Vergi incelemesi müessesesinin tanımı ve amacı Vergi Usul Kanunu'nun 134. maddesinde, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak şeklinde açıklanmıştır.
Vergi incelemelerinin neticesinde mükellef nezdinde bir matrah farkına rastlanması halinde inceleme elemanı raporunda, mükellef aleyhine vergi ve gerekiyorsa ceza tarhiyatı yapılmasını ilgili vergi dairesine önerir. Vergi daireleri, bu öneriler karşısında takdir yetkisi olmaksızın gerekli tarhiyatları yapmak zorundadır.
Mükellef aleyhine tarhiyat yapılmasının önerildiği raporlar, rapor olarak kaldığı sürece mükellef aleyhine sonuç doğurması mümkün olmadığından dava konusu edilemez. Ancak bu raporlara dayanarak mükellef aleyhine işlem yapıldığında, örneğin cezalı tarhiyat yapılıp vergi/ceza ihbarnamesi tanzim edilerek mükellefe tebliğ edildiğinde, dava konusu yapılabilir, ihbarname ile birlikte dayanağını oluşturan raporun da iptali talep edilebilir.
Ancak bütün incelemeler, doğal olarak, mükellef aleyhine sonuç vermez. Bazen mükellefin defter ve belgelerinde eleştirilecek bir hususa rastlanmaz. Bu durumda ya "kabul raporu" yazılır ya da durum vergi dairesine bir yazı ile bildirilir. Ancak vergi dairesi, mükellefle ilgili bu işlemleri, ilgilisine tebliğ etmemektedir. Oysa bu, bir mükellef hakkının ihlalidir. Oysa bize göre, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın web sayfasında yazılı mükellef haklarına saygılı bir idarenin, yasal bir hükme ihtiyaç duymaksızın bu tür raporları da tebliğ etmesi gerekir.
Buna karşılık bazı raporlarda mükellefin hesapları ve beyanı eleştirilmekle birlikte sonuçta yapılabilecek bir vergi tarhiyatı çıkmayabilmekte, rapor ancak inceleme dönemlerinin sonrası için anlam ifade edebilmektedir. Örneğin, zaten devreden KDV beyanında bulunan bir mükellefin devreden KDV'sini azaltan veya izleyen yıla devreden zararını düşüren yahut matrah çıksa bile beyannamede yararlanılamamış istisnalar dolayısıyla vergi çıkmayan raporlar, bu grupta sayılabilir.
Bu tip inceleme raporları vergi dairelerince bazen izleyen dönemlerin düzeltilmesini talep eden bir yazı ile bazen de doğrudan tebliğ edilmektedir.
İşte bu şekilde ancak gelecek dönemler için sonuç doğurabilecek raporların tebliği üzerine mükelleflerin dava açıp açamayacakları zaman zaman duraksamalara konu olmaktadır. Doktrinde bazı yazarlar bu raporların hemen dava konusu edilebileceğini savunurken, diğer bazı yazarlar da bu raporların sonuç doğurabileceği dönemde, yani vergi çıkan dönemin beklenilerek o dönem beyannamesinin ihtirazi kayıtla verilmesi suretiyle dava açılabileceğini savunmaktadırlar.
Bu konuda oluşan yerleşik yargısal görüş, bu tip raporların da hemen dava edilebileceği, dava için sonuç doğuracağı dönemin beklenmesine gerek olmadığı şeklindedir.
Örneğin Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun E.2005/201, K.2005/308 sayı ve 23.12.2005 tarihli kararında; "Dava konusu olayda, inceleme raporu ile 1998 yılını zararla kapadığını beyan eden davacının bu yıla ait bildirdiği kurum kazancı re'sen belirlenmiş, zararı kabul edilmemiş, ancak sahip olduğu yatırım indirimi hakkı nedeniyle tarhı gereken bir Kurumlar Vergisi hesaplanmamıştır. Yükümlülerin inceleme dönemine ait ve izleyen yıla devreden zarar ve indirim tutarlarının azaltılması yolundaki vergi inceleme raporları, yükümlülerin haklarını sınırlamaları, daha sonraki dönemdeki vergilendirilmelerini doğrudan etkilemeleri ve yürütülmesi zorunlu nitelik taşımaları nedeniyle idari davaya konu edilebileceğine" hükmetmiştir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, 2001 yılını zararla kapadığını beyan eden bir mükellefin inceleme sonucunda zarar tutarını azaltan rapor aleyhine açtığı davada da aynı yönde karar oluşturmuştur. E.2006/109, K.2006/290 sayı ve 18.10.2006 tarihli karara göre; "düzenlenen bu raporun davacının sonraki yıllara sarkan zarar miktarını doğrudan etkileyeceği ve davacının sonraki vergilendirme döneminde defter ve belgelerini tesis edilen bu işlem doğrultusunda düzenlemesi gerekeceği açık olduğu gibi, vergi dairelerinin de bu rapor doğrultusunda sonraki dönemlerde işlem tesis etmek zorunda olmaları karşısında, davacının mali tablolarını etkileyecek bu inceleme sonucunun, ortada tarh ve tahakkuk bulunmadığından bahisle kesin ve yürütülmesi gerekli bir idari işlem olmadığını söylemeye hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, yükümlünün inceleme dönemine ait ve izleyen yıla devreden zarar tutarlarının azaltılması sonucunu doğuran vergi inceleme raporunun gereklerinin yerine getirilmesi yolunda tesis edilen işlem, yükümlünün haklarını sınırlaması, daha sonraki dönemde vergilendirilmesini doğrudan etkilemesi ve yürütülmesi zorunlu nitelik taşıması nedeniyle idari davaya konu oluşturabilir."
Haklı ve yerinde olan bu içtihatlar karşısında, bu şekildeki raporlar aleyhine hemen dava açılmaması, ileride vergilendirmenin ortaya çıktığı dönemde açılacak davanın süre aşımından reddine de yol açabilir.
Bu nedenle dava açılması konusunda dikkatli ve hassas olmakta yarar vardır.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 25.06.2009)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.