BASINDAN YAZILAR
Kiralık doktorun ücreti nasıl vergilendirilir / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz - MuhasebeTR

Kiralık doktorun ücreti nasıl vergilendirilir / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz

Şirketlerin bakıma muhtaç kişi ve hastalara verdikleri bakım ve tedavi işleri için görevlendirilen sağlık görevlilerine yapılan ödemeler ücret olarak değerlendirilir ve buna göre vergilendirilir.

SORU: Şirket olarak bakıma muhtaç kişi hastalara kendi ikametgâhlarında bakım ve tedavi hizmeti veriyoruz. Bu konuda başka işyerlerinde çalışan veya çalışmayan sağlık personelinden yararlanıyoruz. İhtiyaç üzerine tedarik ettiğimiz doktor, hemşire ve hasta bakıcılara yapmış olduğumuz ödemelerin vergilendirilmesi nasıl olacaktır?

YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 65'inci maddesi uyarınca "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.
Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.
Aynı yasanın 66'ncı maddesi gereği olarak da "Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez."
Sözü edilen maddenin 5'inci Bendinde de "Vergi Usul Kanunu'nun 115'inci caddesinde belirtilen şartlardan en az ikisini taşıyan ebe, sünnetçi, sağlık memuru… gibi serbest meslek faaliyetinde bulunanlar"ın serbest meslek erbabı olduğu ifade edilmiştir.
Vergi Usul Yasası'nın 155'inci maddesinde işe başlamanın belirtileri sayılmış ve bunların işyeri açmak, tabela asmak, faaliyete ilişkin ilanlar yapmak ve mesleki teşekküllere kaydolmak şeklinde hususlar olduğu belirtilmiştir.
Gelir Vergisi Yasası'nın 18'inci maddesinde serbest meslek kazançların da istisna kapsamında kalan işlemler belirlenmiş bulunmaktadır.
Diğer yandan Gelir Vergisi Yasası'nın "Ücretin Tarifi" başlıklı 61'inci maddesinde "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir" şeklinde tanımlanmış olup, yasal düzenleme gereği olarak "ücretin, ödenek, tazminat, kasa tazminatı, mali sorumluluk tazminatı, tahsisat zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın bir belli yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.
Ücret ve serbest meslek kazancı emeğe dayanan gelir unsurlarıdır. Bu bağlamda emeğin ücret olarak değerlendirilmesinde belli bir işyerine bağlılık ve işverene tabilik şartları aranmaktadır. Emeğin serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilmesinde ise şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması ve belli bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması şartları aranmaktadır.
Bütün bu açıklamalar çerçevesinde doktor ve hemşirelerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına çalışması durumunda diğer şartlarla birlikte serbest meslek mensubu olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu durumda şirketinizce serbest meslek mükellefiyeti olan doktor ve hemşirelerden hizmet alınması halinde bu hizmete ilişkin ödenen bedel karşılığı serbest meslek makbuzu alınması gerekmektedir.
Evde bakım ve tedavi hizmeti talep eden müşteriniz için, arizi olarak serbest meslek icra eden doktor ve hemşirelerden hizmet alınması durumunda hizmet aldığınız kişiye ödenen bedel karşılığında gider pusulası düzenleyip imzalatmanız ve gider belgesi olarak muhafaza etmeniz gerekmektedir.
Müşterilerinize yönlendireceğiniz doktor ve hemşirelerin şirketinize bağlı olarak bu işleri sürekli icra etmesi ve serbest meslek mükellefiyetinin bulunmaması durumunda, başka bir yerde de ücretli olarak çalışması halinde de bu kişilerin ücretli çalışanınız olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda bu doktor ve hemşirelere ödediğiniz ücretler üzerinden Gelir Vergisi Yasası'nın 94/1. maddesine göre tevkifat yaparak muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca müşterilerinizin talepleri doğrultusunda yönlendireceğiniz ve müşterilerinize hasta bakımı ve benzeri işler için hasta bakıcı, sağlık memuru ve benzeri unvanlarla hizmet verecek olanlara yapacağınız ödemeler, bu işlerin şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan faaliyetlerin icrasına yönelik olmaması ile işyerinize bağlı ve şirketiniz tarafından görevlendirilen İşlerin icrası karşılığında yapılan ödemeler niteliğinde bulunması nedeniyle ücret olarak değerlendirilip vergilendirilmesi gerekmektedir.

YARGI KARARLARINDA

KDV
1. Danıştay 9. Dairesi'nin E.2008/8384, K.2009/1507 sayı ve 24.3.2009 tarihli kararı
"(...) yurtdışında yurtdışındaki bir şirket veya şahıs tarafından mal tesliminde veya hizmet ifasında bulunulması ya da yurtdışında hizmetten faydalanılması halinde katma değer vergisi doğmamaktadır. Olayda ise davacı GSM operatörü abonelerinin yurt dışında bulunarak o ülkedeki davacı operatörle anlaşmalı GSM operatöründen telekominikasyon hizmeti alındığı görülmektedir. Bu durumda yabancı ülke sınırları içinde bulunan davacı şirket abonelerinin yabancı GSM operatörlerinden aldıkları telekomünikasyon hizmeti, bulunulan yabancı ülkede gerçekleştiğinden ve hiç bir şekilde Türkiye'de katma değer vergisi doğuran bir hizmet olmadığından, sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi beyan edilerek ödenmesi gerektiğinden bahisle salınan cezalı katma değer vergisinde ve buna karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir. Öte yandan davacı GSM operatörünün yaptığı roaming sözleşmesinin ancak bir davacı şirket abonesinin yurtdışı GSM operatörünün ülkesinde bulunması ve telekominikasyon hizmetlerinden orada yararlanması durumunda hüküm ifade edeceği açık olup, hizmetten davacı şirketin yararlandığını veya roaming sözleşmesiyle verginin doğduğunu, sözleşmenin tarafının da davacı şirket olduğunu bu yöntem ile Türkiye'ye hizmet ithal edildiğini kabul etmek olanaklı değildir."
2. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun E.2006/150, K.2006/230 sayı ve 29.9.2006 tarihli kararı
"Davacı Kurum tarafından, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ek 7. maddesi delaletiyle, aynı Kanunun 56. maddesinde yer alan mali kolaylık, muafiyet ve istisnalardan vakıf üniversitelerinin de aynen yararlanmaları gerektiği ileri sürülmekte ise de; KDVK'nın 1. maddesinde belirtilen, ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetleri katma değer vergisine tabi bulunan kurumlar arasında Devlet üniversitelerinin de sayılmış bulunması karşısında, 2547 sayılı Kanunun anılan maddesinde sözü edilen mali kolaylık, muafiyet ve istisnaların katma değer vergisiyle ilgilerinin olmadığı açıktır. Öte yandan, KDVK'nın 17. maddesinin (a) bendinde, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları teslim ve hizmetlerin katma değer vergisinden istisna edildiği hükme bağlanmış, Anayasanın 42. maddesinin 8. fıkrasında ise eğitim-öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetlerin yürütüleceği açıklanmış, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 3. maddesinde de yüksek öğretim, üniversite ve birimlerinin tanımı yapılmış, 4. maddesinde yüksek öğretimin amacı, 5'inci maddesinde ilkeleri sayılmış bulunmaktadır. Yukarıda anılan kanun hükmüne göre katma değer vergisi istisnası; ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yapılan teslim ve hizmetlere ilişkin olup, okul ve üniversitelere ise ilmi yaymak, teşvik etmek ve ıslah etmek gibi bir fonksiyon ve görev verilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle de kültürel bir faaliyet olan ilim ve fenni yayma ile eğitim-öğretim faaliyeti olan okul işletmeciliği, amaçları, araçları itibarıyla birbirinden farklı faaliyetler olduğundan, davacı üniversitenin eğitim ve öğretim faaliyetinin bu istisna hükümleri içinde değerlendirilmesine de olanak bulunmamaktadır."

ÖZELGELERDE

KDV
1. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 6.7.2009 tarih ve 23012 sayılı özelgesi
"50 seri No'lu KDVK Genel Tebliğinde, piyasadan satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilmesinin, mükellef açısından pazarlama gideri olduğu, firmanın katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında katma değer vergisi hesaplanmasına gerek bulunmadığı açıklamasına yer verilmiştir. Bu açıklama uyarınca, firmanın bir ürününün satışının artırılması amacıyla söz konusu ürünü doktorlara, hemşirelere, ecza depolarına ve ilaç firmalarına bedelsiz olarak teslim etmesi işleminde fatura tanzim etmesi ve KDV hesaplamasına gerek bulunmamaktadır.
2. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 22.8.2009 tarih ve 1649 sayılı özelgesi;
"15 seri No'lu KDVK Genel Tebliği'nin ‘Yurt Dışından Sağlanan Hizmetler' başlıklı bölümünde, yurtdışındaki firmalara yaptırılan hizmet ifalarında mükellef esas olarak yurt dışındaki firma olmakla birlikte, firmanın Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmaması halinde verginin, KDVK'nın 9. Maddesi gereğince hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödeneceği açıklanmıştır. Bu açıklama gereğince, firmanın tesisi, makine ve cihazlar gibi maddi varlıklarını Şirketin Fransa'da mukim büyük ortağına satıp, aynı varlıkları yer değiştirmeksizin söz konusu firmadan kiralanması işlemlerinde katma değer vergisi hesaplanması gerekir. Satışlardan doğan verginin genel esaslara göre, kiralama hizmetinden kaynaklanan katma değer vergisinin ise sorumlu sıfatıyla beyanı gerekir."
3. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 26.1.2010 tarih ve 2915 sayılı özelgesi
"KDVK'nın 29. ve 30. maddeleri ve vergi indirimine ilişkin düzenlemeler içeren 26 seri no'lu KDVK Genel Tebliği'nin ‘Diğer Hallerde Kısmi İstisna uygulaması' başlıklı G-4 bölümünde yapılan açıklamaları uyarınca, indirim hakkı tanınan ve tanınmayan işlemlerin birlikte yapılması halinde, alışlarda yüklenilen vergilerin, herhangi bir ayırım yapmaksızın tamamen o dönemde indirilebilir katma değer vergisi hesabına intikal ettirildikten sonra indirim hakkı tanınan işlemlere isabet eden verginin hesaplanmasında indirim hakkı tanınan satışların ilgili dönemdeki toplam satışlara oranlanması usulünün uygulanması mümkündür. Şirket, KDVK'nın 11/1-c maddesi kapsamında teslimi yapılan ve ihracı gerçekleştirilen teslimler nedeniyle yüklendiği ve indirim konusu yapamadığı ve Tebliğin G-4 bölümünde yer alan açıklamalara göre hesapladığı genel giderlere (nakliye, ATİK) ilişkin KDV'leri nakden ve mahsuben iadesini talep edebilir."
4. Adana Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 30.10.2007 tarih ve 1428 sayılı özelgesi
"Özelge talebine konu olayda, yurt dışından ithal edilen mallar gümrük bölgesinde yer alan antrepodan yurtiçindeki bir firmaya devredilmiştir. Gümrük Müdürlüğü ile yapılan yazışmadan işlemin Gümrük Yönetmeliği'nin ‘291. Antrepolardaki Eşyanın Başkasına Devri' başlıklı maddesine istinaden gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. KDV'nın 16/1-c maddesi ile Gümrük Kanunu'ndaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı mallar katma değer vergisinden istisna kılınmış olup, firmanın antrepodaki eşyaları ... Ltd. Şti'ye devretmesi katma değer vergisinin konusuna girmekle beraber, söz konusu işlem anılan hüküm uyarınca vergiden istisnadır."

(Kaynak: Referans Gazetesi | 07.07.2010)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM