Dünya ekonomisi uzun süreli bir büyüme dönemi yaşamış ve 2003 yılından itibaren büyüme oranları daha da yükselerek 2006 yılında yüzde 5,1'e, 2007 yılında yüzde 5'e ulaşmıştır. Bu yıllarda gelişmiş ülkelerin büyüme oranları sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 2,6, yükselen-gelişmekte olan ülke büyümeleri de tarihsel olarak en üst düzeylere çıkarak yüzde 7,8 oranlarında artmıştır. Yaşanan büyüme sürecinin en kayda değer unsurlarından biri olan doğrudan yabancı sermaye yatırımları UNCTAD verilerine göre 2007 yılında yüzde 30 oranında artışla 1.9 trilyon ABD Doları düzeyine ulaşmıştır. Yeni ve geniş çaplı şirket birleşmeleri uluslararası büyük şirketlerin piyasa paylarını ve güçlerini artırmıştır.
Dünya ekonomisinin büyüme sürecinde büyük gelişmiş ülkelerin bir bölümünün krediyi ucuzlatan uzun süreli politikaları ve global finans bolluğu ile risk iştahı artışı da dikkat çekicidir. Özellikle gelişmiş ülkelerde finans kesiminin getirileri diğer kesimlere göre çok daha artmıştır.
Finans kesiminde 2007 yılı oranlarından itibaren işaretleri belirmeye başlayan sıkıntı ve sıkışıklıklar 2008 yılında çok büyük bir krize dönüşmüştür. Bunun başlıca nedenleri arasında ABD'de konut piyasasında tutsat (mortgage) uygulamasının geri ödeme olanağı zayıf olan geniş bir kesime de yaygınlaştırılması; buna ek olarak tutsatın ödenmesine ilişkin güvencelerin ölçüsüz şekilde varlık olarak kullanılması yoluyla olağanüstü büyüklükte giderek sanal nitelik kazanan finansal kaynaklar yaratılması; genelde bu ve benzeri sağlıksız ve karmaşık bir dizi türev ürününün yaygınlaşması, risk yönetiminin göz ardı edilmesi, serbest yatırım (hedge) fonlarının yeterince sağlıklı karşılıklar sağlamadan yaptıkları yatırımların büyük boyutlara varması, finans kesiminin büyük bir bölümünün giderek bu sürece katılması, bu alanda düzenleme eksikliği ve denetim yetersizliği, uluslararası düzeyde düzenleme ve gözetleme mekanizmalarının zayıflığı; önlem almada gecikilmesi ile ahlaki alanda güven istismarı gibi çeşitli ama birbirleriyle ilişkili unsurlar yer almaktadır.
2008 yılında gelişmiş ülkelerde büyük finans şirketi ve bankaların önce birkaçı, eylül ayından itibaren de birçoğu iflas konumuna gelmiş veya büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Krizin bu şekilde patlak verdiği noktada ticari kredi faaliyeti durmuş, dünya kredi piyasası tıkanmıştır. Bu aşamada dünya borsaları olağanüstü düşüşler kaydetmiştir. Çıkış noktası finans kesimi olan küresel nhitelikte, son derece geniş çaplı, hızla ve beklenmedik biçimde yayılan ve öncekilere benzemeyen bir krizin olması gibi unsurlar bu krizin en kritik özellikleri arasında yer almaktadır.
Kriz karşısında gelişmiş ülkelerden başlayarak bir dizi köklü ve geniş çapta kamu kaynaklarına dayalı önlem alınmıştır. Toplam mali çerçevesi yaklaşık 5 trilyon doları bulan bu önlemler arasında; bankalara çok büyük çapta likidite ve sermaye sağlanması, bankaların hisselerinin satın alınması, mevduat ve kredilerin güvence altına alınması, belirli borç kâğıtlarının devralınması, büyük şirketlerin kamu desteğiyle birleştirilmesi, güç durumda olan şirketlerin bir bölümüne destek verilmesi, merkez bankalarının eşgüdümlü faiz indirimine gitmesi, Avrupa Birliği çerçevesinde finans alanında eşgüdümlü bir yaklaşımın belirlenmesi, finansal ürünlerde açığa satışın belirli bir süre yasaklanması ve tüketicilere destek paketleri verilmesi yer almaktadır. Gelişmiş ülke finans kuruluşlarının önemli bir bölümü geçici olarak kamu denetimine geçmiş durumdadır. Alınan önlemlerin büyük bölümü başka bir dönemde gündeme gelmeleri beklenmeyecek niteliktedir.
Kriz, önce gelişmiş ülkeleri etkilemiş, sonra gelişmekte olan ülkelere yayılmıştır. Özellikle makroekonomik dengeleri, finansal sektörü ve dış ödeme olanakları zayıf birçok gelişmekte olan ülke kriz karşısında güç durumda kalmaktadır. Bir dizi yükselen ekonomi, IMF ile anlaşma imzalayarak mali destek alma sürecine girmiştir. Ekim 2008 itibariyle küçük bir gelişmiş ülke olan ve ödemelerini yapamayacak konuma düşmüş olan İzlanda, yükselen ekonomilerden Ukrayna ve Avrupa Birliği üyesi olan Macaristan ile IMF arasında kapsamlı anlaşmalar imzalanması kararlaştırılmıştır.
Kriz aynı zamanda reel sektöre de bulaşmaya başlamış olup bu bulaşmanın derecesi dünya ekonomisinin gelişme perspektifi açısından çok kritik bir rol oynayacaktır.
Alınan son derece geniş çaplı önlemler ilk başlarda libor oranlarında düşüş ve kurumsal kredilerde hafif bir kıpırdanma dışında önemli bir etki yapmammış olmakla birlikte beklenen etkinin belirli bir süre içinde ortaya çıkacağı öngörülmektedir.
Bu önlemlere ek olarak, dünya finans sisteminin uluslararası düzeyde yeniden yapılanmasına ve bu yapılanmada Çin, Hindistan ile Brezilya ve Türkiye gibi ülkelerin, dolayısıyla G-20 ülkelerinin yanı sıra gelişmekte olan ülkelerin genelinin de söz sahibi olmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Krizin etkilerinin analizi, ortaya çıkan olumsuz etkilerin belirli bir süre boyunca güçlü ve yaygın biçimde hissedileceğini göstermektedir.
Yukarıdaki ifadeler 2009 yılı programından aynen alınmıştır. Krizin ülkemiz üzerindeki etkileri yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştır. Bu bağlamda perşembe günü TBMM'de kabul edilen Varlık Barışı Yasası dışında ülkemizde krizin getireceği sorunların önlenmesine yönelik geniş çaplı bir önlemler paketi gündeme gelmemiştir. Umarız ki bu gecikme gelecek açısından sorun kaynağı olmasın
(Kaynak: Referans Gazetesi | 15.11.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.