Beklendiği gibi, Hükümet yeni bir vergi paketini TBMM’ye getirmeye hazırlanıyor. Sayın Cumhurbaşkanı’na Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan sunum kamuoyunun bilgisine girdi ve tartışmalar başladı.
Ancak, tartışılan metnin güncelliğini kaybettiği, üzerinde pek çok değişiklik yapıldığı anlaşılıyor. Keşke Hükümet güncel taslak metni açıkça kamuoyu ile paylaşsa ve ilgili tüm kesimler konu üzerinde objektif bir şekilde Türkiye için neyin yararlı ve aynı zamanda hukuka uygun olduğunu tartışabilse.
Pakette hem olumlu hem olumsuz yanlar var. Genel itibarıyla paketten muhakkak çıkartılması gerektiğine inandığım dört konu, asgari kurumlar vergisi, asgari gelir vergisi, özel gider bildirimi ile serbest meslek kazancı ve ticari kaznçlarda hasılat takibidir.
-Asgari kurumlar vergisi (AKV): Kurumun, (i) kazanç ve istisnalar indirilmeden önceki kazancının %10’undan veya (ii) beyan edilen hasılatın %2’si üzerinden %10’undan hangisi yüksekse, en az o miktarda AKV alınmak istenmekte. ASK eğer hasılat üzerinden hesaplanmışsa, takip eden beş hesap dönemi boyunca, AKV tutarı üzerindeki kurumlar vergisinden mahsup imkanı var.
- Asgari gelir vergisi (AGV): Ticari, zırai ve serbest meslek faaliyetinde bulunan gelir vergisi mükelleflerinin en az gayrisafi hasılatlarının/net satış tutarlarının %10’u üzerinden AGV ödemesi istenmekte. Takip eden beş hesap dönemi boyunca, AGV tutarı üzerindeki gelir vergisinden mahsup imkanı bulunmakta.
-Özel gider bildirimi (ÖGB): Beyana tabi gelirleri ile yaptıkları harcamalar arasında %20’nin üzerinde fark olanlardan ÖGB istenmesi, farkın açıklanamaması halinde aradaki fark miktarının arızi kazanç olarak gelir vergisine tabi tutulmak planlanmakta.
Hasılat takibi: ÖGB’ye benzer sistem, hasılat takibi adı altında serbest meslek erbabı ve ticaret erbabı için öngörülmekte. Bunlar yılda 12 defadan az olmamak üzere yoklanarak günşük hasılatları saptanacak; günlük hasılat ile beyan arasındaki fark %20’yi aşarsa ve mükellef açıklayamazsa hasılat üzerinden re’sen tarh yapılacak veya mükellef incelemeye alınacak.
Bunlardan AKV ve AGV gerçek mali güç değil, varsayılan mali güç üzerinden vergi alınmasına yol açacaklarından, verginin mali güçle orantılı olması ilkesine açıkça aykırılar. Ekonomik zorluklar ve yüksek enflasyon döneminde bu tür düzenlemeler, işletmelere ayrı darbe vurur. ÖGB ise geçmişteki hayat standardı esasını anımsatmakta; teorik açıdan arızi kazanç (Gelir Vergisi Kanunu [GVK] md.82) düşünce ve yapısına aykırı. ÖGB’yi getirebilmek için, sadece arızi kazanç kataloğunda değil aynı zamanda GVK’nın gelir tanımında da değişiklik yapmak gerek.
AGV’ye tabi olanların ÖGB’ye tabi olup olmadığı net değil. Muhtemelen buradaki eşitsizliği gidermek üzere serbest meslek erbabı ve ticaret erbabı için hasılat takibi öngörülmüş; ama çiftçiler dışarıda bırakılmış. Her durumda, bunlar için arızi kazançtan söz edilemez; diğer yandan açıklanamayan giderin GVK’ya tabi ya da istisna kapsamında olmayan bir gelir unsuru kaynaklı olduğu kabul edilemez. GVK’daki gelir tanımının değiştirilmesi gerekir. Nihayet, ÖGB istenecekleri ve hasılat esasına tabi olacakları tespit bakımından denetim ise ayrı bir sıkınıtılı alan: uygulamada eşitsizliğe yol açar. Son olarak, bunların dördü bakımından da, mülkiyet hakkının ölçülülük ilkesine aykırı şekilde sınırlandırılması tartışması gündeme gelebilir.
(Kaynak: Funda Başaran Yavaşlar / Dünya Gazetesi | 25.06.2024)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.