7524 SAYILI KANUNLA DEVREDEN KATMA DEĞER VERGİSİNE İLİŞKİN OLARAK YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER (7524 SAYILI KANUN; MADDE 19,20 VE 22)
Vergi Kanunları ile 7524 sayılı “Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” (Sirkülerimizde “7524 sayılı Kanun” veya sadece “Kanun” olarak kullanılabilecektir), 02 Ağustos 2024 tarih ve 32620 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış olup, bu Kanuna ilişkin yayımladığımız 2024/49 sayılı Genel Sirkülerimizde yapılan tüm değişiklikler özetle açıklanmıştır.
Önemine binaen bazı konular özel sirkülerlere konu edilmektedir.
Bu Sirkülerimiz, tüm mükellefleri etkileyen çok önemli bir değişiklik olan, devreden katma değer vergisini (KDV) etkileyen ve Kanunun 19, 20 ve 22 nci maddeleri ile yapılan değişiklikleri daha geniş kapsamda açıklamak maksadıyla hazırlanmıştır.
7524 sayılı Kanunun 17-23 üncü maddeleri (toplam 7 madde) ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun bazı maddelerinde muhtelif tarihlerde yürürlüğe girmek üzere değişiklikler yapılmış bulunmaktadır. Bunlardan 19, 20 ve 22 nci maddeler devreden KDV’yi etkileyen değişiklikler olup, bu Sirkülerimizin konusunu teşkil etmektedir.
1. KDV İNDİRİM HAKKI BEŞ TAKVİM YILI İLE SINIRLANDIRILMIŞTIR:
KDV İndirimine İlişkin Hükümler:
KDV Kanununun KDV indirimini düzenleyen 29 uncu maddesine göre mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak yüklendikleri KDV’leri indirebilirler.
Bu maddeye göre indirim hakkı, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir.
Bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devreder ve mükellefe iade edilmez.
Ancak, 28 inci madde uyarınca Cumhurbaşkanı tarafından vergi oranı indirilen (%1 veya %10 olarak belirlenen) teslim ve hizmetlerle ilgili olup indirilemeyen ve tutarı Cumhurbaşkanınca tespit edilecek sınırı aşan KDV, nakden ve/veya mahsuben iade alınabilir. Cumhurbaşkanı, vergi oranı indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, iade hakkını kısmen veya tamamen ya da amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi ile sınırlı olmak üzere kaldırmaya yetkilidir. İade hakkını ortadan kaldıracak nitelikteki bu yetki bugüne kadar kullanılmamıştır.
Yukarıda belirtildiği üzere, indirilemeyen KDV ilke olarak mükellefe iade edilmez. Bunun indirimli orana tabi işlemler dışında diğer bir istisnası KDV Kanununun 32 nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, KDV Kanununun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca KDV’den istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV’den indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen Katma Değer Vergisi, işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar talep edilmesi şartıyla Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre mükelleflere nakden veya mahsuben iade edilir.
Özetlemek gerekirse, kanunda sayılmış olan tam istisna konusu işlemler, tam istisna mahiyetindeki geçici istisnalar ile indirimli orana tabi işlemlerde “indirilemeyen KDV”nin iadesi mümkün olup, diğer işlemlerde indirilemeyen KDV herhangi bir süre sınırı olmadan izleyen dönemlere nominal tutarı devreder. Herhangi bir endekslemeye tabi tutulmaz. Devreden bu KDV’ler, izleyen dönemlerde KDV beyannamesinin “önceki dönemden devreden KDV” satırında gösterilmek suretiyle bu dönemlerde hesaplanacak KDV’lerden indirilir.
Devreden KDV’lerin, belli bir süre geçtikten sonra mükelleflere nakden veya mahsuben iade edilmesi konusu, Türk Vergi Sisteminin en çok tartışılan sorunlarından olup, uzun bir süreden beri dile getirilmektedir. Hatta 2018 yılında "devreden KDV’nin 12 ay içinde indirim yoluyla giderilememesi halinde mükellefe iadesini" öngören bir yasal düzenleme hayata geçirilememiştir.
Konu devreden KDV’nin mükelleflere nakden veya mahsuben iadesi çerçevesinde tartışılmakta iken, 7524 sayılı Kanunla KDV Kanununun 30 ve 58 inci maddelerinde yapılan düzenlemeler ile beş takvim yılı veya daha fazla süreyle devreden KDV tutarlarının, indirim KDV hesaplarından çıkarılarak özel bir hesaba alınması ve mükellefin talebine bağlı olarak yapılacak vergi incelemesi sonucuna göre gelir veya kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınması yönünde değişiklikler yapılmıştır.
Yapılan Düzenlemeler:
7524 sayılı Kanunun 20 nci maddesi ile KDV Kanununun “İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi” başlıklı 30 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmek suretiyle beş takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilemeyen KDV’lerin indirimi yasaklanmıştır:
“f) Beş takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi.”
7524 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile de KDV Kanununun “Verginin Gider Kaydedilemeyeceği” başlıklı 58 inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenerek, beş takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilmeyen KDV’nin gider olarak dikkate alınma prosedürü düzenlenmiştir:
“Şu kadar ki, bu Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca indirilemeyecek katma değer vergisi, sonraki döneme devreden katma değer vergisi hesabından çıkarılarak özel bir hesaba alınır. Özel hesaba alınan sonraki döneme devreden katma değer vergisi, üç yıl içinde mükellefler tarafından yapılacak talep üzerine, Vergi Usul Kanununda düzenlenen zamanaşımı süreleri ile bağlı olmaksızın talep tarihinden itibaren bir yıl içerisinde yapılacak vergi incelemesi sonucunda incelemenin tamamlandığı yıla ilişkin gelir veya kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınabilir. Bu suretle talepte bulunulmayan katma değer vergisi gider yazılamaz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasında vergi incelemesi dışında farklı usuller tespit etmeye, maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
Her iki değişiklik de 1/1/2030 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Gerekçede, mükelleflerin sonraki döneme devreden KDV tutarlarının indirim yoluyla telafi edilebilmesine ilişkin öngörülebilirlik sağlamak amacıyla düzenlemenin 1/1/2030 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmesinin amaçlandığı ifade edilmektedir.
Ancak gerekçede yapılan açıklamalardan, Hazine ve Maliye Bakanlığının 1/1/2030 tarihinden önce yüklenilmiş olan KDV’ler için de indirim süresini 5 takvim yılı ile sınırlı olarak uygulatacağı anlaşılmaktadır. Bu yaklaşım yasal düzenlemenin geriye yürütülmesi anlamına gelir.
Yine gerekçede indirime süre sınırı getirilme gerekçesi olarak aynen aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir:
İndirilemeyen KDV’nin Gider Olarak Dikkate Alınma Usulü:
7524 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile de KDV Kanununun 58 inci maddesine eklenen 2 nci fıkrada, 5 takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin nasıl ve ne zaman gider olarak dikkate alınabileceği düzenlenmiştir. Maddeye eklenen 3 üncü fıkrada ise, Hazine ve Maliye Bakanlığının, bu maddenin uygulanmasında vergi incelemesi dışında farklı usuller tespit etmeye, maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmaktadır.
Söz konusu hükümler 01.01.2030 tarihinde yürürlüğe gireceği için, yakın zamanda Hazine ve Maliye Bakanlığının usul ve esasları belirleme yetkisini kullanması beklenmemektedir. Yasal düzenleme ve gerekçedeki açıklamalardan hareketle süreci aşağıdaki şekilde ifade etmek mümkündür:
2- Vergisiz devir ve bölünme işlemlerinde infisah eden şirketin devreden KDV’sini devralan şirketin kullaNABİLMESİ vergi incelemesi sonucuna bağlanmıştır:
Bilindiği gibi, KDV Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (c) bendine göre, Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile aynı maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yazılı şartlar dahilinde adi ortaklıkların sermaye şirketine dönüşmesi işlemleri ve Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri KDV’den müstesnadır.
Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılmaktadır.
7524 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi ile KDV Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (c) bendinin parantez içi hükmünde yer alan “mükerrer indirime yol açmayacak şekilde” ibaresinden sonra gelmek üzere “, Vergi Usul Kanununda düzenlenen zamanaşımı süreleri ile bağlı olmaksızın yapılacak vergi incelemesi sonucuna göre indirim konusu yapılır” ibaresi eklenmiştir.
Bu değişiklik 7524 sayılı Kanunun yayımı tarihinde (02.08.2024) yürürlüğe girmiştir.
Kayıtlı değerlere itibar edilerek yapılan bu vergisiz devir ve bölünme işlemlerinde faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerin sonraki döneme devreden KDV tutarlarının devralan şirkette indirilecek KDV olarak kullanılabilmesi için, bu KDV’nin doğruluğuna ilişkin gerekli incelemenin Vergi Usul Kanununda düzenlenen zamanaşımı süreleri ile bağlı olmaksızın yapılması ve inceleme sonucuna göre indirim hakkının verilmesi hükme bağlanmıştır. Bu işlemlerde vergi incelemesi dışında farklı usuller tespit etmeye Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmemiştir.
Gerekçede yer alan “şirketlerin birleşmesi” ifadesini vergili birleşmelerde bu hükmün uygulanacağı şeklinde anlamamak gerekir. Çünkü KDV Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (c) bendinde sayılan işlemlerin tamamı kayıtlı değerler üzerinden gerçekleştirilen vergisiz işlemlerdir.
Diğer taraftan Kurumlar Vergisi Kanununun 19/2 nci maddesi uyarınca, tür değiştirmeleri de “devir” hükmünde olduğundan, her ne kadar değişikliğin amacına uygun olmasa da inceleme şartının tür değişikliklerinde de uygulanacağı anlamına gelmektedir.
Bu şartın getirilme sebebi madde gerekçesinde; faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerin bünyesinde bulunan sonraki döneme devreden KDV tutarlarının gerçekliğine ilişkin herhangi bir tespit ve araştırmanın bulunmamasının, devralan mükellefler tarafından haksız KDV indirimi ve iadelerine sebebiyet vermesi şeklinde izah edilmektedir.
Saygılarımızla.
(Kaynak: BDO TURKEY / bdo.com.tr | 22.08.2024)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.