Kısa ve öz anlatımla, bir ülkede vergi bilinci oluşmadığı sürece o ülkede kamu harcamalarının finansmanında yaşanan sorunların aşılması mümkün olamamaktadır. Bir başka anlatımla da ülkelerin yaşam standardını belirleyen en önemli unsurlardan birisi de kamunun sunduğu hizmetlerin kalitesi ve sosyal yaşama olan katkısıdır.
Verginin alınış biçimi ve vergilendirmede seçilen yöntemler çok farklı olmaktadır. Şimdilerde ülkemizde tek oranlı vergilendirme tartışılır hatta düşünülür hale gelmiştir.
Söz konusu görüş ve yapılan tartışmalar dahi son derece düşündürücüdür.
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ülkemizde "vergi bilinci" hakkında önemli bulgular elde edilmiştir.
Yapılan çalışma, esasında Türkiye'de vergi bilincinin yaygınlığının ve derecesinin tespitine yöneliktir. Bu bağlamda projenin alt amaçları; vergi bilincinin yerleşmesinde önemli iki etken olan vergide adalet ve eşitlik ilkelerinin Türkiye'de ne derece uygulandığı, mükelleflerin bu duruma karşı algılarının ne olduğu, vergi bilincinin artırılmasının hangi yollarla mümkün olacağı ve vergi ödeyenlerle kamu hizmetlerinden faydalananlar arasındaki etkileşimin derecesi üzerinde yoğunlaşmayı sağlamaktır.
Yapılan araştırma sonucunda;
* Kamu hizmetlerinden memnuniyet sıralamasında ilk sırada savunma hizmetleri yani silahlı kuvvetler 7.6 ortalama ile yer almıştır. Bunu yüksek eğitim (üniversiteler) 6.5 ve eğitim (ilk-orta öğrenim kurumları) 6.2 ortalamalarla takip etmiştir. Katılımcıların memnuniyet düzeyleri düşük olan alanlar ise gümrük 3.9, tapu daireleri 4.7, vergi daireleri 4.9 ve sağlık (devlet hastaneleri) 4.9 alanlarıdır.
* Verginin devletten alınan hizmetin bir karşılığı ve vatandaşlık görevi olarak görülmesinin yanı sıra kutsal bir görev olarak nitelendirilmesi ve vergi ödememeyi dini bir tanımlamayla "kul hakkına girmek" ifadesiyle tanımlanması da söz konusudur.
* Kişinin vergi kaçırmasının hukuki cezalardan korkma derecesine bağlı olduğu, bunu takiben, ahlaki yapı, devlete bağlılık ve iyi bir vatandaşlık göstergelerini içeren ifadelerin izlediği gözlenmiştir.
* Katılımcılar arasında öderken yükü en fazla hissedilen vergi türleri Katma Değer Vergisi ile Özel Tüketim Vergisi'dir.
* Katılımcılara göre toplum içinde en fazla vergi verenler, işçiler, memurlar ve emeklilerdir. Buna karşın kendi hesabına çalışan, uzmanlık gerektiren meslek sahipleri, sporcular ve sanatçılar ile büyük ölçekli ticari kurumlara sahip bireylerin ödemeleri gereken vergilerden daha az vergi ödedikleri düşünülmektedir.
* Katılımcılara göre Türkiye'de uygulanan vergi sistemi adil değildir. Aynı zamanda vergi sistemi, sade, anlaşılır ve kolay takip edilebilir bir vergi sistemi olarak da görülmemektedir. Bununla birlikte vergi ödeme işlemlerinde zaman ve para maliyetlerinin yüksek olduğunu düşünenler toplum içinde ağırlıktadır.
* Türkiye'de yapılan vergi sistemi değişikliklerinde vatandaşların fikrinin hiç dikkate alınmadığı, özellikle siyasilerin, büyük şirketlerin ve baskı grupları ile medyanın etkisinin ve baskısının olduğu üzerine toplumda yaygın bir düşünce yer edinmiştir.
* Genel olarak bakıldığında, yapılan vergi indirimlerinin ticari anlamda olumlu yansımalarının olduğu algısı, toplumda yaygın bir şekilde ifade edilmektedir.
* Toplumun büyük bir kesiminde fiş/fatura alma alışkanlığı, fiş/faturanın alışverişlerde bir pazarlık aracı olarak kullanılmasına bağlıdır. Aynı zamanda vergi iadesi uygulaması kalktıktan sonra katılımcılar arasında düzenli fiş/fatura alma alışkanlığındaki net kayıp yüzde 17,5 olarak tespit edilmiştir.
* Katılımcıların yaklaşık yarısı kaç adet vergi ödediğini bilmediğini ifade etmiştir. Ödenen vergiler arasında en fazla bilinen katma değer vergisi ve özel tüketim vergisidir.
* Katılımcıların yüzde 66,7'si alışveriş yaparken ürünlerin fiyat etiketlerinde vergi hariç fiyatın yazılmasını istemektedir.
* Toplumda olağanüstü durumlar için alınan ek/veya geçici vergilere ilişkin ödeme isteği deprem sonrasında alınıp kalıcı olan vergiler nedeniyle oldukça düşük düzeydedir. Ekonomik kriz gibi bir nedenle alınması düşünülebilecek ek bir vergiye olan ödeme istekliliği, hem yukarıda açıklanan geçici vergilerin kalıcıya dönüşmesinin yarattığı huzursuzluktan hem de alınan vergilerin etkin bir şekilde amacına yönelik kullanılması hususundaki endişelerden dolayı düşük düzeyde ortaya çıkmaktadır.
* Toplumun büyük bir kesimi vergi bilincini artırıcı faaliyetleri yetersiz bulmaktadır.
* Vergi bilincini etkileyen faktörlerin başında adil bir vergi reformu olduğu gözlenmektedir. Bu faktörü toplumun eğitim seviyesinin yükseltilmesi, daha şeffaf ve hesap verebilir devlet yönetimi ile toplumun gelir seviyesinin artması takip etmektedir.
Ülkemizde toplam beyannameli mükellef sayısının yaklaşık 2.5 milyon kişi olduğunu varsayacak olursak, Türkiye'de yaklaşık her 29 kişiden birisi vergi dairesine beyanname vermektedir.
Türkiye'de vergi bilinci çalışması sınırlı bir alanda 1536 kişi ile yüz yüze yapılan görüşmelerden sonra tamamlanmış bulunmaktadır.
Söz konusu çalışmada elde edilen bulgular çok önemlidir. Bu bağlamda söz konusu çalışmayı yönlendiren ve gerçekleştiren başta İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Figen Altuğ olmak üzere Doç. Dr. Murat Çak ile Yard. Doç. Dr. Murat Şeker ve araştırma görevlisi Önder Bingöl'ü kutlar, böyle bir çalışmanın zorluğuna rağmen elde edilen bulgular yönlendirici nitelikte olduğundan idarece dikkate alınacağını umut ederiz.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 01.05.2010)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.