Gazetemizde 12 Mart 2025 tarihinde yayınlanan “Maliye’den holding ve grup şirketlere garantörlük incelemesi!” başlıklı köşe yazımız kamuoyunda büyük bir ilgiyle karşılandı. Öncelikle bu yazımızı okuyan, eleştiri ve değerlendirme yapan, katkı sağlayan herkese buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu konu holding ve grup şirketler başta olmak üzere başka şirketlerin banka kredi sözleşmelerine garantörlük (kefalet) sağlayan tüm şirketleri yakından ilgilendiriyor! Çünkü, Maliye, geçtiğimiz günlerde holding ve grup şirketlerin birbirlerinin ve/veya başka şirketlerin (grup şirketi, iştirak edilen şirketler, ilişkili şirketler vb.) banka kredi sözleşmelerine sağladıkları garantörlüklerle (kefalet) ilgili vergi incelemesi başlattı!
Başlatılan vergi incelemelerinin gerekçesi ne?
Holding ve grup şirketler başta olmak üzere başka şirketlerin banka kredi sözleşmelerine garantörlük (kefalet) sağlayan şirketlerin vergi incelemesine alınma gerekçesi, Maliye’nin garantörlük sağlama (kefalet verme) işlemini Kurumlar Vergisi Kanununun (KVK) 13. Maddesinde yer alan “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” düzenlemesi kapsamında “hizmet alım ya da satımı” olarak kabul etmesi ve bu hizmetlerin karşılıksız yapılıp yapılmadığı, bu hizmet karşılığında bir bedel alınmışsa bu bedelin emsaline uygun olup olmadığının tespiti ve gerekli yasal işlemlerin yapılması!
Bu incelemeler daha önce de yapıldı mı!
Evet, Maliye bu tür incelemeleri 2018 – 2020 yıllarında da yaptı! Şimdi yeniden holding ve grup şirketler başta olmak üzere başka şirketlerin banka kredi sözleşmelerine garantörlük (kefalet) sağlayan şirketleri incelemeye aldı!
Maliye’nin görüşü net: Kredi garantörlük hizmetleri vergiye tabi!
Maliye, holding ve grup şirketlerinin kefalet veya garantörlükleri karşılığı şirketlere kullandırılan kredi veya teminat mektupları üzerinden elde ettikleri komisyonların kurumlar vergisi ve KDV’ye tabi olduğu görüşünde!
Konu sadece garantörlük sağlayan holding ve grup şirketlerle sınırlı da değil! Maliye’ye göre, şirketlerin gerçek kişi ortaklarının da, garantörlük işini ticari organizasyon içerisinde devamlılık arz edecek şekilde yapmaları halinde, ticari faaliyet kapsamında gelir vergisi ve KDV mükellefi olmaları gerekiyor (GİB. İstanbul VDB’nin 23.03.2015 tarihli ve 11395140-019.01-505 sayılı özelgesi).
Maliye, KGF’nin komisyon oranını esas alarak tarhiyat yaptı!
Maliye, geçmişte yaptığı bu incelemelerde Kredi Garanti Fonu’nun TL ve döviz cinsinden nakdi kredi kefaletlerinde uyguladığı yıllık yüzde 2 komisyon oranını dış emsal komisyon oranı olarak kabul ederek, bu komisyon oranının altında garantörlük komisyonu alan ya da hiç almayan şirketlere bu oranı esas alarak vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve KDV tarhiyatları yaptı.
Şirketler tarhiyatların büyük kısmı için aftan yararlandı!
Maliye’nin bu konuda 2018 – 2020 yıllarında yaptığı vergi incelemeleri sonucunda yapılan cezalı tarhiyatların büyük bir kısmı, tarhiyata muhatap olan şirketler tarafından af yasalarından yararlanılarak kapatıldı, çok az bir kısmı ise yargıda ihtilaflı hale getirildi.
Bazı mükellefler bu tarhiyatları yargıya taşıdı!
Verdikleri garantörlük hizmetleri nedeniyle adlarına vergi ziyaı cezalı tarhiyatlar yapılan bazı mükellefler ise konuyu yargıya taşıyarak, Maliye’nin iddia ettiği gibi ortada verilmiş bir finans hizmeti bulunmadığı, holding ve grup şirketlerde kredi garantörlük işlemlerinin rutin ve grup şirket mantalitesine uygun bir işlem olduğu, transfer fiyatlandırılması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapılmadığı, varsayıma ve kanaate dayalı vergilendirme yapılamayacağı iddiasıyla yapılan cezalı tarhiyatların terkin edilmesini talep etti!
Danıştay’a giden ilk 2 istinaf kararı Maliye lehine!
12 Mart 2025 tarihli köşe yazımda; bu konuda ilk derece mahkemelerinde açılan 2 davanın birisinin mükellef lehine, diğerinin ise Maliye lehine sonuçlandığını, ancak bu 2 kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge İdare Mahkemeleri’nin, Maliye lehine kararlar verdiğini (Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesi’nin 28.11.2023 tarihli ve E.2022/1945, K.2023/1261, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci Vergi Dava Dairesi’nin 12.12.2023 tarihli ve E.2023/2409, K.2023/4093, aynı tarihli ve E.2023/2823, K.2023/4092 sayılı Kararları), şirketlerin bu kararları Danıştay’da YD talepli temyiz ettiğini, Danıştay 3. Dairesi’nin ise, bu kararlarla ilgili YD taleplerini reddettiğini (Danıştay 3. Dairesi’nin 11.03.2024 tarihli ve E.2024/1196, E.2024/1234, Danıştay 9. Dairesi’nin 21.02.2024 tarihli ve E. 2024/165 sayılı Kararları) açıklamıştım.
Danıştay’a giden lehe istinaf kararları da var!
Kıymetli Üstatlarım Sayın Erdoğan SAĞLAM’ın T24 ve Sayın Zeki GÜNDÜZ’ün ise Dünya Gazetesi’nde kaleme aldıkları yazılarından, bu konuda Bölge İdare Mahkemeleri tarafından mükellefler lehine Maliye aleyhine verilen kararlar olduğunu da öğrendik.
Maliye aleyhine verilen 2 kararı Danıştay’da temyiz etti!
Yaptığımız araştırmalar sonucunda, Maliye’nin, kredi garantörlüğü konusunda mükellefler lehine kendisinin aleyhine verilen 2 adet istinaf kararını Danıştay’da temyiz ettiğini tespit ettik.
Maliye aleyhine verilen bu kararlardaki ortak gerekçe ne?
Bölge İdare Mahkemeleri tarafından mükellefler lehine Maliye aleyhine verilen kararlardaki ortak gerekçe,
“Kefil olan şirket ile banka tarafından sağlanan krediye kefil olunan şirketin grup şirketler olduğu, bu iki grup şirket arasında söz konusu banka akreditif ve kredilerine yönelik kefalet sözleşmesinin tesis edildiği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 395. maddesinin 3. fıkrasında, 202. madde hükmü (Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması) saklı kalmak şartıyla, şirketler topluluğuna dahil şirketlerin birbirlerine kefil olabileceği ve garanti verebileceğine dair açık düzenleme bulunduğu, buna karşılık kefalet işleminin örtülü kazanç dağıtımı sayılacağına dair Kurumlar Vergisi Kanunu'nda açık bir hüküm bulunmadığı, grup şirketlerin bu şekilde birbirlerine finansal destek sağlamalarının holdingleşmenin yapısına uygun olduğu, kefil olan davacı şirketin sorumluluğunun diğer şirketin sözleşmenin icaplarına aykırı davrandığı durumlarda değerlendirilmesi gerektiği, kefil olunan şirketin sözleşmenin icaplarına aykırı davrandığına ilişkin bir tespitin de olmadığı, bu nedenle davacı şirketin iştiraki olan diğer firmalara kredi kullanması için kefil olması işleminin komisyon geliri hesaplanmasını gerektiren bir örtülü kazanç dağıtımı işlemi olmadığı“
şeklinde (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Vergi Dava Dairesinin 28.11.2023 tarih ve E.2023/2726, K.2023/3857, 05.07.2023 tarih ve E.2023/2535, K.2023/2289 sayılı Kararları).
Maliye aleyhine verilen bir karar istinafta kesinleşti!
Bu konuda mükellef lehine Maliye aleyhine verilen bir karar ise, istinafta kesinleşmiş bulunuyor (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Vergi Dava Dairesi’nin 30.01.2020 tarihli ve E.2019/2116, K.2020/329 sayılı Kararı).
Artık gözler Danıştay’da!
Lehe ve aleyhe verilen istinaf kararlarının temyiz süreci Danıştay’da devam ediyor, henüz esastan verilmiş bir karar bulunmuyor. Danıştay’ın kredi garantörlük hizmetlerinin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında vergiye tabi olup olmayacağı konusunda esastan vereceği kararlar, holding ve grup şirketler açısından son derece önemli!
Ayrıca bu kararlar, devam eden incelemelerin seyrini de olumlu veya olumsuz etkileyecek!
Kişisel görüşümüz oldukça net, değişmedi!
Bize göre, holding ve grup şirket ilişkisi dışındaki şirketlere verilen kredi garantörlük hizmetinin, bankanın bir şirkete teminat mektubu vermesinden herhangi bir farkı bulunmuyor. Dolayısıyla, bu işlemlerde de bir bedel olması gerekiyor. Garantörlük hizmeti karşılığında bir bedel alınmaması halinde ise, Maliye’nin bu durumu “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” düzenlemesi yönünden incelemesi son derece normal!
Ancak, garantörlüğün şirket ortağı veya grup şirket statüsüyle tamamen kredi prosedürleri gereği rutin olarak sağlandığı durumların, TTK’nın 395. Maddesinin 3. Fıkrasında yer alan “şirketler topluluğuna dahil şirketlerin birbirlerine kefil olabileceği ve garanti verebileceğine dair düzenleme” gereği “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” düzenlemesi kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği görüşündeyiz.
Sonuç olarak;
Kredi garantörlük hizmetlerinin “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” düzenlemesi kapsamında vergilendirilip vergilendirilmeyeceği konusu öteden bu yana tartışmalı. Danıştay’ın bu konuda esastan vereceği kararlar söz konusu tartışmaları sona erdirecek olmasının yanı sıra, şu an devam etmekte olan vergi incelemelerinin seyrini de etkileyecek!
Her zaman olduğu gibi, bu konuda yaşanacak son gelişmeleri buradan duyurmaya devam edeceğiz.
(Kaynak: Abdullah Tolu / Ekonomim.com | 19.03.2025)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.