Memurların emekli aylıklarının hesaplanmasında sistem değiştirilmedi. Bu sebeple ister 1978 ister 1988, isterse 2008 yılında emekli olsun, eşit derece ve kadrolu memurlar kuruşu kuruşuna aynı emekli aylığını alıyor.
SSK ve Bağ-Kur emeklilerinde ise emekli oldukları yılların farklılığı ne kadar çoksa o kadar farklı emekli aylığı ortaya çıkıyor. Bunun müsebbibi 4447 sayılı kanundur. 1978 yılından 2000 yılına kadar SSK, Bağ-Kur ve memurlar için memur maaş katsayısıyla belli edilen bir emekli aylığı sistemi vardı. Hepsi de emekli oldukları tarihler farklı olsa da aynı rakamda emekli aylığı alırlardı. 8 Eylül 1999'da Resmi Gazete'de yayımlanan 4447 sayılı kanun ile 2000 yılından itibaren SSK ve Bağ-Kur çalışanlarının emekli aylığının hesaplanmasında, memur maaş katsayısının kullanılmasına son verildi.
17 Ağustos 1999 depreminin ardından hükümet ancak bir hafta sonra deprem bölgesine gelebilmişti. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın çabaları sonucu 21 Ağustos 1999 günü toplanan TBMM, dört gün gece gündüz çalışıp 25 Ağustos'ta 64 ana madde ve 9 geçici madde olmak üzere 73 maddeyi kabul etti. Kanun 8 Eylül 1999'da 4447 sayılı kanun olarak Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu kanun ile, emeklilik için 5.000 gün ve 25 yıllık (kadınlar için 20) sigortalılık süresinin yanında bir de 'yaş' şartı geldi. İşe giriş tarihlerine göre emeklilik yaşı 40-58 arasında kademelendirildi. 8 Eylül 1999 tarihinden sonra işe girenler için ise kadın 58, erkek ise 60 yaşını ve 7.000 günü doldurması şartı getirildi. SSK ve Bağ-Kur'lular için emekli aylığının hesabı değiştirildi ve emekli aylıklarının Tüfe (enflasyon) oranı ile GH (Büyüme-Gelişme) oranı dikkate alınarak hesaplamaya geçildi. Aylık hesabında enflasyon ve GH dikkate alınırken, emekli aylıklarına sadece enflasyon oranının dikkate alınması kanunlaştırıldı.
ANA SEBEP GELİŞME FARKININ VERİLMEMESİ
Özellikle süper emekli denen Üst Gösterge Tablosu'ndan emekli edilen kişilerde had safhaya ulaşan ama tüm SSK emeklileri ile 2000 sonrası Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarının düşük olmasına sebep olan ana uygulama, emekli olanlara sadece enflasyon oranı kadar zam yapılmasıdır. Emeklilere (SSK ve Bağ-Kur) bu ülkenin gelişme (büyüme) oranından fark verilmemektedir. Bu da emekli olunan yıl ile bugün arasındaki süre uzadıkça emekli aylıklarının reel olarak gerilemesi söz konusudur.
SSK ve Bağ-Kur'daki eşitler arasındaki emekli aylığı farklılığının en büyük sebebi, ülkenin gelişme hızında alınmayan paylardır. Zira, 1999 yılında ve öncesinde emekli olan birisinin emekli aylığı her ay veya son yıllarda olduğu gibi her altı ayda bir enflasyon oranı kadar artırılıyor ama ülkenin büyüme hızından düşen rakamlardan paylarına düşen ise verilmiyor. Öte yandan sonraki yıllarda emekli olanların emekli aylığı hesaplanırken refah payı yani büyüme oranı da dahil ediliyor.
Yani SSK ve Bağ-Kur'daki eşitler arasındaki farklılığın esas sebebi, ilk defa aylık bağlanırken emekli olduğu yıla kadarki 'gelişme hızı' (GH) uygulanması, buna karşılık emekli aylığı bağlandıktan sonra 'gelişme hızı'nın emekli aylığına yansıtılmamasıdır. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere Türkiye'nin 2000 yılından bu yana kümülatif gelişme hızı toplamı yüzde 60,2'dir.
Bağ-Kur emeklilerinin arasındaki farklılık, yani eşitler arasındaki düzeysizlikler ise Bağ-Kur gelir tablolarının enflasyon ve büyüme oranı kadar artırılmamasından kaynaklanmış ve olan hep emeklilere olmuş, aylıkları her dönem reel olarak düşmüştür. Anayasa Mahkemesi, başvuru üzerine 506 ve 5510 sayılı kanunların emekli aylığı hesaplamayla ilgili hükümlerini iptal ederse, büyük bir ihtimalle TBMM'ye bu konuda eşitlik ilkesini gözeten yeni kanun çıkarması için bir yıl süre verecek ve iptalin de bu bir yılın sonunda yürürlüğe girdiğini ilan edecektir. Ancak, TBMM ve hükümet, Anayasa Mahkemesi'nin kararları geriye yürümez diyecek. Bunun sonucunda yeni yapılacak düzenlemeyle emekli aylıklarına fark, yeni çıkacak kanunun yürürlük tarihinden sonra verilmeye başlayacaktır. Yani, Hamdi Öz'ün açtığı dava sonrasında tüm SSK emeklilerinin aylıkları yeni kanundan itibaren artar. Fakat, geçmiş yılların zararları verilmez. Bu rakam yaklaşık 50 bin lira tutar.
DAVA AÇANLAR GEÇMİŞ MAAŞ FARKLARINI DA ALIR
Davayı Anayasa Mahkemesi'ne gönderen İş Mahkemesi şayet yüksek mahkeme ile ilgili maddeleri iptal ederse, bu durumda emekli aylıklarının hesaplanması ve zamlandırılması konusunda ortada bir kanuni düzenleme kalmayacağından, hakim kendisini kanun koyucu yerine koyarak hukuki boşluğu doldurur. Kararı sonrasında da Hamdi Öz'ün hem emekli aylığı artacak hem de 2000 ile 2010 yılları arasındaki 11 yıllık sürenin birikmiş farkları ödenecektir. Diğer emekliler dava etmezlerse sadece TBMM'nin çıkaracağı yeni kanun sonrasındaki aylıklarını zamlı alırlar, geçmiş yılların farklarını alamazlar. Bu sebeple, gelişme hızı oranlarını emekli aylıklarına yansıtabilmek ve geçmiş yılların farklarını alabilmek için bütün emeklilerin dava açması gerekebilir.
Dava açacakların da tüm riskleri ve durumları bilmeleri gerekir. Emeklinin davayı kendi yazacağı dilekçeyle açması halinde 1.000 lira gibi dava ve bilirkişilik masrafları olur. Sonrasında davanın götürüldüğü İş Mahkemesi hakimi, Hamdi Öz'ün davasına bakan hakim gibi düşünmeyip konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürmeyebilir veya hakiminiz eşitsizliği görüp, konuyu yüksek mahkemeye götürebilir ama Anayasa Mahkemesi beklendiği gibi iptal davasını esasa girip reddedebilir veya işi yıllarca ele almayabilir. İşte bu riskler dikkate alınarak dava açılmalı.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 27.03.2010)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.