Öncelikle iddialı bir tespit cümlesi ile yazımıza başlayalım isterim. Türkiye, son yıllarda sosyal ve ekonomik alanlarda bir çöküşü yaşıyor. Bu nedenle de enflasyonla ciddi bir mücadele süreci yaşanıyor.
Belki de tek teselli Ekonominin başının başta Avrupa olmak üzere batı ülkeleri ve uluslararası finans kuruluşların destek beklentisini satın almış olması. Kamuoyu “biraz daha sıkalım dişimizi” kredisini henüz tüketmiş değil.
Ama bazı gerçekleri rakamlar üzerinden izah etmeye devam edelim isterim. Son yıllarda yurt dışı sermaye girişi azaldığı gibi bir çok sektörden firmalar yurtdışı yatırımlarına ağırlık vermeye başladı. Doğrudan sermaye çıkışları çoğaldı.
Kaynakların sınırlı olduğu bizim gibi ekonomik yapılar içinde tercihin dışarısı olması istihdam dahil katma değerin büyük kısmının ekonomik havuzun dışında tutulması manasına gelmektedir.
Yatırımlar ile teşvik sistemleri arasında önemli bir ilişki vardır. Teşvik sistemleri, genellikle bir bölgedeki veya bir ülkedeki ekonomik faaliyetleri artırmak, istihdam yaratmak, teknoloji transferini teşvik etmek ve yerli üretimi desteklemek amacıyla tasarlanır. Bu bağlamda, teşvikler yatırımcılar için cazip hale gelerek yatırımların artmasına katkı sağlar.
Bu bağlamda bugünkü yazı konumuz ise özellikle önemli bir cazibe merkezi olan Afrika’nın göz bebeği Mısır serbest bölgeleri.
Türkiye’den tekstil üreticileri, yüksek kur ve Mısır’daki işçilik ve diğer maliyetlerin düşüklüğünden dolayı yatırımlarını Mısır’a taşıyor. Neden Mısır?
Mısır’da Yatırım Avantajları
Mısır’daki serbest bölge şirketleri gelir vergisi, satış vergisi, ithalat ve ihracat vergilerinden ömür boyu muafiyetten yararlanmaktadır.
Mısır’da serbest ekonomik bölgeler bulunmaktadır.
Alexandria Public FZ, Nasr City Public FZ, Port Said Public FZ , Suez Public FZ, Ismailia Public FZ ve Damietta Public FZ.
Elektrik tüketimi yüksek olan (çelik, çimento ve gübre) Mısır serbest bölge şirketleri, net karları üzerinden %20 kurumlar vergisine tabidir.
Mısır serbest ticaret bölgesindeki şirketlerde yabancı işçilerin oranı %25’i geçmemelidir.
Mısır’ın Yatırım ve Serbest Bölgeler Genel Otoritesi, serbest bölgelerdeki iş kurulumlarını ve bu alanlara yatırımı yönlendiren ekonomik teşvikleri denetlemektedir.
İskenderiye Kamu Serbest Bölgesi (APFZ)
APFZ, Mısır’ın ikinci büyük şehri İskenderiye’de bulunan önemli bir sanayi merkezidir. APFZ ayrıca Nozha Uluslararası Havaalanı, Borg El-Arab Havaalanı ve İskenderiye Limanı’na da yakındır ve ana yol ağına kolay erişime sahiptir;
Bu serbest bölge, gıda işleme, kimyasallar ve petrokimya, gübreler, petrol hizmetleri, mühendislik ve elektronik ve tıbbi ekipman imalatı sektörlerinden çok uluslu şirketleri davet ediyor.
Nasr Şehri Kamu Serbest Bölgesi (NCPFZ)
Mısır’ın başkenti Kahire’de yer alan NCPFZ, tüm karayolu ağlarına kolay erişime sahiptir;
Bu serbest bölge, ilaç, tıbbi ekipman, mühendislik ve elektronik sektörlerinden çok uluslu şirketleri davet ediyor.
Port Said Kamu Serbest Bölgesi (PSPFZ)
Mısır Arap Cumhuriyeti’nin kuzeydoğusunda, Süveyş Kanalı’nın kuzey ucunda yer alan PSPFZ, Asya, Afrika ve Avrupa’yı deniz yoluyla birbirine bağlıyor;
Bu serbest bölge tekstil, ev eşyaları, kimya, lojistik ve petrol işleriyle uğraşan çok uluslu şirketleri davet ediyor.
Süveyş Kamu Serbest Bölgesi (SPFZ)
Süveyş Kanalı’nın güney ucuna yakın bir yerde bulunan SPFZ;
Burası Süveyş’teki 5 limana kolay ulaşımı ve geniş bir iş gücü havuzuna erişimi olan ticari bir deniz limanıdır;
Bu serbest bölge, gemi bakım endüstrisinden, denizcilik hizmetleri şirketlerinden, petrol işletmelerinden, metal ürünleri işleyicilerinden/imalatçılarından ve dokumadan çok uluslu şirketleri davet ediyor.
Neden Mısır?
Yetkili ağızlardan yapılan tespitler çok çarpıcı. “İlk defa hazır giyim sektörünün dış yatırımı, iç yatırımının üç katı oldu. 300 bin kişilik istihdam kaybı var.” Pandemiden beri 2 bin şirket kapandı veya küçüldü. Mısır’ın tekstil ve konfeksiyon ihracatının 3’te 1’ini Türkiye’den giden firmalar karşılıyor.”
Mısır’a ilk gidiş 2005-2007 senelerinde Kürşad Tüzmen’in Ticaret Bakanı olduğu dönemde gerçekleşti. İlk yatırım da 2007’de yapıldı. Sebebi de serbest ticaret bölgesi olmasından dolayı çok az miktarda İsrail malı kullanılarak Amerika’ya ihracat yapmaktı. Çünkü Türkiye’nin Amerika’ya yaptığı ihracatlarda, tekstil ürünlerinden yüzde 20 ile 30 civarında vergi alınırken; Mısır’da üretildiğinde, çok az bir aksesuarı İsrail’den alarak sıfır gümrük vergisi ile Amerika’ya mal ihracatı yapılıyordu.
2024’ün başına kadar olan süreçte asgari ücretin maliyeti ortalama 450-500 dolardan 1000 dolara çıktı. Mısır’da ise 250 dolarlarda kaldığı için hem kurun yüksekliğinden hem de işçilikteki 4’te 1’e yakın farktan, Mısır’daki maaliyetler Türkiye’nin çok daha altına indiği için, üstelik enerji çok daha ucuz olduğundan dolayı; en azından aynı markalarla çalışmaya devam etmek isteyen hazır giyim üreticileri Mısır’a yatırım yapmaya başladı.
Tekstil sektöründe; “İlk kez dış yatırım, iç yatırımın üç katı oldu”
“Son dönemde Mısır’ın tercih edilmesinin çok önemli bir sebebi daha var. Bazı sektörler Türkiye’nin İsrail’le olan ticaretini durdurmasından dolayı İsrail’le Mısır üzerinden ticaret yapıp aldıkları hammaddeyi Mısır’da işliyorlar.
2020 yılından bu yana yüksek enflasyondan bunaldı. Son bir yılda tekstil sektörünün maliyetleri yüzde 120 arttı. Kura baktığımızda kur artışı yüzde 30 civarlarında. Bu duruma gelmiş olmak Türkiye’de üretim yapmayı zorlaştırıyor.
Dünyanın en büyük cep telefonu üreticilerinden Çinli OPPO’nun Mısır fabrikası 20 milyon dolara mal olacak. Bu tesiste 650 kişi çalışacak.
Türkiye’den ayrılan OPPO’nun bu kararı düşündürücü. Ancak Çinli teknoloji şirketlerinin ya da Asyalı şirketlerin Mısır ilgisi bununla sınırlı değil. Beyaz eşya şirketi Haier, Mısır’da 135 milyon dolar değerinde yeni bir proje hayata geçirmeyi planlıyor.
Bir de Güney Koreli elektronik üreticisi LG Corporation’ın Mısır’da 200 milyon dolar değerinde yeni bir buzdolabı fabrikasıyla genişlemeye hazır olduğunu söyleyelim. Elbet uluslararası rekabet açısından sevindirici olan Beko’nun 110 milyon dolar ve Arçelik’in 100 milyon dolarlık yatırımla fabrika kurduğunu unutmamak gerekiyor.
Mısır, yakın dönemde Türkiye’nin üretim konusunda bölgedeki rakibi oluyor. Asyalı şirketlerin yavaş yavaş kendini hissettirecek yatırım yapması bu yüzden. Türkiye, bu rekabeti kendi lehine çevirmek adına neler yapmalı bu hususa hepimizin kafa yorması gerekmektedir.
Küresel ölçekte Afrika kıtasında ekonomik, diplomatik ve askerî bağlarını güçlendirecek politikalar üretme yarışı var. Bu yükselen ilgiyi Afrika’yı hedef alan zirve diplomasisindeki artışta görmek mümkün. Fransa, Çin, Rusya, ABD, Japonya, Hindistan ve Türkiye örnekler arasında.
Çin, Afrika’nın en büyük ikili ticaret ortağı ve altyapıda önemli bir yatırımcısı haline geldi. Bugün Çin, Afrika genelinde yollar, limanlar ve demiryolları dahil olmak üzere çok sayıda mega büyüklükte altyapı projesini hem finanse hem de inşa ediyor.
Son söz; düzgün bir şekilde yapılandırılmış teşvik sistemleri, yatırım ortamını iyileştirerek ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı destekleyebilir. Yatırımlar ile teşvik sistemleri arasındaki bu ilişki, ekonomik politikaların etkinliğini en üst düzeye çıkarmak için dikkate alınması gereken önemli bir unsurdur.
(Kaynak: Abbas Coşar / Bodrum Gündem | 31.10.2024)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.