Vergi uzmanı ve EKONOMİ gazetesi yazarı Abdullah Tolu, Nasıl Bir Ekonomi TV’nin Ekonomi Masası programında hazırlıkları süren, vergide torba yasayı değerlendirdi. EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz ve gazeteci Barış Esen’in sorularını yanıtlayan Tolu, devreden KDV sorununa işaret ederek, “Şu anda vergi mükelleflerinin devletten 1,2 trilyon TL devreden KDV alacağı var. 3 milyon 605 bin KDV mükellefi bulunuyor. Devreden KDV’si olan mükellef sayısı 2 milyon 616 bin. KDV mükelleflerinin yüzde 72’si devreden KDV beyan ediyor, yüzde 20’si KDV ödüyor. İade alanlar var. Bunlara rağmen devreden KDV tutarı 1,2 trilyon TL. 1985’ten beri devreden KDV’si olan mükellefler var” dedi.
Devreden KDV alacaklarının büyük bir kısmının zombi şirketlerden oluştuğunu belirten Tolu, “Zombi şirketlerin hiçbir şekilde faaliyeti yok. Kapatılması lazım. Ama sırf bu devreden KDV’ler nedeniyle kapatılmıyor. Bu şirketler satılıyor. Bu şirketleri de devlete KDV ödemesi çıkan diğer şirketler alıyor. Bu şirketlerle birleşerek KDV’sini ayarlıyorlar ve devlete KDV ödemiyorlar. Bununla ilgili ciddi bir sektör var. Ve devreden KDV’lerin büyük bir bölümü de fiktif” dedi. Bunun ayıklanması gerektiğini belirten Tolu, bu torba yasaya konuyla ilgili ilk defa bir hüküm eklendiğinin altını çizdi. Tolu, “Bu zombi şirketler, diğer şirketlerle birleştiği zaman KDV’leri indirebilmeleri için Maliye’ye başvuracaklar. Maliye bir vergi incelemesi yapacak. Zombi şirketlerin, devreden KDV’lerin doğruluğunu kanıtlaması gerekecek. Bu yolla ciddi bir adım atılmış olacak. Artık zombi şirketlerin alım satımı da iyice zorlaştırılacak. Bu fiktif devreden KDV’lerden aslında bütün iş dünyası da devlet de kurtulmuş olacak” diye konuştu.
“2023’te 37 bin kişi vergi mükellefi olmadan iş yer açmış”
Kayıt dışılıkla mücadele kapsamında sahada yapılan yaygın ve yoğun denetimlerde 2023 yılında 37 bin kişinin hiç vergi mükellefiyeti kaydı açtırmadan iş yeri açıp işlettiği ve gelir elde ettiğinin tespit edildiğini aktaran Abdullah Tolu, “Yani buradaki sorun aslında uzun yıllardır yapılmayan yaygın ve yoğun vergi denetimleri. Halen insanlar büyükşehirlerde vergi mükellefiyeti açtırmadan faaliyette bulunuyorsa, kazanç elde ediyorsa buna bir dikkat etmek lazım” dedi.
İnsanlardaki vergi algısının da değiştirilmesi gerektiğini dile getiren Tolu, şöyle devam etti: Meclise verilecek torba yasada öne çıkan tartışmalar; motokuryeler, garsonların bahşişleri ve yurtrdışına çıkış harcıyla ilgili oldu. Motokuryelerle ilgili olayın boyutu çok değişti. Özellikle pandemi sonrası motokurye büyük bir sektör haline geldi. Özellikle büyükşehirlerde bir malzemenin alınıp bir yere götürülmesi getirilmesi ücretlerini kendileri belirlemeye başladı. İşverenin verdiği maaşı kabul etmeyen bir kişi onun yerine motosiklet alıp motokuryelik yapmaya başladı. Bu özellikle pandemi sebebiyle yaşam şekli haline geldi ve şu anda 140 bin civarında motokurye var. Bunların aylık gelirinin 90-100 bin TL civarında olduğu ifade ediliyor. Çok önemli bir rakam değil aslında şu yaşadığımız ortamda. Ama emekli maaşlarının 10.000 TL falan olduğu yerde bunlar yüksek gibi gözüküyor. Fakat kayıtdışılıkta 1 TL de 1.000 TL de 1 milyon TL de aynı. Herkesin elbette kazanca göre bir vergi ödemesi lazım.”
2023’te 2,2 trilyon TL’den vazgeçildi
Bununla birlikte asıl odaklanılması gereken noktanın Orta Vadeli Program’da belirlenen hedefler olduğunu söyleyen Tolu, “Bu tasarı tamamen 2 hedef çerçevesinde oluşturulmuştu. Birincisi kayıt dışı ekonomiyle mücadele. İkincisi de vergi istisna, muafiyet ve indirimlerinin gözden geçirilerek büyük bir bölümünün kaldırılması, kapsamının daraltılması veya uygulama tarzının değiştirilmesi” dedi.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2023 yılına yönelik olarak ilk defa Vergi Harcama Raporu adı altında bir rapor yayımladığını hatırlatan Abdullah Tolu, “Burada vergi istisna, muafiyet ve indirimleri nedeniyle alınmasından vazgeçilen vergi 2,2 trilyon TL. Burada en büyük pay Gelir Vergisi Kanunu’nda. Bu kanundaki en büyük pay da asgari ücret istisnası. Gelir vergisindeki istisna 1,1 milyar TL’lik paya sahip. Gelir vergisi içindeki asgari ücret istisnası da 680 milyar TL’lik payı oluşturuyor. Şimdi asgari ücret istisnasını tekrar kaldırabilir misiniz? Teknik ve teorik olarak mümkün değil. O zaman diğer taraflara bakmak gerekiyor” dedi. Kurumlar Vergisi Kanunu’na bakıldığında birinci sırada yatırım ortaklıklarının ve fonlarının kazançlarına ilişkin istisna olduğunu kaydeden Tolu, “İkinci sırada yatırım teşvik belgeli yatırımlardaki indirimli kurumlar vergisi uygulaması. KDV’ye bakıyorsunuz. Birinci sırada yem gübre teslimlerine ilişkin KDV istisnası nedeniyle vazgeçilen miktar var. ÖTV’ye bakıyorsunuz. En büyük kayıp engelli araçlarında uygulanan istisna. Bu da tasarıda var” bilgisini verdi.
“İstisna ve muafiyetlerin etki analizi yapılmalı”
Bütün kanunlara bakıldığında çok sayıda istisna ve muafiyet olduğunu aktaran Tolu, şun açıklamayı yaptı: “Özellikle son dönemlerde çok arttı. Öyle ki mesela KDV kanununda 17. madde var. Bu maddede alfabedeki bütün harfler kullanıldı, bitti. O zaman ikinci tarafa geçmek lazım. Z-A, Z-B diye gitmek lazım. O 13. maddeye aktarıldı. Şimdi 13. Madde de dolmak üzere o kadar çok istisna talebi geliyor ki… Fakat burada vergi adaleti için; getirilen, getirilecek olan ya da talep edilen bu istisna ve muafiyetlerinin etki analizinin daha baştan yapılması lazım. Ezbere, istisna ve muafiyet hükmü eklenmemesi gerekiyor. Çünkü eklendiği zaman o alandan vergi almıyorsunuz, almaktan vazgeçiyorsunuz. Bunu bütün toplum ödüyor. Bütün toplumun da kabul edebileceği bir düzenleme olması lazım.”
“Tapu devirlerinde ciddi haksız rekabet var
Torba yasanın gayrimenkul sektörünü ilgilendiren tarafına da değinen Abdullah Tolu, “Sektörün rahatsız olduğu, uzun süredir hükümetten düzenleme yapmasını beklediği bir konu var. Türkiye'de kayıt dışının aslında en yoğun olarak yaşandığı alan gayrimenkullerin tapu devirleri. Gayrimenkullerin tapu devirleri düşük bedeller üzerinden emlak vergisi değeri yani belediye rayici üzerinden yapıldığı için orada ciddi haksız rekabet oluşuyor. Birinci elde pek yaşanmıyor. Ama özellikle ikinci ve sonraki el değiştirmelerde tapu devirlerinin satışlarının, gerçek fiyatlardan değil emlak endeksi değerleri üzerinden yapılması nedeniyle Hazine’nin de çok büyük bir vergi kaybı var” dedi.
Bununla ilgili çalışmaların başladığını söyleyen Tolu, “Hatta Hazine ve Maliye Bakanı da Gelir İdaresi Başkanı da bu konuda açıklama yaptılar. Ama sonra ilerleme olmadı. Çünkü ‘Yeterli sayıda değerleme uzmanı olacak mı?’ sorusu var. Bunun bir ekspertiz raporuna, veriye dayanması lazım ya da devletin belirlemesi gerekir. Fakat devletin belirleyemeyeceğini çok yakın bir zaman içerisinde yaşadığımız değerli konut vergisinde gördük. Değerli konut vergisinde afaki rakamlar ortaya çıktı. Türkiye genelinde şimdi bu konuda 70 civarında mükellef var. Uygulanabilirliğini kaybetti” dedi. Tapudaki gerçek bedelle ilgili çalışmanın tamamının devlete bırakılmaması gerektiğini ifade eden Tolu, “Dışarıdan da destek almak gerekiyor fakat onunla ilgili hazırlık yapılamadığı için tapuda gerçek satış bedeliyle devir konusundaki düzenleme başka bir bahara kaldı. Sonbaharda da benzer bir torba yasa çalışması olabilir. Çalışma bitirilebilirse o zaman gündeme gelebilir” diye konuştu.
İktisaptan sonra 1 gün de geçse 50 yıl da geçse satıştan vergi alınacak
Garimenkul sektörüyle ilgili torba yasada olan bir çalışma daha olduğunu belirten Tolu, “Gayrimenkullerin iktisap edildiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde satılması halinde elde edilen kazançtan, maliyet endekslenmesi gibi kalemler düştükten sonra kalan tutar, değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi oluyor. Ama gayrimenkulü iktisap etmenizden itibaren 5 yıl geçtikten sonra satarsanız tutara bakılmaksızın bu gelir vergisine tabi olmuyor. 10 milyon liraya da satılsa 50 milyon liraya da satılsa 1 TL gelir vergisi ödenmiyor. Burada bir gri alan vardı. Bu torba yasayla o 5 yıllık düzenleme kaldırılıyor. Artık bir gün de geçse 5 yıl da geçse 50 yıl da geçse sattığınızda eğer bir kazancınız varsa o kazancınız üzerinden gelir vergisi ödemek durumunda kalacaksınız” dedi. Burada en önemli konunun müktesep hakların korunmasıyla ilgili olduğunu dile getiren Tolu, “Bu düzenleme yasalaşırsa, yasanın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren satın alınacak gayrimenkulleri kapsayacak. Geriye dönük uygulanmayacak. Böyle bir düzenleme yapılmazsa müktesep haklar korunmaz ise bunun Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi ve iptal edilmesi çok yüksek olasılık.
Gayrimenkulle ilgili üçüncü düzenlemenin ise gayrimenkul yatırım ortaklıkları (GYO) ve gayrimenkul yatırım fonlarıyla (GYF) ilgili olduğunu belirten Abdullah Tolu, “Onların kazançları kurumlar vergisinden istisnaydı. Burada Hazine ve Maliye Bakanlığı, istisna ve muafiyetlerin kaldırılması kapsamının genişletilmesi çalışmaları kapsamında buradan da bir kurumlar vergisi almak istiyor. “İstisnayı tamamen kaldıralım” şeklinde bir düzenleme gündeme geldi. Sektör de ciddi şekilde buna tepki gösterdi. Sektörün talebi, “Temettü dağıtım şartına bağlayalım, devam etsin” yönünde oldu. Çünkü Türkiye bir deprem kuşağı. Kentsel dönüşümlerin yapılması lazım. Finans kaynağı belli. Banka kredileri yok. Bunu nasıl sağlayacaksınız? Halka açılmayla gerek GYO’larla ya da nitelikli yatırımcıların birleştiği GYF’lerle bir finansman sağlamak, bunların ülkeye katkıda bulunmasını sağlamak isteniyor. Zaten bunların getiriliş amaçları da bu. Hazine ve Maliye Bakanlığı torba yasaya aynı sektörün talep ettiği şekilde öneriyi koydu. Sektör yüzde 25 temettü dağıtım önerisinde bulunmuştu ama Hazine ve Maliye Bakanlığı yüzde 50’sini dağıtması koşulunu getirdi. Sonuçta bir uzlaşıyla böyle bir düzenleme yaptılar” bilgisini verdi.
Asgari kurumlar vergisi, şirket zararda da olsa ödenecek
Öte yandan yurtiçindeki şirketlere yönelik asgari kurumlar vergisi ve asgari gelir vergisinin gündemde olduğunu belirten Tolu, şöyle devam etti: “Bunun çıkış noktası küresel askeri kurumlar vergisi. Uluslararası bir taahhüdümüz var. O taahhüdü yerine getirmememiz gerekiyordu. Ama o süreç içerisinde Sayın Bakan Mehmet Şimşek, 2023 yılına ilişkin olarak mart ayında verilen gelir vergisi ve nisan ayında verilen kurumlar vergisi beyannamelerini bir analize tabi tuttu. O analiz sonucunda gerek gelir vergisi mükelleflerinin gerekse kurumlar vergisi mükelleflerinin yarısından biraz fazlasının zarar beyan ettiğini, ya vergi çıkmayacak şekilde matrahsız beyan ettiğini ya da çok az vergi çıkacak şekilde beyannameler verdiğini tespit etti. Şimdi devletin de vergi gelirine ihtiyacı var. Vergi adaletinin sağlanması açısından da bunlardan asgari bir vergi alınması konusu gündeme geldi.
Gelir vergisi mükelleflerine asgari gelir vergisi, kurumlar vergisi mükelleflerine de asgari kurumlar vergisi getiriliyor. Asgari kurumlar vergisinde hesaplama 3 kritere göre yapılacak. Birinci kriter normal mevzuata göre şirketler, kurumlar vergisini hesaplayacaklar, bir kenara yazacaklar. İkinci kriter net satışlarının yüzde 2’sinin yüzde 10’u olarak hesaplanacak. Üçüncüsü de Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan istisna, muafiyet ve indirim tutarları düşülmeden önceki kurum kazancının yüzde 10’unu. hesaplayıp yazacak. Bu 3 şekilde hesaplanan kurumlar vergisinde en yüksek olanı neyse onu ödeyecek. Zarar etsen de ödeyeceksin, ‘Kazancım yok’ desende ödeyeceksin.
Asgari gelir vergisi de bütün vergi mükellefleri değil, bilanço ve işletme hesabı esasına göre defter tutan ticari kazanç sahipleri, zirai kazanç sahipleri ve serbest meslek kazancı elde edenleri kapsıyor. Bunlar da zarar da beyanı etseler, düşük vergi de beyan etseler. gayrisafi kazançlarının yüzde 10’u hesaplanıyor. O hesaplanan yüzde 10’a gelir vergisi tarifesi uygulanıyor. Bir vergi hesaplanıyor ordan. Yüzde 40’a kadar çıkıyor tarife. O gelir vergisi mükelleflerinin ödeyeceği vergi de bu şekilde hesaplanan gelir vergisinden düşük olanı.”
Uzlaşma, vergi aslında yok, cezada var
Son günlerde tartışma konusu olan “vergide uzlaşma” konusunda da bir önerinin torba yasada yer aldığını aktaran Tolu, “Halihazırda yasayla düzenlenen uyguma ile cezada ve vergi aslında gerekçeler sunarak kendini savunuyor mükellef. Eğer vergi inceleme raporunda ya da ceza kesilmesini gerektiren idari işlemde bir hata varsa komisyondaki uzmanlar değerlendiriyor, ‘Haklısın. Sen vergi mahkemesine gitme. Vergi aslından şu kadar indirim yapalım, cezadan bu kadar indirim yapalım. Kabul edersen imzalayalım. Bunları öde’ diyor. Bu uygulamanın kaldırılması gündemde. Fakat yasa yürürlükteyken, idari bir kararla “Uzlaşmada hiçbir şekilde vergi aslında da cezada da indirim yapmayın” diye bir talimat gelmişti. Bu hukuki değildi. Torba yasada vergi aslında uzlaşma yapılmaması, sadece vergi cezasında uzlaşma yapılması yönünde bir kanun teklifi olacak galiba” açıklamasını yaptı.
(Kaynak: İLHAN DUMAN / ekonomim.com | 28.06.2024)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.