca aynı yasanın 94'üncü, Kurumlar Vergisi Yasası'nın 24'üncü maddelerine göre de kesintiye tabi tutulmaktadır.
Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67'nci maddesinde yer alan vergilendirme esasları uygulamasının başlamasından altı ay sonra 5527 sayılı yasa ile değiştirilmiş 07.07.2006 tarihinden itibaren dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için tevkifat oranı sıfıra indirilmiş, tam mükelleflerin yüzde 15 olan tevkifat oranında bir değişiklik yapılmamıştır.
Yukarıda da ifade edildiği üzere Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67'nci maddesiyle gelir vergisi uygulamasında genel ilkelerden ayrı "özel nitelikte bir vergilendirme" rejimi getirilmiştir. Geçici 67'nci maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mükellefiyet yönünden bir ayrım yapılmazken (1) numaralı fıkranın sonuna eklenen tümceyle, tam mükellefler için yüzde 15 olan tevkifat oranı dar mükellefler için yüzde sıfır olarak belirlenmiş, aynı gelir unsurlarından aynı nitelikte elde edilen gelirlere uygulanan vergi tevkifat oranlarından aynı nitelikte elde edilen gelirlere uygulanan vergi tevkifat onanında değişiklik yapılarak tam ve dar mükellefler arasında farklılık yaratılmıştır. Ancak aynı menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarından aynı miktar gelir elde eden dar ve tam mükellef arasında yerleşmeye dayalı farklılık, bunlar arasında aynı gelir unsuru yönünden mali gücün farklılığını göstermemektedir. Ekonomik amaçlı değişikliklerin verginin temel yapısını bozmayacak şekilde yapılması, anayasal ilkelere de aykırı olmaması gerekmektedir.
Yukarıdaki gerekçeden hareket eden Anayasa Mahkemesi konuya ilişkin olarak vermiş bulunduğu 15.10.2009 gün ve E.2006/119.K.2009/145 sayılı kararı ile Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67'nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci paragrafının sonuna 27.06.2006 gün ve 5527 sayılı yasanın (1)'inci maddesinin (a) bendi ile eklenen "Dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için bu oran yüzde 0 olarak uygulanır" biçimindeki cümlesinin iptalini hüküm altına almıştır. Bu bağlamda da sözü edilen iptal konusu cümlenin doğuracağı boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görülmediğinden anayasanın 153'üncü maddesinin 3'üncü fıkrası Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş ve Yargılama Usulleri hakkındaki yasanın 53'üncü maddesinin 4 ve 5'inci fıkrası gereği iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi öngörülmüştür.
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı üzerine 6009 sayılı yasanın 4'üncü maddesiyle Gelir Vergisi Yasası'nın 67'nci maddesinde iptal edilen cümlenin yerine geçmek üzere yeni bir hüküm getirilmiş ve bu yeni hükmünde 01.10.2010 tarihinde yürürlüğe girmesi, yasa hükmü olarak belirlenmiş bulunmaktadır.
Yeni düzenlemeye göre "Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 2'nci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki mükellefler ile münhasıran menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı getirileri ile değer artış kazançları elde etmek ve bunlara bağlı hakları kullanmak amacıyla faaliyette bulunan mükelleflerden Sermaye Piyasası Kanunu'na göre kurulan yatırım fonları ve yatırım ortaklarıyla benzer nitelikte olduğu Maliye Bakanlığı'nca belirlenenler için bu oran yüzde sıfır olarak uygulanacaktır.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı sonrası 6009 sayılı yasa ile Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67'nci maddesinde yapılan yeni düzenlemede Maliye Bakanlığı yüzde 15 ile yüzde sıfır oranında tevkifat uygulamasına tabi tutulacak mükellefleri belirleme yetkisine sahip bulunmaktadır.
Maliye Bakanlığı tarafından 30.09.2010 ve 27715 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararla Sermaye Piyasası Araçları'nın getirileriyle ilgili vergi tevkifatı oranları yeniden belirlenmiş olup, kararın uygulanmasına yönelik açıklamalar ayrı bir yazı konusudur.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 08.10.2010)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.