5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1/1. maddesine göre "Her yıl temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) malî tatil uygulanır."
Mali tatilde beyannameler verilmeyebilmekte, ödemeler yapılmayabilmektedir. Beyanname verme süresinin sonu mali tatile rastlayan beyannameler ile tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün içerisinde verilmesi gereken bütün beyannameler için beyanname verme süresi, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitimine kadar uzamaktadır. Beyana dayanan ve beyanname verme süresi malî tatil nedeniyle uzamış olan vergilerde ödeme süresi de uzamaktadır.
Vergi Usul Kanunu'na göre yapılan işlemler aleyhine dava açma süreleri de mali tatil boyunca işlememekte, mali tatilden sonra kalan süre kadar uzamaktadır. Örneğin 10 Haziran günü tebliğ edilen bir vergi ceza ihbarnamesine karşı dava açma süresi 30 Temmuz'da dolacaktır. Çünkü kanuna göre mali tatil esnasında dava açma süreleri durmaktadır.
Yukarıda yer alan süre durmaları ve süre uzamaları herkes için geçerli midir? Bu konunun özenle tartışılması gerekir. Çünkü varılacak sonuç, ağır hak kayıplarına ve cezai yaptırımlara yol açabilecek niteliktedir.
Mali tatile ilişkin Kanun; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler tarafından, Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı ve Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem Cantimur tarafından, Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 36 milletvekili tarafından, Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekili tarafından, Ankara Milletvekili Bülent Gedikli ve 17 Milletvekili tarafından sunulan muhtelif Kanun Tekliflerinin Plan ve Bütçe Komisyonunda birleştirilmesi sonucunda oluşmuştur.
Komisyon gerekçesine göre bu Kanun; vergi mükelleflerinin vergi daireleri ve çeşitli kamu kuruluşları ile olan ilişkilerini yürüten ve 3568 sayılı Kanuna göre ünvan sahibi meslek mensuplarının ve personelinin, güncel mali ve ekonomik işler nedeniyle yoğun ve yorucu iş temposu ve kendilerine ayrılan bir tatil zamanı olmaması dolayısıyla dinlenememeleri sebebiyle ve bu durumun muhasebe işlemlerinin, mali işlemlerin ve diğer çeşitli işlerin verimini düşürdüğü, düzenli olarak yürütülmesini engellediği ve dolayısıyla ülke ekonomisine ve sosyal hayata olumsuz etkide bulunduğu gerekçesi ile kabul edilmiştir. Komisyon Kanuna Anayasal dayanak olarak, Anayasamızın 49. maddesinde yer alan "Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır." hükmünü ve dinlenmenin de her çalışanın hakkı olduğuna ilişkin düzenlemeleri esas almıştır.
O halde bu Kanun, "meslek mensupları" içindir, onların tatil Kanunudur.
Mali tatil hakkındaki Kanun, 3568 sayılı Kanuna göre ünvanlandırılmış meslek mensuplarını hedef alarak çıkartıldığına göre; iş ve işlemlerini bu meslek mensupları aracılığı ile yürütenleri, örneğini beyannamelerini bu meslek mensuplarına imzalatarak verenleri, tasdik hizmeti alanları, SGK bildirgelerini bu meslek mensupları aracılığı ile verenleri ilgilendirmesi doğaldır.
Ancak beyanname verme ve diğer iş ve işlemlerini bu meslek mensuplarından hizmet almaksızın kendisi yürüten mükelleflerin, bu Kanunun süre durdurma ve uzatımlarından yararlanamaması gerekir. Aksi halde mali tatil, mükellefiyet tatiline dönüşmüş olmaktadır.
Vergi davalarının da söz konusu meslek mensupları tarafından açılması mümkün değildir. Bu davalar ancak ya mükellef tarafından bizzat ya da Avukatları aracılığı ile açabilir. Bu nedenle 5604 sayılı Kanunun dava açma süresine etkisi sadece, davacının 3568 sayılı Kanuna göre meslek mensubu olması halinde anlam ifade etmektedir. (X) Şirketinin kendisi aleyhine düzenlenmiş ve tebliğ olunmuş bir vergi/ceza ihbarnamesi aleyhine açacağı davanın Mali Tatil Kanunu ile bir ilgisinin olmaması gerekir. Ancak bu şirketin YMM'si aleyhine bir ihbarname tebliğ edilmişse, bu işleme karşı YMM'nin dava açma süresi, hiç şüphesiz 5604 sayılı Kanundan etkilenecektir.
Zaten Mali Tatil Kanunu'nun yargılama ilgili cevaba cevap, temyiz ve karar düzeltme aşamalarındaki sürelere etkisinin olmaması da, görüşümüzü doğrulamaktadır. Kaldı ki mali tatilin, muhasebe ve mali müşavirleri hedef alması dolayısıyla, yargılama işlevinde davacı, davalı ve yargıç olarak yer almayan bu mesleklerin tatili ile dava açma süresinin tatile girmesini bağdaştırmak mümkün değildir.
Bu nedenle Maliye Bakanlığı da Tebliğlerinde yönlendirme yaparken, bize göre bu hususlara dikkat etmesi gerekmektedir.
Önümüzdeki ay, 2009 yılının mali tatil ayı olacaktır. Bu tatil süresi içerisinde tatilin sürelere etkisini dikkate alırken, çok özenli yorum yapılması gerekmektedir. Aksi halde, yorumumuz doğrultusunda çıkabilecek bir Yargı Kararı, ileride mükelleflerin üzülmesine ve hak kaybına yol açabilir.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 08.06.2009)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.