BASINDAN YAZILAR
Serbülent BAYRAK - Şirketlerin Ramazan Masrafları - MuhasebeTR

Serbülent BAYRAK - Şirketlerin Ramazan Masrafları

Mübarek, rahmet dolu bir ramazan ayının içerisindeyiz. İhtiyaç sahiplerinin en çok hatırlandığı aydır bu ay. Fitreler, zekâtlar verilir; aç olanlar doyurulur. Ayrıca, iftar davetleri sayesinde insanlar bir araya gelme fırsatı bulur; dayanışma, birlik ve beraberlik artar. Bu ay ve arkasından gelen bayram, toplumsal bir bütünleşmeyi, kaynaşmayı da sağlar.

 

Ramazan ayının sosyal boyutuyla ilgili bu söylediklerimiz yalnızca kişiler için geçerli değil. Bu aya has bazı faaliyet ve organizasyonlar yoluyla şirketlerin de bu nimet ve faydalardan yararlanma imkânı bulunuyor. Listeyi uzun tutmak mümkün, biz önemli birkaçını sayalım:

1- Öncelikle, artık her ramazan kurulması geleneksel bir hal almış olan iftar çadırları kurulabilir ve bu çadırlarda muhtaç durumdaki kimsesiz-evsiz kimselere, sokak çocuklarına, öğrencilere vs iftar yemeği sunulabilir.

2- Personele, hem de eşleriyle birlikte bir iftar yemeği vermek, sanırım şirket içi birlik beraberlik için kaçırılmayacak bir fırsat olur. Bir de şirketteki tüm personele olmasa da bir kısım personele ramazan paketleri dağıtılabilir ya da bayram öncesi bir miktar parasal yardım yapılabilir.

3- İlişki içerisinde bulunulan şirket yöneticilerine, bayilere, müşterilere vs iftar yemeği verilebilir. Bu da sanırım, ramazan ayının bereketine bereket katabilecek bir organizasyon olur.

Saydıklarımız; hayırlı, prestijli, bütünleştirici faaliyetler, organizasyonlar. Ama tüm bunlar, bir miktar masrafa katlanılmasını gerektiriyor. Peki, vergi kanunları bu masraflara ne diyor?

 

Birinci durum

Birinci durumda şirketimiz, ramazan ayının ruhuna, belki de en uygun olanı yapıyor: Fakirleri, muhtaç kimseleri doyuruyor. Ama yapılan, kişilere yönelik doğrudan bir bağış veya yardım niteliğinde olduğunda, yapılan masrafın vergi matrahından düşülme imkânı bulunmuyor.

Konunun bir başka boyutu ise şöyle: “Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan derneklere makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar toplamının o yıla ait kurum kazancının yüzde 5'ine kadar olan kısmı” kurum kazancından indirilebiliyor (KVK10/c). Bu durumda, örneğin, belediyelere makbuz karşılığı bağış yapılması ve iftar yemeğinin verilmesinde belediyenin vasıta kılınması halinde olay, kanunun kabul ettiği bağış-yardım kapsamına giriyor ve kazanç bulunması şartıyla, masrafların indirim imkânı doğabiliyor. Örneğin, 1.050.000 YTL kazanç beyan edebilecek bir şirketin, vergi matrahından düşülebilecek 50.000 YTL’lik bir iftar yemeği verme hakkı olabiliyor. Bu ise kişi başı ortalama 20 YTL’den, 2500 kişiye iftar yaptırabilmek anlamına gelir.

 

İkinci durum

Şimdi ikinci durumu ele alalım.

Ne dediğinizi duyar gibiyim: “Ne şanslı personelmiş. Nasıl da motive oluyorlar ve şirkete aidiyet hissediyorlardır. Bu, kesinlikle şirketin kârlılığına da yansır.”

Çok haklısınız. İftar yemeği verilmesi, personel motivasyonu ve verimlilik açısından gerçekten önemli sayılabilecek sosyal bir organizasyon olabilir. Buna karşılık, vergi kanunlarında gider olarak kabul edilebilecek sosyal harcamaların kapsamı sınırlı tutulmuş; işyerinde iaşe ve ibate, tedavi ve ilaç harcamaları, sigorta primleri gibi sosyal giderlere yer verilmiş. İftar yemeği ise bu türden bir gider kapsamına girmiyor.

Personel motivasyonu eşittir kârlılık tezi açısından olaya bakacak olursak; bu tez doğru “olabilmekle” beraber, vergi mevzuatı uyarınca, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili giderler genel gider sayılarak kurum kazancından indirilebiliyor ve bunun için yapılan giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında “doğrudan bir ilişkinin” bulunması gerekiyor. Bu olayda ise dolaylı bir illiyet bağı mevcut. Kısaca, personele iftar yemeği için yapılan masrafların indirimi konusunda, idare tarafından tenkit edilme riskinin çok yüksek olacağını söyleyebiliriz.

Şirketin, personeline yapacağı nakdi ya da ayni yardımlar (KDV dahil bedel üzerinden) ise bir gider olarak dikkate alınabilir. Ancak bir şartla: Bu yardımlar için stopaj yapılması gerekir. Çünkü bu sağlanan menfaat, vergi mevzuatı uyarınca ücret olarak değerlendiriliyor.

 

Üçüncü durum

Gelelim üçüncü duruma.

Piyasayla kaynaşma, sanırım, ancak buna denebilir. Kişisel kanaatimi söyleyeyim. Bu tür bir giderin temsil ve ağırlama gideri olarak kurum kazancından ve dolayısıyla vergiden düşülebilmesi mümkün ve tenkit riski oldukça zayıftır.

Ancak yapılacak masrafın ve ağırlama şeklinin şirketin iş hacmine, büyüklüğüne uygun olması hususuna dikkat edilmesinde de fayda var.

(Kaynak: Referans Gazetesi | 04.10.2006)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM