Önceki gün Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, bankacılık sektörünün 2009 yılı kârını açıkladı.
Sektör geçtiğimiz yıl, yani küresel mali krizin Türkiye'yi küçülttüğü ve işsizliğin yüzde 16'ları aştığı yıl, 20 milyar TL'den fazla kâr etmiş. Etsin, gözümüz yok. Ancak ortada doğru gitmeyen bazı şeyler var ve çalışma hayatının yazarı olarak bunlara değinmek zorundayız.
İsterseniz öncelikle Sayın Bilgin'in açıklamalarından bazı rakamları alalım. Bilgin'e göre 2009 yılında yerli ve yabancı özel bankaların reel sektöre verdikleri kredide bir önceki yıla göre yüzde 0,4'lük azalış var. Reel sektörü sadece kamu bankaları ile katılım bankaları desteklemiş. Sektörün takibe düşen alacaklarında 2009 yılında yüzde 55,5'lik artış olmuş. Borcunu ödemekte en fazla zorlananlar KOBİ'ler ve ikinci olarak da kredi kartı borçluları. Sektörün kârlılığında ise bir önceki yıla göre yüzde 49'luk artış var.
Yukarıdaki rakamları bir arada değerlendirdiğimizde iki tür çarpıklık sizin de dikkatinizi çekmiş olmalı. Birincisi, yerli ve yabancı özel bankaların reel sektöre verdikleri kredilerde 2009 yılında yüzde 0,4'lük bir azalış olduğu halde, kârlılıklarında yüzde 49 artış olması. İkincisi ise takibe düşen alacaklarda yüzde 55,5'lik artış olduğu halde yine kârlılığın yüzde 49 artmış olması. Yani bankalar, asli fonksiyonları olan reel sektöre kredi arz etme görevlerini yapmadıkları halde, kârlılıklarını yarı yarıya artırmışlar. Üstelik bunu, takibe düşen alacaklarındaki muazzam artışa rağmen başarmışlar. Peki, bankalar bu 20 milyar TL'lik kârı nereden çıkardılar?
Yeni kölelik düzeni; bireysel bankacılık ve kredi kartları
Yukarıdaki sorunun cevabı basit; bankalar bu yüksek kârı çalışan ve emekliden çıkardılar. Yani hane halkından, bireysel bankacılık işlemlerinden, tüketici kredilerinden ve kredi kartlarından. Bir diğer değişle bankacılık şu haliyle üretimi değil, tüketimi destekleyen bir yapıya dönüşmüş durumda. Bu durum ne kadar sürer bilemiyoruz ancak iş ve sosyal güvenlik uzmanı olarak bana gönderilen sorulara göz attığımda durum hiç de iç açıcı değil. Bakın geçtiğimiz bir yıl içerisinde okurlarım en fazla neleri merak etmiş:
· Şu an özel sektörde bir işyerinde çalışıyorum. Yıllık birikmiş kıdem tazminatım var. Biriken kredi kartı borcumu ödemek için kıdem tazminatımı da alacak şekilde iş akdimi nasıl feshetmeliyim?
· Emeklilik için yaş hariç diğer şartları taşıyanların kıdem tazminatı alarak işten ayrılabileceklerini duydum. Biriken kredi kartı borcumu ödemek için ben de bu yola başvurmak istiyorum, ne yapmam gerekiyor?
· Duyduğum kadarıyla emeklilerin aylıklarına haciz konamıyormuş. Şu an kredi borcumdan dolayı maaşımda haciz var. Bu yüzden ben de emekli olmak istiyorum. Emekli olduğum taktirde haciz kaldırılır mı?
· Eşim evlenmeden önce, vefat eden babasından dolayı yetim aylığı alıyordu. Evlendikten sonra aylık kesildi. Şimdi biriken kredi kartı borcumuzdan dolayı kâğıt üzerinde boşanarak yetim aylığını yeniden almak istiyoruz. Bunun sonucunda herhangi bir cezai işlemle karşılaşır mıyız?
· Kredi kartı borcumdan dolayı işyerinden aldığım ücrete haciz kondu. Ben de aynı işyerinde sigortasız (kayıt dışı) çalışmaya başladım. Sigortasız çalıştığım sürece sağlık yardımlarından nasıl yararlanabilirim?
Yukarıdaki sorular tamamıyla gerçek kişilere ait ve inanın bu sorulardan binlercesi var. Çalışanlar gelecek 10-15-20 yılda kazanacakları parayı bankalara ipotek ederek, sadece borç ödemek için çalışır duruma geldiler. Kiminizin, "Canım millet de hesabını bilsin, ayağını yorganına göre uzatsın" dediğinizi duyar gibiyim. Ancak mesele bu kadar basit değil. Bireysel bankacılık ürünleri o kadar çeşitlenmiş, o kadar süslenmiş ve o kadar geniş kanallarla tanıtılır olmuş ki, insanlara kısa yorganı uzun, uzun ayağı da kısa gösteriyor. Gerçekten bankacılık yapanlara diyeceğimiz yok. Fakat reel sektör yerine bireysel bankacılığa bu kadar abanmanın önüne geçilmezse, şu an dünyaya karşı övündüğümüz bankacılık sistemimiz, kendisi ile birlikte on binlerce aileyi de batıracak. Bizden uyarması...
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 18.02.2010)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.