BASINDAN YAZILAR
Ücretleri bankadan ödememenin yaptırımı / Bumin Doğrusöz - MuhasebeTR

Ücretleri bankadan ödememenin yaptırımı / Bumin Doğrusöz

Geçen yazımızda 18 Kasım tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan "Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her Türlü İstihkakın Bankalar Aracılığı ile Ödenmesine Dair Yönetmelik"le İş Kanunu'na veya Basın İş Kanunu'na yahut Deniz İş Kanunu'na göre on veya daha fazla işçi çalıştıran işverenlerin ücret ödemelerini bankalar aracılığı ile yapmalarına ilişkin bir zorunluluğun getirildiğini yazmıştık.
Bu zorunluluğun 1 Ocak'ta, bu tarihten sonra ödenecek ücretler için geçerli olmak üzere yürürlüğe gireceğini yazmıştık.
Buradaki 10 kişinin hesabında "Türkiye geneline" bakılacak olup, şube veya işyerleri için hesaplama ayrı ayrı yapılmayacak, toplam çalışan sayısına bakılacaktır. Örneğin bir anonim şirketin İstanbul'daki merkezinde 7 kişi, Ankara'daki şubesinde 8 kişi çalışıyorsa, toplama itibar edileceğinden, bu şirket tarafından 1 Ocak'tan sonra ücretler banka kanalı ile ödenmek zorunda olacaktır.
Bu yeni uygulama, İş Kanunu'na veya Basın İş Kanunu'na yahut Deniz İş Kanunu'na göre ödenen ücretler için söz konusu olduğundan, ücretleri bu kanunlara göre ödenmeyen ve zaten şirketle arasındaki sözleşme hizmet sözleşmesi olmayan anonim şirket yönetim kurulu üyelerine veya murakıplara ödenen ücretler için bankadan ödenme zorunluluğu söz konusu değildir. Ayrıca bu kişiler, on kişinin hesabında dikkate alınmayacaktır.
Bu yönetmelikle getirilen zorunluluklara uymayanlara uygulanacak yaptırımlar ise çeşitli kanunlarda farklı farklı düzenlenmiştir.
Basın İş Kanunu'na tabi işyerlerinde ücreti banka yoluyla ödemeyenlere, 2009 yılında, her bir gazeteci için 1.680 TL; Deniz İş Kanunu'na tabi işyerlerinde ücreti banka yoluyla ödemeyenlere her bir gemi adamı için 1.344 TL; İş Kanunu'na tabi işyerlerinde ücreti banka yoluyla ödenmeyenlere her bir işçi ve her ay için 112 TL yaptırım uygulanacaktır. Bu yaptırım tutarı, her yıl yeniden değerleme oranına göre artarak değişecektir.
Burada cezadaki herhangi bir bilimsel dayanağı olmayan rakamsal farklılığın yanı sıra cezanın uygulama esasları da farklıdır. 10 ay boyunca 10 çalışanına ücretini bankadan ödemeyen bir denizcilik şirketi ile normal bir işyerine kesilecek cezaları ayrı ayrı hesaplayalım.
Denizcilik şirketine, on ay boyunca yükümlülüğü ihlali tek suç (teknik anlamda kabahat) işleme iradesinin sonucu olarak görülecek ve 10 gemi adamı için 1.344'er liradan 13.440 lira ceza kesilecektir. Oysa işçisini İş Kanunu'na tabi çalıştıran normal bir işyerinin işverenine böyle bir durumda, her ay ayrı bir suç işleme kararı ile hareket ettiği düşünülerek ücreti bankadan ödenmeyen "122 x işçi sayısı x ay sayısı" formülüne göre 12.200 lira ceza kesilecektir.
Buradaki ceza farklılığının hiçbir bilimsel dayanağı olmayıp, tasarıların özensiz hazırlanmasından veya düzenlemelerin özensiz yasalaştırılmasından kaynaklanmaktadır. Bu gibi hususlara Başbakanlık'ın veya Meclis'in Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığı gibi tasarıları süzgeçten geçirmesi gereken birimlerin dikkat etmesi gerekir.
Bu şekildeki ceza adaletine dayanmayan rastgele ceza düzenlemelerine daha önce de örnekler vermiştik. Örneğin defter ve belge ibraz etmeme fiiline uygulanacak yaptırım bunun en güzel örneğidir. Defter ve belge ibraz etmeme fiilinin Vergi Usul Kanunu'ndaki yaptırımı 6 ay ila 3 yıl arası hapistir. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'ndaki yaptırım ise 7.020 YTL ile 1.755 YTL arasında idari para cezasıdır. Sermaye Piyasası Kanunu'ndaki yaptırım 8.000 YTL'den 20.000 YTL'ye kadar ağır para cezasıdır. Buna karşılık Yeni Ticaret Kanunu Tasarısı'nda öngörülen yaptırım ise 20 YTL'dir.
Ceza adaleti ve politikası açısından tutarlılık içermeyen bu hükümlerin standartlaştırılması ve hazırlanacak tasarılarda da bu gibi konulara dikkat edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan aktardığımız yönetmelik hükümlerine aykırılık, yani ücretleri bankadan ödeme zorunluluğuna uymama dolayısıyla kesilecek cezaların Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi açısından gider yazılması mümkün değildir. Ancak bankalar aracılığı ile ödeme yapılmamış olunması ve hatta bu yüzden işverene ceza kesilmiş olunması, ödenen ücretin gider yazılmasına engel değildir.
Burada da kira ödemelerinde ve 8.000 YTL'yi aşan ödemelerde olduğu gibi, banka masraflarını kimin ödeyeceği açık değildir. İşveren banka havale veya EFT ücretlerini cebinden mi ödeyecektir, yoksa ücretten mi banka tarafından kesilecektir. Kira ilişkisinde bu konu kiracı mal sahibi arasında soruna yol açmışsa da bu sorun Hazine'yi ilgilendirmemektedir. Oysa kişilere bu tip zorunluluk getirilen hallerde bankalara da ücret almama zorunluluğu getirmesi gerekir. Çünkü bankalar bu işlemlerden, çekişlerden kalan bakiyeyi kullanmak, gecelik faizde değerlendirmek gibi çeşitli yollarla zaten para kazanmaktadırlar.

Son zamanlarda kayıtdışı ekonomi ile mücadelede kamunun kendini geliştirmek yerine "el kesesinden harcama" yolu ile mücadele yöntemlerine ağırlık vermesi, korkarım ki, bir süre sonra bir başka kayıtdışına çıkış sebebi olarak karşımıza çıkacaktır.

(Kaynak: Referans Gazetesi | 27.11.2008)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM