BASINDAN YAZILAR
İhraç edilen malın ÖTV'si geri alınabilir mi / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz - MuhasebeTR

İhraç edilen malın ÖTV'si geri alınabilir mi / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz

SORU: Özel Tüketim Vergisi'ne tabi bir malın yurtdışına ihracı halinde daha önce söz konusu mal için ödenmiş bulunan verginin ihracat istisnasından yararlanılarak geri alınması mümkün müdür?
YANIT: Özel Tüketim Vergisi mükelleflerinin ihracat istisnasından yararlanabilmeleri için;
• Teslimin yurtdışındaki bir müşteriye yapılması gerekmektedir. Yurtdışındaki müşteri tabiri Özel Tüketim Vergisi Yasası'nın 5/1-a maddesinde tanımlanmış bulunmaktadır. Buna göre yurtdışındaki müşteri; ikametgâhı, kanuni ve iş merkezleri yurtdışında olan alıcılar ile yurtiçinde bulunan bir işletmenin yurtdışındaki faaliyet gösteren şubelerini kapsamaktadır.
• Ayrıca, teslim konusu mal, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi'nden çıkmış olmalıdır. Malın ihraç edilmeden önce yurtdışındaki alıcı adına hareket edenlere veya bizzat alıcıya işlenmek ya da herhangi bir şekilde değerlendirilmek üzere Türkiye'de teslim edilen mallar için ihracat istisnası uygulanması mümkün değildir. Yurtdışındaki alıcılara teslim edilmeksizin gümrük antrepolarına konulan mallar ile serbest bölgelere gönderilen mallar da bu bağlamda ihracat sayılmamaktadır.
Yukarıda belirtilen koşullara uygun olarak yapılan ihracat teslimlerine ilişkin olarak düzenlenecek faturalar üzerinden Özel Tüketim Vergisi hesaplanmayacaktır.
İade işlemi Katma Değer Vergisi mükelleflerine yapılan iade işlemlerine benzer niteliktedir. Ancak Katma Değer Vergisi'nde ihraç edilen malın bünyesine giren yani yüklenilen Katma Değer Vergisi'nin iadesi söz konusu iken Özel Tüketim Vergisi'nde, ihraç edilen malın bünyesine giren Özel Tüketim Vergisi'nin iadesi söz konusu değildir. Burada iade edilecek Özel Tüketim Vergisi ihracatçıya teslimde hesaplanan Özel Tüketim Vergisi ile sınırlıdır. Uygulamanın belirgin özelliği;
• Alış faturaları veya benzeri belgelerde gösterilen ve
• Vergi dairesine beyan edilerek ödenen, Özel Tüketim Vergisi'nin ihracatçıya ödenebilir olmasıdır.
Özel Tüketim Vergisi'nde malların ihraç edilmesi halinde, bu verginin iadesi, sadece Özel Tüketim Vergisi mükelleflerinden satın alınan mallar için söz konusudur. Özel Tüketim Vergisinin uygulandığı safhadan sonraki satıcılardan alınan malların ihraç edilmesi halinde, alış belgelerinde görülmeyen, daha doğrusu yer almayan ve malın satış fiyatına dahil edilmiş bulunan Özel Tüketim Vergisi'nin iadesi söz konusu değildir. Dolayısıyla...
• Özel Tüketim Vergisi'nin uygulandığı safhadan sonraki satıcılardan alınan malların ihraç edilmesi halinde, alış belgelerinde yer almayan (görünmeyen) ve malın fiyatına dahil edilmiş olan Özel Tüketim Vergisi iade konusu yapılamamaktadır.
• Özel Tüketim Vergisi ödenerek ithal edilen malların ithalatçısı tarafından ihraç edilmesi halinde, gümrük idaresi ithalat aşamasında ödenen Özel Tüketim Vergisi ithalatçı, ihracatçıya iade edilebilmektedir.
• Özel Tüketim Vergisi'ni gümrüğe ödeyen ithalatçıdan satın alınan malların ihraç edilmesi halinde ise belgesinde görünmeyen ve malın fiyatına dahil edilmiş bulunan vergi iade konusu yapılmayacaktır. (Daha fazla bilgi için bakınız: Erkan, Mehmet "Yorum ve Açıklamalarla Özel Tüketim Vergisi Uygulaması" HUD Yayınları sf: 382-384) (V.Seviğ)

ÜCRETLİLERE BANKALARCA VERİLEN PROMOSYONLAR
SORU: Ücretli çalışanların maaş ve ücretlerinin bankalar tarafından işverenle anlaşmalı olarak ödenmesi halinde, bankalar tarafından ücretlilere özellikle yıl sonlarında yapılan ve kısaca promosyon da denilen ek nitelikteki ayni ve nakdi ödemeler vergiye tabi midir?
YANIT: Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı tarafından (IV) sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Yasası Sirküleri ile yapılan açıklamalar çerçevesinde kamu ve özel kuruluşlar ile bankalar arasında yapılan maaş ödeme protokolleri gereğince, bankalar tarafından söz konusu kuruluşlara veya personele yapılan promosyon ödemeleri Gelir Vergisi ve Veraset–İntikal Vergisi yönünden aşağıdaki şekilde değerlendirilmiştir.
• Gelir Vergisi Yasası'na göre bir ödemenin ücret sayılabilmesi için, işi yapanın işverene tabi olması, muayyen bir işyerine bağlı olarak çalışması, ödemenin bir hizmetin karşılığını teşkil etmesi ve verilen şeyin para, ayın veya para ile temsil edilebilen bir menfaat olması gerekmektedir.
• Veraset ve İntikal Vergisi Yasası'na göre de malların veraset yoluyla veya her ne suretle olursa olsun ivazsız (karşılıksız) bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikali Veraset ve İntikal Vergisi'ne tabi olup, ivazlı intikaller ise bu vergiye tabi olmamaktadır.
Bankalar tarafından yapılan promosyon ödemeleri Gelir Vergisi Yasası açısından değerlendirildiğinde...
• Maaş promosyonlarının bankalar tarafından doğrudan çalışanlara puan veya nakit olarak ödenmesi durumunda, banka ile çalışan arasında işçi – işveren ilişkisi olmadığından,
• Bankalar tarafından, vergi mükellefi olsun veya olmasın promosyon anlaşması yapılan kuruma ödeme yapılması ve bu ödemelerin gelir olarak kaydedilmeden çalışanlara aynen aktarılması halinde ödeme yapan kurum aracı durumunda olacağından, çalışanlara yapılan bu türden ödemelerin ücret olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Promosyon ödemelerinin banka tarafından doğrudan iktisadi faaliyeti olan kurumlara yapılması ve yapılan ödemelerin kazanca dahil edilmesi durumunda, ilgili kurum tarafından çalışanlara yapılan ödeme, banka promosyonu olma niteliğini kaybetmiş olacağından, ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümlere tabi olması gerekmektedir.
Bankalar, kendilerinden maaş alan personele kredi temin etme, kredi kartı verme, havale ve EFT işlemlerinin yapılması gibi bankacılık işlemlerinin bankalarda gerçekleştirilmesini sağlamak suretiyle hesaplardaki atıl parayı kullanarak ticari faaliyetlerini genişletmeyi ve ticari kazanç elde etmeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla bankalar tarafından yapılan protokol çerçevesinde söz konusu kurumlarda çalışan personele promosyon adı altında yapılan ödemeler ivazsız intikal niteliği taşımadığından Veraset ve İntikal Vergisi kapsamında değerlendirilmeyecektir. Buna göre de...
• Yapılan protokol gereği işveren olan gerçek ve tüzel kişilere yapılan promosyon ödemelerinin işverenin iktisadi faaliyetinin bulunması halinde ticari kurum kazancı olarak değerlendirilmesi,
• Kamu kurum ve kuruluşlarıyla yapılan protokollere istinaden çalışanlara yapılan promosyon ödemelerinin ücret olarak değerlendirilmemesi,
• Ödemelerin kamu kurum veya kuruluşlarına yapılması ve bu tutarların çalışanlara aktarılması, ilgili kurumun aracı olması halinde ücret olarak değerlendirilmemesi,
• Yapılan söz konusu ödemelerin ivazlı (karşılıklı) bir intikal olması nedeniyle Veraset ve İntikal Vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir. (V.Seviğ)

PATENT GİDERLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
SORU: İşletmemiz, yapılan çalışmalar sonucunda yeni bir alaşım yapmayı başarmış ve bunun patent hakkını almıştır. Bu çalışmalar sırasında 170.000 TL harcanmıştır. Söz konusu çalışma sırasında genel yönetim giderlerinden maliyete düşen pay 34.000 TL'dir. Bunu nasıl muhasebeleştirebiliriz?
YANIT: Önce yapılan harcamaları "258 Yapılmakta Olan Yatırımlar" hesabını kullanıp, bilahare de yapılmakta olan yatırımlar hesabından söz konusu harcamaları çıkartıp "260 Haklar" hesabına almanız gerekmektedir. Ancak ülkemizde uygulanmakta olan tekdüzen hesap planında maddi olmayan duran varlıkların içerisinde yapılmakta olan yatırımlar hesabı olmadığından, maliyet "258 Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabın"da izlenebilecektir. Bu konuda daha açıklayıcı bilgi; "Seçilmiş Türkiye Finansal Raporlama Standartları" adlı kitabın içerisinde yer alan ve Doç. Barış Sipahi tarafından yazılmış bulunan "TMS 38 Maddi Olmayan Duran Varlıklar" başlıklı çalışmada yer almaktadır. Söz konusu "Seçilmiş Türkiye Finansal Raporlama Standartları" kitabı İstanbul SMMMO yayınıdır. (V.Seviğ)


YARGI KARARLARINDA

GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI

1. Danıştay 4. Dairesi'nin E.1998/2033, K.1999/1585 sayı ve 21.4.1999 tarihli kararı;
"Emsal kira bedeli uygulaması, vergi güvenlik müessesesi olarak kullanılmak amacıyla getirilmiştir. Davacı şirketin, ödediği kira bedelini 5 yıllık kira sözleşmesi ile açıkladığı görülmektedir. İşyeri olarak kiralanan gayrimenkulün kira bedelinin kira sözleşmesi, ödemeye ilişkin banka dekontu veya havale makbuzu gibi belgelerle ispat edildiği durumda ayrıca emsal kira bedeli uygulaması yoluna gidilemeyeceği açıktır. Öte yandan ödenen kira bedeli davacı şirket yönünden gider olarak defter ve belgelere yansıdığından bu yolla da gerçek bedelinin tespiti her zaman mümkündür. Bu durumda emsal kira bedeli esasının uygulanması suretiyle bulunan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatı kaldırılması istemini reddeden mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır."

2. Danıştay 3. Dairesi'nin E.1999/1405, K.2000/3140 sayı ve 5.10.2000 sayılı kararı;
"GVK'nın 73. maddesinde düzenlenen emsal kira bedeli, kira geliri sahiplerinin beyan edecekleri iradın maddede öngörülen düzeyin altında kalamayacağına ilişkin bir yasal ölçü olduğundan, emsal kira bedeli esasına dayanılarak kiracı durumundaki davacı adına, vergi salınmasına olanak bulunmamaktadır. Kira bedelini gerçekte ödediğinden düşük bildirerek noksan vergi kesintisi yaptığı yönünde herhangi bir tespit bulunmayan davacı adına, emsal kira bedeli esasına göre uygulanan tarhiyata karşı açılan davanın reddi de bu nedenle hukuka uygun görülmemiştir."

3. Danıştay 4. Dairesi'nin E.1999/1860, K.1999/5292 sayı ve 30.12.1999 tarihli kararı
"GVK'nın 74/10. maddesinde sahip oldukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutların kira bedelini düşebileceklerinin belirtildiği, kiralanan gayrimenkulün mahallinin Türkiye içinde veya dışında bulunmasının sonucu etkileyeceğine dair kanunda bir açıklık bulunmadığı, dosyanın incelenmesinden, yurtdışında işçi olarak çalışan davacının yurtdışında ikamet ettiği konut için 1997 yılında ödediği tutarın, istisnaya isabet eden kısmı düşüldükten sonra kalan kısmının yurtiçinde tahsil edilen kira bedelinden indirilerek beyanname verildiği anlaşıldığı, yurtdışında işçi olarak çalışan davacının yurtdışında yerleşik kişi olarak kabulü mümkün görülmediğinden ve tam mükellefiyet kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, yurtdışında ödenen kira bedelini Türkiye'de elde ettiği gayrimenkul sermaye iradından indirmesinin mümkün olduğu, bu durumda davacının ödenmesi gereken vergi borcu söz konusu olmadığından ödeme emrinin iptali yönündeki yerel mahkeme kararı, dayandığı gerekçelerle karşısında hukuka uygundur."

4. Danıştay 4. Dairesi'nin E.2000/3921, K.2001/347 sayı ve 20.2.2001 tarihli kararı
"Olayda, kiraladığı gayrimenkul nedeniyle yaptığı kira ödemelerinden eksik tevkifat yapıldığı ileri sürülerek davacılar adına tarhiyat yapılmıştır. Tarhiyata dayanak alınan yoklama fişi mülk sahibi nezdinde düzenlenmiştir. VUK'un 172. maddesinde de belirtildiği üzere yoklamadan maksat, mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmektir. Dolayısıyla yapılan bir yoklamanın tarhiyata dayanak alınabilmesi için, vergilemeye ilişkin her türlü bilginin somut şekilde ortaya konması gerekir. Oysa olayda sadece, aralarında husumet olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılan gayrimenkul sahibinin ifadesine dayanılarak tarhiyat yapılmıştır. Yoklama fişinde yer alan bilgilerin, başka tespit ve somut belgelerle doğrulanmadıkça tarhiyata esas alınması kabul edilemeyeceğinden, bu şekilde yapılan tarhiyata karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir."

5. Danıştay 4. Dairesi'nin E.2002/4580, K.2004/135 sayı ve 29.1.2004 tarihli kararı
"Kira sözleşmesine dayanan işyeri kira bedellerinden kiracının sorumlu sıfatıyla tevkifat yaparak vergi dairesine yatırmasının zorunlu olduğu açıktır. Olayda ise davacı iki yıl için kiraladığı gayrimenkulü kira sözleşmesi ve eki şartname hükümlerine aykırı olarak tahliye ettiğinden, kiralayan, sözleşmeden doğan alacağını icra yoluyla tahsil etmiş, davacının icraya ödemiş olduğu söz konusu paranın, bir kira ödemesi niteliğinde olması nedeniyle tevkifata tabi tutulması gerektiğinden söz edilerek vergi tahakkuku yapılmış ise de, davacı kira sözleşmesinden doğan bu borcunu irade dışı ödeme yollarından biri olan cebri icra yoluyla ödediğinden, artık bu tutar üzerinden tasarruf yetkisine sahip değildir. Dolayısıyla kamu gücü kullanılarak, kesinti yapılması gereken vergiyi de kapsayacak şekilde kendisinden tahsil edilen bu tutardan vergi tevkifatı yapmasına ve bundan dolayı da sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır. Aksine bir uygulama sözü edilen verginin sorumlusu olan davacının, verginin mükellefi durumuna gelmesine neden olur ki bu da, yasanın amacına aykırıdır. Bu nedenle, davacının sözleşmeden doğan borcunun, kesinti yapılması gereken vergi dahil tamamını icra yoluyla ödediği hususu dikkate alınmadan ödenen tutar üzerinden tevkifat yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddinde yasaya uyarlık bulunmamaktadır."


ÖZELGELERDE

GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI

1. Adana Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 19.1.2009 tarih ve 214 sayılı özelgesi
"Gayrimenkul sermaye iradının safi tutarının tespitinde gerçek gider usulünün seçilmiş olunması halinde, beyan edilecek kira gelirinden, ancak ikamet edilen konut (lojman) için ödenen kira bedelinin indirilmesi mümkün olup, okuyan kız çocuğu için ödenen kira bedelinin indirim konusu yapılması mümkün değildir."

2. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 27.11.2008 tarih ve 4613 sayılı özelgesi
"Mülk sahibi eşin yatalak olduğu ve açılmış olan vesayet davasının da devam ettiği belirtilerek, söz konusu eşin sahibi olduğu işyeri kira ödemelerinin diğer eş adına açılacak olan banka hesabına yatırılmasının mümkün olup olmadığı sorulmuştur. Kira bedellerinin mülk sahibi olmayan eş adına açılacak banka hesabına yatırılması, 268 seri No'lu GVK Genel Tebliği'nde düzenlenen kira ödemelerinin tevsik edilmesi düzenlemesine uygun değildir. Mülk sahibi eş tarafından verilecek olan vekâletnameye istinaden yine söz konusu mülk sahibi eş adına açılacak banka hesabına kiracı tarafından kira bedellerinin yatırılması veya posta teşkilatı vasıtasıyla mülk sahibi eşe ödemelerin yapılması gerekir."

3. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 4.11.2008 tarih ve 4236 sayılı özelgesi
"Medeni Kanun'a göre gayrimenkuller üzerindeki sahiplik, tapuya tescil ile meydana gelmektedir. Dolayısıyla kira gelirlerinin gayrimenkulün tapuda adına kayıtlı olan maliki tarafından beyan edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Buna göre tapuda adınıza kayıtlı gayrimenkullerin maliki durumunda bulunan kişinin, söz konusu taşınmazlara ait kira kontratları çocukları adına düzenlenmiş olsa ve kira tahsilatları da onlar tarafından yapılsa dahi, kira gelirlerini ikamet ettiği yerin bağlı bulunduğu vergi dairesine yıllık beyanname ile beyan etmesi gerekmektedir."

4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 23.7.2008 tarih ve 16120 sayılı özelgesi
"Hem ikametgâh hem de işyeri olarak kullanılmak üzere satın alınan gayrimenkulün iktisabı için bankadan alınan kredi için iktisap tarihinden ilgili takvim yılının sonuna kadar ödenen faizler, maliyete eklenmek zorundadır. Bu tarihten sonra ödenen kredi faizleri ise tercihe bağlı olarak maliyete intikal ettirmek suretiyle amortismana tabi tutulması veya mesleki kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesine isabet eden kısmın gider olarak muhasebe kayıtlarına intikali mümkündür. Diğer taraftan, kısmen işyeri olarak kullanılan gayrimenkul için hesaplanacak amortisman tutarının yarısı ile gayrimenkule ilişkin ödenen tapu harcının serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür."

5. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 19.3.2009 tarih ve 16107 sayılı özelgesi
"GVK'nın ‘Emsal Kira Bedeli' başlıklı 73. maddesinin 2. fıkrasında, ‘Binaların mal sahiplerinin usul, füru veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi (usul, füru ve kardeşlerden her birinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmiş ise bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz.)…' hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla, kardeşinizin ikametine bedelsiz olarak bırakılan söz konusu konut için emsal kira bedeli hesaplanmasına gerek bulunmamakta olup, söz konusu konut için beyanname de verilemeyecektir."


SÖZÜN ÖZÜ

"Eğer gerçeği açıklamak istiyorsanız, zarafeti terziye bırakınız."

A. Einstein

(Kaynak: Referans Gazetesi | 24.02.2010)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM