Türk Ceza Yasası'nın ikinci kitabının dördüncü kısmı "Millete ve devlete karşı suçlar ve son hükümler" başlığını taşımaktadır. Bu kısmın birinci bölümünde "Kamu idaresinin güvenirliliğine ve işleyişine karşı suçlar" yer almaktadır. (Madde: 247-266)
Söz konusu bölüm içerisinde 252'nci maddede "rüşvet"in tanımı yapılmıştır. Bu tanımlamaya göre "rüşvet" bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle yaptığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır.
Yasa maddesinin gerekçesinde de ifade edildiği üzere kamu hizmetlerinin gerek eşitlik gerek liyakatlilik açısından adalet ilkelerine uygun yürütüldüğü, kamu görevlilerinin rüşvet kabul etmez ve "satın alınamaz" oldukları hususunda toplumda hâkim olan güvenin, inancın sarsılmaması gerekir. Rüşvete ilişkin suç tanımı, bu güveni korumayı amaçlamıştır.
Rüşvet suçunun oluşabilmesi için kamu görevlisinin elde ettiği menfaatin belli bir amaca yönelik olması gerekir. Başka bir anlatımla haksız menfaatin, hukuki olmayan bir işin yapılması ya da yapılmaması amacıyla temin edilmiş olması gerekmektedir. Buna karşılık, işlenen suçun siyaseti gereğince, haklı bir işin gördürülmesi amacıyla kamu görevlisini menfaat temininin, rüşvet suçunu oluşturmayacağı kabul edilmiştir. Çünkü bu gibi durumlarda menfaati temin eden kişi, işinin en azından zamanında yapılmayacağı konusunda bir endişeyle hareket etmektedir. Bu nedenle haklı bir işin gördürülmesi amacına yönelik olarak menfaat sağlanması halinde, icbar suretiyle irtikap suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir.
Rüşvet suçu, menfaatin kamu görevlisi tarafından temin edildiği anda tamamlanmış olur. Ancak, izlenen suç siyaseti gereği olarak rüşvet suçunun kamu görevlisi ile iş sahibi arasında belli bir işin yapılması veya yapılmaması amacına yönelik menfaat teminini öngören bir anlaşmanın yapılması durumunda dahi rüşvet suçu tamamlanmış gibi cezaya hükmedilebilmektedir.
Teknik olarak rüşvet suçu, bir karşılaştırma suçudur; bu nedenle çok failli bir suçtur. Bir tarafta, rüşvet veren; diğer tarafta ise rüşvet alan kamu görevlisi yer almaktadır. Rüşvet veren ve alan, aynı amacın gerçekleşmesini hedeflemektedir. Bu itibarla veren ve alan açısından rüşvet suçu tek bir suçtur. Söz konusu suç, menfaatin temin edildiği anda tamamlanmış bulunmaktadır. Menfaat, temin edilinceye kadar suça iştirak mümkündür. Bu nedenle, suç tanımı kapsamında "rüşvete aracılık eden" kavramına yer verilmemiştir.
Ancak rüşvet suçunun oluşabilmesi için, amaçlanan şeyin kamu görevlisinin görevine giren bir iş olması gerekir. Kamu görevlisinin görevine girmeyen bir işin yapılması amacıyla menfaat temini halinde rüşvet suçu oluşmamaktadır.
Yasal düzenleme gereği olarak "kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyelerinde faaliyet gösteren vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler, kooperatifler ya da halka açık anonim şirketlerle hukuki ilişki tesisinde veya tesis edilmiş hukuki ilişkinin devamı sürecinde, bu tüzelkişiler adına hareket eden kişilere görevinin gereklerine aykırı olarak yarar sağlanması halinde de rüşvet suçuna uygulanan ceza hükmü uygulanmaktadır.
Diğer yandan yabancı bir ülkede seçilmiş veya atanmış olan, yasama veya idari veya adli bir görevi yürüten kamu kurum veya kuruluşlarının, yapılanması şekli ve görev alanı ne olursa olsun, devletler, hükümetler veya diğer uluslararası kamusal örgütler tarafından kurulan uluslararası örgütlerin görevlilerine veya aynı ülkede uluslararası nitelikte görevleri yerine getirenlere, uluslararası ticari işlemler nedeniyle, bir işin yapılması veya yapılmaması veya haksız bir yararın elde edilmesi veya muhafazası amacıyla, doğrudan veya dolaylı olarak yarar teklif veya vaat edilmesi veya verilmesi de rüşvet sayılır.
Uygulamada birçok hallerde gerek uluslararası ekonomik ilişkilerde gerekse ülke içerisinde kamu kesimi ile olan hukuki işlemlerle çok kez ekonomik ağırlıklı işlemlerde öncelikle söylenti niteliğinde gündeme gelen rüşvet olayları zaman zaman güncel basın organlarının da ilgisini çekmektedir.
Ancak özellikle ekonomik boyutu itibariyle rüşvet konusu ödemeler yalnız ülkemiz açısından değil, diğer birçok ülke açısında gün geçtikçe ilgi çeker hale gelmiştir.
Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan (3) seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin 4'üncü paragrafında da açıklandığı üzere "kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle katlanılan giderler ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili giderler niteliğinde olmadığından, bu giderlerin gelir ve kurumlar kazancından indirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, rüşvet verme fiili Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci meddesinde suç olarak tanımlandığından rüşvet ve rüşvet ile ilgili he türlü gider vergiye tabi ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmayacaktır." (20 Kasım 2008 gün ve 27060 sayılı Resmi Gazete) Görüleceği üzere "rüşvet" artık vergi boyutu ile de gündeme gelmiş bulunmaktadır.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 28.11.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.