Hem anayasanın 2. maddesinde vurgulanan hukuk devleti olmanın gereği olarak hem de anayasanın 125. maddesinin açık hükmü sonucu, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır. Bu düzenlemelerin doğal sonucu olarak, birer idari işlem niteliğinde olan vergilendirme işlemleri de yargı denetimi dışında tutulamaz.
Uygulamada en sık karşılaşılan vergilendirme işlemleri, ikmalen ve re'sen yapılan tarhiyatları ilgilisine (mükellefe veya vergi sorumlusuna vb) tebliğ eden "vergi/ceza ihbarnameleridir. Hiç şüphesiz bu ihbarnameler de dava konusu edilebilir.
İhbarnameler aleyhine açılan davalarda verilen kararların büyük çoğunluğu "kabul (ihbarname ve istenen verginin iptali)", "ret (ihbarname ve istenen verginin onanması)" veya kısmen kabul/kısmen ret (ihbarname ve istenen verginin kısmen iptal edilmesi kısmen de onanması)" şeklinde oluşmaktadır. Başkaca karar tipleri de vardır ama şimdilik bunlar konumuzun dışında.
Mükelleflerin davalarının tamamen veya kısmen reddedilmesi halinde, karara karşı hiç şüphesiz, itiraz veya temyiz hakları vardır. Ancak bu şekilde verilen kararlara karşı itiraz veya temyiz yoluna gidilmesi, dava konusu işlemin icrasını durdurmaz. İcranın durması için üst idari yargı merciinden yürütmenin durdurulması kararının alınması gerekmektedir.
Yürütmenin durdurulması halini bir kenara bırakarak, mahkemenin kararının tamamen veya kısmen ret şeklinde olması halinde, kaybedilen dava konusu tutarın (vergi ve ceza) ve dava konusu borcun asıl -normal vade tarihinden mahkeme kararının idareye tebliğine kadar işleyen gecikme faizinin hemen ödenmesi gerekmez.
Çünkü Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesine göre idarenin vergi mahkemesi kararını da nazara alarak yeniden bir ihbarname düzenlemesi ve ilgilisine tebliğ etmesi gerekmektedir. Bu ihbarnamede hem ilk yapılan tarhiyata ilişkin rakamlar hem de vergi mahkemesi kararına göre oluşan, ödenmesi gereken tutarlar yer alır. Mükellef davasını tamamen kaybetmişse, bu rakamlar aynı olacak, kısmen kaybetmişse farklı olacaktır.
İHB 2 kodu ile düzenlenen bu ihbarnameye uygulamada "iki numaralı ihbarname" veya "ikinci ihbarname" de denilmektedir.
Bu iki numaralı ihbarnamede ayrıca, mükellef davasını tamamen veya kısmen kaybetmişse, mahkeme kararı uyarınca ödemeye mahkûm edildiği yargı harçları ile gecikme faizi de yer alır.
Mahkemenin red veya kısmen red kararı sonucu ödenmesi gereken tutarların ve gecikme faizi ile yargı harçlarının, işte bu ihbarnamenin tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekmektedir.
Uygulamada bu konuda en çok duraksama yaşanan hususlardan birisi de, bu iki no'lu ihbarnamenin de, ilk ihbarname gibi ayrıca dava konusu edilip edilemeyeceğidir.
İki numaralı ihbarname, dava konusu edilen tutarlar, yani vergi ve ceza için, vergi mahkemesi kararı ile uyumlu olması koşuluyla yeni bir borç doğuran bir idari işlem olmadığı, bir bildirim niteliğinde olduğu için dava konusu edilemez. Zaten bu gibi bir durumda iki numaralı ihbarnamenin dava konusu edilebileceğini kabul etmek, bu davaya bakacak mahkemeyi, ilk kararı veren mahkemenin üzerine ve onun denetimini yapar konuma koymak, yani bu davaya bakacak mahkemenin temyiz veya itiraz mercii durumuna getirmek sonucunu doğurur. Bu da hukuken mümkün değildir.
Ancak iki numaralı ihbarnamede vergi mahkemesi kararına göre ödenmesi gereken tutarlar ile mahkeme kararına göre oluşan sonuç farklı ise örneğin 200 liralık tarhiyat aleyhine açılan davada mahkemenin tarhiyatın 100 lirasını iptal etmesine rağmen iki numaralı ihbarnamede mahkeme kararına göre ödenmesi gereken tutar 120 lira yazılmışsa, bu fark, yani 20 liralık kısım yeni bir dava konusu yapılabilir. Aynı husus, yargı harçları için de geçerlidir.
Öte yandan iki numaralı ihbarnamede yazılı "gecikme faizi", ilk defa bu ihbarname ile doğmaktadır. İki numaralı ihbarname özünde, gecikme faizi için iki numaralı değil, bir numaralı ihbarnamedir. Bir başka deyişle iki numaralı ihbarname, gecikme faizi açısından tarh işlemini yapan idari işlemdir.
Bu nedenle iki numaralı ihbarnamenin gecikme faizi yönünden dava konusu edilmesi mümkündür. Zaten Danıştay'ın yerleşik içtihadı da bu yöndedir.
Gecikme faizinin, süre veya miktar açısından yanlış hesaplandığı veya mahsup veya ara ödemelerin nazara alınmaması sebebiyle hatalı olduğu gibi pek çok sebeple dava konusu yapılması mümkündür. Gecikme faizi bu aşamada dava konusu yapılmazsa, otuz gün sonra kesinleşir, tahakkuk eder ve böylece ödenmesi gereken safhaya gelir.
Oysa iki numaralı ihbarname gecikme faizinin tarh işlemi olarak dava konusu edilirse, bu faizin, hem kesinleşmesinin önüne geçilmiş olunur hem de takibi İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca dava sonuna kadar durdurulmuş olunur.
Vergilendirme işlemleri özellikli idari işlemlerdir. Bu işlemlerin, basit birer işlem olarak görülmemesi, vergi ve özellikle idare hukuku açısından titizlikle değerlendirilmesi ve gerekiyorsa bu hukuk dallarının özellikleri ile birlikte yargıya taşınması gerekir. Aksi halde üzücü hak kayıpları doğabilir.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 13.07.2009)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.