3842 sayılı Kanunla "fon" adı altında, vergi kesintileri ile yıllık gelir ve kurumlar vergilerini matrah alan bir mali yükümlülük ihdas edilmişti. Yıl içinde ücretlerden yapılanlar dışındaki kesintiler üzerinden hesaplanarak kesilen fon tutarları, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan fondan mahsup edilmekteydi.
Bu fon daha sonra 9.3.2003 tarih ve 4842 sayılı Kanunla kaldırılmıştı. Ancak fon kaldırılırken 1.1.2004 tarihine kesintiler üzerinden uygulanmasına devam olunması, buna karşılık 2003 yılına ilişkin yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanmaması öngörülmüştü. Dolayısıyla, 2003 yılında yapılan kesintiler üzerinden hesaplanarak kesilen fonların yıllık beyannamede mahsup ve iade yolu kapatıldığı gibi gider yazılmasına da izin verilmemişti.
Anayasa Mahkemesi ise 1.7.2008 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 20.3.2008 tarih ve 2008/83 sayılı Kararıyla, 4842 sayılı Kanunun geçici 1/2. maddesinde yer alan "(...) bu kazanç ve iratlara ilişkin olarak vergilendirme dönemi içinde ödenen fon payları mahsup ve iadeye konu olamaz." hükmünü iptal etmiştir.
Bunun üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı, 13 sıra no.lu Kurumlar Vergisi Sirküleriyle, daha önce mahsup ve iadeye konu olmayan ve gider yazılmamış fon payı tutarlarının düzeltme hükümleri çerçevesinde red ve iade edileceğini açıklamıştı. Bizde bu gelişmeleri 29 Eylül'de yayınladığımız yazımızla duyurmuştuk.
Konuya ilişkin olarak daha sonra yayımlanan 6.11.2008 tarihli ve 1/2008 sayılı Kurumlar vergisi İç Genelgesiyle, bu konudaki iade taleplerinin 252 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "1. Tevkif Yolu İle Kesilen Vergilerin Mahsup ve İadesi" başlıklı bölümüne göre değil de "3. Gelir ve Kurumlar Vergisi ile İlgili Vergi Hatalarından Kaynaklanan İade İşlemleri" başlıklı bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde yerine getirileceği açıklanmıştır. Söz konusu Tebliğin birinci bölümü, mahsuben iadelerde sadece kesinti yapanların listesinin vergi dairesine verilmesi iade için yeterli görürken, üçüncü bölümü mahsuben iade için kesintilerin yatırıldığına ilişkin vergi dairesi yazılarının toplanılmasını ve ibrazını da şart koşmaktadır.
Dolayısıyla bu açıklama haksız fon kesintilerinin "fiilen yapılmaması" direktifini taşımaktadır. Çünkü anılan İç Genelge sonrasında Vergi Dairelerince, mahsuben iade talep eden mükelleflerden, tevkif suretiyle bu kesilen fon paylarının kesenlerce vergi dairelerine yatırıldığına ilişkin olarak ilgili vergi dairlerinden yazı getirmeleri talep edilmeye başlanılmıştır. Kısaca Sirkülere İç Genelge ile çelme takılmıştır.
Bir serbest meslek erbabının, örneğin; İstanbul'daki bir avukatın Malatya'da, Erzincan'da, Adana'da, İzmir'de mükellef olan müvekkilleri varsa, tek tek o illere gidecek, vergi dairelerinden yazı toplayacak, müvekkili kesintiyi yatırmışsa bile muhtasar beyannamesinde avukatın ismini yazmamışsa bunun düzeltilmesini bekleyecek, bütün bunları tamamlayacak, 31 Aralık tarihine kadar da kendi vergi dairesine yetiştirecektir. Muhasebeciler, mali müşavirler işlerini bırakacak ve bu yazıların peşinde koşacaktır. Kısaca, iade talep eden bezdirilmektedir.
Üstelik, yıl içerisinde kesilen stopajların yıllık beyannamede mahsubunda ve hatta stopaj fazlalığı halinde mahsuben iadesinde "ilgili vergi dairesi yazısı" aranmazken, bu stopaj üzerinden hesaplanan ve kesilen fonların mahsuben iadesinde "ilgili vergi dairesi yazısı" aranması bir hukuksal çelişki ve komedi oluşturduğu gibi, aynı zamanda düşündürücüdür.
2003 yılı yıllık gelir ve kurumlar vergilerinden, kesilen stopajlar sadece bir liste ile mahsup edildiğinden, vergi dairelerinin de zaten bu mahsupların doğruluğunu bu güne kadar kontrol etmiş olması gerekmektedir. Eğer bu liste kontrolü yapılmıyorsa, o halde herkes kafasına göre liste düzenler. Eğer kontrol edildi ise, fonun ayrıca kontrolüne zaten gerek yoktur. Eğer kesintiyi yapan yatırmamışsa, bunun da zaten vergi ve fon kesmekle yükümlü olan kişiden aranması gerekmektedir ve bu durum belgesinde kesintiyi gösteren kişinin mahsup hakkını ortadan kaldırmaz.
Sorun, 1/2008 sayılı İç Genelge'nin, söz konusu fonların iade taleplerinin "252 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin "3. Gelir ve Kurumlar Vergisi ile İlgili Vergi Hatalarından Kaynaklanan İade İşlemleri" başlıklı bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde yerine getirileceği" yönündeki açıklamasının, mahsuben iade taleplerinin aynı genel tebliğin 1. Tevkif Yolu İle Kesilen Vergilerin Mahsup ve İadesi başlıklı bölümünde yer alan açıklamalar doğrultusunda yerine getirileceği yönünde değiştirilmesi ile giderilebilecek niteliktedir.
Burada akla gelen iki ihtimal var. Ya 13 Sıra No'lu Kurumlar Vergisi Sirküleriyle fonlar iade ediliyormuş gibi yapılmış, yargı kararının yaşama geçirildiği görüntüsü yaratılmış, sonrada İç Genelge ile fiilen zorluk çıkartılarak iadeye engel olunmak istenilmiştir. Ya da bir yanlış vardır ve düzeltilecek, iç genelgenin sirkülere taktığı çelme giderilecektir. Nitekim TÜRMOB'da bu konuda bir yanlışlık olduğu inancındadır ve Gelir İdaresi'ne başvurarak bu hatanın düzeltilmesini istemiştir. Buradaki hangi ihtimalin doğru olduğunu zaman göstecektir.
Aksi halde mahsuben iade talep edenlere yargı yolu gözükecektir. Bu ihtilafların ise, stopajların mahsuben iadesine ilişkin içtihatlar nazara alınırsa, talep sahipleri lehine sonuçlanacağı pek açıktır
(Kaynak: Referans Gazetesi | 15.12.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.