Hafta başında kaleme aldığım "İşsizliğe 4 çare!" başlıklı yazı, tahminimin de ötesinde bir ilgi gördü.
Yazımda dile getirdiğim 4 tedbirle ilgili olarak iş dünyasından, medyadan ve okurlarımdan çok olumlu tepkiler aldım. Özellikle bedelli askerlik konusundaki önerim, diğer önerileri gölgede bırakacak kadar ilgi odağı oldu. Oysa diğer üç maddede dile getirdiğim önlemler de aslında bedelli askerlik kadar önemliydi.
Diğer taraftan internet ortamında, yazımla ilgili olarak yapılan alıntılarda ve haberlerde kimi yanlış ifadelere de yer verildiğini fark ettim. Bu tür teknik yazılardan alıntı yapılırken en küçük bir ifade değişikliği dahi, yazarın öngörmediği yanlış anlamalara sebep olabiliyor. Bu yüzden Pazartesi günü dile getirdiğim 4 öneriyi çok kısaca özetlemek istiyorum. İşsizlikle mücadele kapsamındaki önerilerim;
1. Kısa çalışma ödeneğine başvurmadığı gibi işçisini de çıkarmayan işverenlere, 2009-2010 yıllarına has olmak üzere, 6'şar aylık periyotlarla dönem sonlarında ödenmek üzere 5 puanlık prim iadesi yapılsın.
2. İşçi statüsünde çalışanlar için (5510 sayılı Kanuna göre 4/a'lı) 2009-2010 yıllarına has olmak üzere, çalıştıkları her yıl emeklilik yaşından bir yıl indirim yapılsın. Böylece bu iki yıl içinde kayıt altında çalışan işçiler, emeklilikte yaştan iki yıl indirim kazansınlar.
3. Başbakanlık bünyesinde işsizlikle ilgili kriz masası oluşturulsun. Bu masa sektörel ve bölgesel hareketleri eş zamanlı takip ederek siyasi iradeye rapor etsin.
4. Gelelim bedelli askerlik meselesine. Şunu peşinen belirtmek isterim ki bedelli askerliğin çıkıp çıkmaması veya buna gerek olup olmadığı benim uzmanlık konum değil. Bu konuda karar mercileri bellidir. Fakat olur da böyle bir uygulamaya gidilirse 5 ila 7,5 milyar dolarlık bir kaynaktan bahsediliyor. Benim önerim bu kaynağın doğrudan doğruya, silah altındaki mevcut uzun dönem erlerin ailelerine dağıtılması. Böylece işsizlikle ilgili en önemli sorun olan iç talep düşüklüğü en kısa yoldan aşılmış olur.
Seçim büroları değil, SGM'ler açıldı...
Adet olduğu üzere her yerel seçimden önce, illerde veya ilçelerde seçim büroları açılır. Bu açılışlar da yerine göre bakan ya da milletvekilleri tarafından yapılır. Ancak bir ilimiz var ki burada bakanlar ve milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü açmaktan, seçim bürosu açmaya fırsat bulamadı. Evet, bu ilimiz başkent Ankara. Ankara'da Sosyal Güvenliğin yönetimine geleli henüz 1 yıl olan Ali Pekten ve ekibi, başkentte pek çok noktada, hizmeti vatandaşın ayağına götüren merkez müdürlüklerini hizmete açtı. Her bir açılışı da kabineden ayrı bir bakanla yapan Pekten, bakanlara neredeyse seçim bürosu açmaya fırsat vermedi. Pekten ve ekibine kolaylıklar ve başarılarının devamını diliyoruz.
Okur sorularına cevaplar...
Askerliğimi borçlansam ne zaman emekli olurum?
Soru: Doğum arihim 03.12.1953 ve Bağ-Kur başlangıç tarihim 01.01.1992. Kapanış tarihim ise 31.12.2006. 15 yıl kısmı emeklilik süremi doldurdum. 20 ay askerlik yaptım. Askerlik süremi yatırırsam ne zaman kısmi emekli olabilirim? İsimsiz
Cevap: Değerli okurum, askerliğinizi borçlanmanızın yaştan emekliliğe herhangi bir etkisi olmaz. Askerliği borçlansanız da borçlanmasanız da 56 yaşınızı doldurduğunuz 03.12.2009 tarihinde emekli olacaksınız. Bu tarihten daha erken emekli olma şansınız yok.
Doğum borçlanması hakkımız var mı?
Soru: Eşim 17.5.1967doğumlu. 1.2.1984 tarihinde SSK girişi var. SSK gün sayısı 330. 13.7.1987 ve 20.3.1993 doğum tarihli iki evladımız var. Doğum esnasında hiçbir sosyal güvenlik kurumuna prim ödemesi yapmıyorduk. Buna göre biz doğum borçlanmasından faydalanabilir miyiz? Ayhan Sağnak
Cevap: Ayhan bey, yürürlükteki mevzuata göre eşinizin doğum borçlanması imkanı bulunmuyor. Konuya ilişkin SGK genelgesine göre bir bayanın doğum borçlanması yapabilmesi için;
· Sigortalı kadının doğumdan önce SSK'lı (4/a'lı) çalışmaya başlamış olması,
· Doğum olayının çalıştığı işyerinden ayrıldıktan sonra 300 gün içinde gerçekleşmiş olması,
· Doğumdan sonra adına prim ödenmemesi ve borçlanacağı süre içerisinde çocuğunun yaşamış olması gerekiyor.
Bu şartları taşıyan bayanlar iki doğum için ikişer yıldan toplam 4 yıl borçlanma yapabiliyor. Sizin eşiniz bu şartlardan ikinciyi karşılamadığı için doğum borçlanması yapması en azından genelge ve tebliğe göre mümkün değil. Fakat bu konuda mahkemeye başvurarak hak arayanlar olmakla birlikte, henüz kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmuyor.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 25.03.2009)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.