Uzun zamandır hükümetin 2009 ve sonrası için önceki yıllarda yapılan maliye ve para politikaları düzenlemelerini revize etmesini, toplumun önüne, krizin hemen öncesinde yapılmış olan planların yerine, kriz gerçeklerini içeren yenilerini koymasını bekliyorduk. Sonunda dün 2009-2011 için makroekonomik öngörü ve planlar açıklandı. Aşağıda kabaca yeni tahmin ve hedefler var.
l 2009 yılında ekonomimizin yüzde 3.6 daralması, 2010 yılında yüzde 3.3 büyümesi, 2011 yılında ise yüzde 4.5 büyümesi tahmin ediliyor. Bu tahminler gerçekleşebilir gözüküyor.
l Sanayi sektörü dış talep zafiyeti sonucu 2009 yılında yüzde 9.7 daralacak, 2010 ve 2011 yıllarında ise yüzde 3 ve yüzde 4.7 civarında büyümesi bekleniyor.
l 2009 yılında işsizliğin kabaca 2008 yılındaki düzeyi olan yüzde 13.5 düzeyinde gerçekleşeceği tahmini yapılıyor. Bu oldukça iyimser bir tahmin ve işsizliğin bu tahmini aşması normal sayılmalıdır.
l Merkez Bankası'nın açıkladığı enflasyon hedefleri hükümet tarafından benimsendi ve tüketici fiyatları enflasyonu 2009 için yüzde 7.5, 2010 için yüzde 6.5 ve 2011 için ise yüzde 5.5 olarak kabul ediliyor. Gerçekleşen enflasyon bu değerlerin altında bile kalabilir, eğer enerji fiyatları artan talep görmez ise.
l Türkiye'nin cari denge açığı 2009 yılında 11 milyar dolar, 2010 yılında 18.6 milyar dolar, 2011 yılında ise 26.4 milyar dolar mertebesinde tahmin ediliyor. Bu da kabul edilebilir bir düzey, piyasa tahminlerine de oldukça yakın. Eğer GSYİH oranı olarak verilecekse de sırası ile eksi yüzde 1.9, eksi yüzde 3.8 ve eksi yüzde 4 olarak tahmin edilmekte.
l İhracat hedefleri ise 2009-2011 arasında sırası ile 104, 111 ve 120 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
l 2008 yılında GSYİH oranı olarak yüzde 1 civarında gerçekleşen toplam kamu açığının 2009 yılında yüzde 4.6 değerine yükseltileceği, 2010 için ise yüzde 3.2 ve 2011 için de yüzde 2.8 olarak gerçekleşeceği düşünülüyor. Biz bu hedefleri biraz aşacağımızı düşünmekteyiz. Bu arada fazi dışı fazla yerine faiz dışı açık verileceğinin de altını çizelim.
l Kamu borç stokunun GSYİH oranı olarak 2009 yılında yüzde 43.10, 2010 yılında yüzde 44 ve 2011 yılında yüzde 43.4 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. Bu hafifçe artış demek ve dünyada başka türbülans olmayacağı varsayımına da dayanıyor.
l Yukarıdaki veriler ve öngörüler IMF ile anlaşma yapılmasına çok yakın olduğumuzu gösteriyor. Türkiye'nin bu nedenle dış alemde yapılan değerlendirmelerde kötümser yerine son derece iyimser değerlendirmeler alacağını, ülkemiz hakkındaki risk algılamalarının azalacağını, bunun da dış finansman açısından hem miktar hem de fiyat olarak kolaylık getireceğini düşünüyoruz.
l Bütün hedef ve tahminler gibi bu hedef ve tahminler de belli ölçüde yanılacaktır. Bazı hedefler yukarıdan bazı hedefler aşağıdan ıskalanacaktır. Biz çerçevenin oldukça gerçekçi olarak çizildiğini düşünüyoruz. Belki fazla tahmin konusu olmayan istihdam kötüleşebilir, belki de Avrupa'nın toparlanması ABD'nin gerisinde kalabilir, bu da bizim toparlanma hızımızı ve takvimini etkileyebilir.
l Ama tekrar edelim: Ülkemizde döviz kökenli çöküş bekleyen gafiller bir kere daha 'ağaca toslayacak'. Çünkü biz bu krize sağlam bir kamu maliyesi, kontrol altında bir banka sistemi, yüksek döviz rezervi ile girdik. Cari denge de hem dünyadaki fiyat düşüşleri hem de durgunluk nedeni ile zaten daralmış ve ay bazında fazla vermeye başlamıştık.
l İleride yükselecek bütçe açığı ve borç stoku açısından bir istikrar programı yapmaya mecbur kalacağız. Ama bu tabii 2001 sonrasındaki gibi büyük felaket anlamına gelmiyor.
l Bu programın açıklanmasının çok geç de olsa, çok çok yerinde olduğu kanısındayım. IMF ile pazarlıklar da bir an evvel bitse ve anlaşma masanın üstüne konsa, çok çok daha iyi olur.
(Kaynak: Akşam Gazetesi | 14.04.2009)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.