Uçan kuştan vergi alma çabası kümesteki kazların derisini yüzüp, yaban kazlarına dokunulamaması sonucuna dönüşmemeli. Ortada dolanan değişiklik önerilerinin büyük bölümü kümesteki kazların daha fazla yolunmasına dönük gibi duruyor. Bu değişiklikler yanında dengeleyici değişiklik veya uygulamalara ihtiyaç var. Ben önüme gelen olaylardan hareketle, oldukça bireysel deneyime dayanarak, son dönemde gündeme gelen, Mali İdare tarafından kolayca düzeltilebilecek tartışmalı bazı uygulamaları listelemeye çalıştım. Bu dönemde, hızlıca, her türlü araçla, uygulama yanlışlıklarının, düşünülen yasa değişikliklerinin olası olumsuz etkilerinin, belki bu sürece katkısı olur düşüncesiyle, paylaşımı çağrısında bulunuyorum.
Mali İdareden, kendi kayıtlarına göre iyi mükellef indiriminden yararlanma imkânı olduğu halde kaç mükellef yararlanmış, ne kadarı yararlanmamış bilgisinin paylaşılmasını rica ediyorum. İyi mükellef indiriminden yararlandıktan sonra iptal edilenlerin iptal gerekçelerinin analizi de yapılmalı. Bizim şahit olduğumuz olaylarda iyi mükellef indiriminden yararlandırtmama veya yararlanmış olanı da pişman etme çabası var hissine kapılıyoruz. Bir kaç örneği izninizle paylaşayım:
a. “Önceden verilmiş bir beyan yoksa pişmanlıkla beyanda bulunulma halinde iyi mükellef indiriminden yararlanamazsınız .”yaklaşımı mevcut kanuna aykırı. Kanun açıkça pişmanlıkla beyan iyi mükellefliği bozmaz diyor.
b. "Önceden verilmiş bir beyan örneğin 1000B kodlu muhtasar beyan verilmişse, ancak 1000B için pişmanlıkla beyanda bulunduğunuzda iyi mükellefliğinizi korursunuz. 1000B kodlu muhtasar beyan vermişseniz, sonrasında pişmanlıkla 1000A kodlu muhtasar beyan verdiğinizde yine iyi mükellef indiriminiz yanar.” yaklaşımı mevcut kanuna aykırı.
c. “531 nolu tebliğdeki, iyi mükellef indirimine hak kazanmış mükelleflere verilen indirimli teminat imkanından, ancak fiilen yararlanıyorsan yararlanabilirsin, hukuken hak ediyor olman yetmez.” yaklaşımı da mevcut düzenlemelere aykırı.
c. “Vergi beyan edildiği an ödenmemişse iyi mükellef indirimi hakkını kaybedersiniz .”yaklaşımı mevcut kanuna aykırı idi. Mali İdare hatalı yaklaımı süratli ve proaktif bir müdahale ile düzeltti. Kayıt dışı kazanç ve mükellefler için af üzerine af çıkarıp, kayıt dışı mükellefleri adeta han kapısından geçirirken, iyi mükellef indirimi için mükellefleri iğne deliğinden geçirmeye çalışmak adil değil.
Özel esaslara(listeye) alma, mükellefin tüm müşterileri ve tedarikçilerinde ticari itibarı yerle bir eden uygulamalar, ödenen KDV nin indirim veya iadesinin reddedilmesi konularında halen gereksiz yere sıkıntı çeken, büyük mali külfet ödemek zorunda kalan işletmeler var.
Bir şirkette sahte belge düzenliyor değerlendirmesi yapıldığında, bu durum süratle o mükellefe mal/hizmet faturası düzenleyen veya o mükelleften mal/hizmet alan tüm şirketlere, artık o şirketlerin açıklamalarına da itibar edilmeden sahte belge kullanan muamelesi yapılıyor. Bir şirketin belki bazı alım faturaları sorunlu olduğu halde, bundan hareketle tüm satış faturalarına da sahte belge teşhisi konuluyor ve yüzlerce şirket problemle karşı karşıya kalıyorlar.
Gider reddi, kdv indirim veya iade imkânının kaybedilmesi, ödenen kdv yi tekrar ödeme, ceza, faiz, mahkemede yargılanma, müşteri ve itibar kaybı bazen hiç bir suçu olmayan mükelleflerin karşı karşıya kalabildikleri sonuçlar olabiliyor.
Son günlerde çok sayıda mükellefe, ”Fatura tarihiniz doğru ama aslında siz bu faturayı daha geç tarihte düzenlemişsiniz. Bu faturalarınız hiç düzenlenmemiş sayılır.” denilip özel usulsüzlük cezaları uygulanmaya başladı. Hiç düzenlenmemiş sayılmanın sonucu özel usulsüzlük cezaları uygulanıyor olması son derece yanlış bir uygulama. Parmak izinden tespit yapar gibi karşılıklı olarak doğru tarihleri içeren, doğru zamanda kayda alınmış faturalara, hem de geçmişe dönük ceza uygulamak doğru değil.
Sermaye avansının yılsonuna kadar sermayeye ilave edilememiş olması halinde artırılan sermayenin nakit sermaye indirimi hesabında dikkate alınmayacak olması hususu süratle düzeltilmelidir. ”Nakit sermaye indiriminden şirkete verilen borçların sermayeye ilavesi halinde yararlanılamaz. Sermaye avansı da aynı yıl sermayeye ilave edilmemişse sermaye indiriminden yararlanılamaz.” yaklaşımı mevcut kanuna aykırı, doğru değil.
2023’de son üç ay yeniden değerleme yapılamaz, enflasyon düzeltmesi yapılmış tutarlar da amortisman bazı olarak kullanılamaz yaklaşımı doğru değil. 5. ”2023 Finansman gider kısıtlaması için öz kaynak mukayesesinde, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş mali tablolardaki öz kaynak rakamı dikkate alınamaz.” yaklaşımı, hele de Ticaret Bakanlığının 14 Haziran 2024 Tebliği sonrası doğru değil.
Finansman gider kısıtlaması hiç olmazsa 4.2.2021 ( Cumhurbaşkanlığı Kararı ile maddenin aktive olduğu tarih)öncesinde alınan borçlar için uygulanmamalı.
Bu nedenle de ya hiç kısıtlama uygulanmayacak ya da daha az kısıtlama uygulayacakken, mükellefler daha fazla vergi ödemek zorunda bırakıldılar.
Geçmişte aynı düzenlemeler çerçevesinde 2003 yılına ilişkin açılmış davada yargı mali zararın da endekslenerek izleyen yıllara taşınabilmesini kabul etmişti. Bu konunun da bu çerçevede tekrar değerlendirilmesinde fayda var.
Mali idare 2024 için yürürlükten kaldırılan götürü gider uygulamasını gereksiz yere 2023 beyanları için de yargıya götürmeye zorladı. Halen aynı konu,2024 yılında biten özel hesap dönemine sahip işletmelerin 2023 yılı harcamaları için de gereksiz yere yargıya götürülecek. Hiç olmazsa bu konu bir tebliğ ile çözülsün, daha fazla konu yargıya gitmesin.
Varlık barışı vergilerinin iadesinde gereksiz sorunlar yaratılması yurt dışında para tutma psikolojisini destekleyen sonuçlar yaratacaktır.
Bu konuda yargı kararları mevcuttur. Yargı Özel iletişim vergilerinin sadece mükellefleri tarafından indirim konusu yapılamayacağı, tüketici konumundaki mükellefler tarafından, işle ilgili diğer giderler gibi matrahtan indirilebileceği görüşündedir.
Üyeliği zorunlu olmayan derneklere ödenen aidatlar, bu derneğin faaliyetleri kazançla ilgili ise matrahtan indirilebileceği yönünde yargı kararları mevcuttur.
Bu konuda son zamanlarda verilen bazı kararlarda Mali İdarenin aksine iştirak tasfiye zararlarının kazançtan indirilebileceği kabul edilmiştir.
Mali idarenin yaklaşımının aksine, bazı yargı kararlarında şayet tazminat ceza hukuku anlamında suçla ilgili değil ise matrahtan indirilebileceği kabul edilmiştir.
Son zamanlarda verilen yargı kararlarına göre, borç veren şirket karşı tarafta gider olarak dikkate alınmayan faiz tutarını ödeyen tarafın kârda (vergi öder pozisyonunda) olup olmadığına(vergi ödeyip ödemediğine) bakılmaksızın kâr payı gibi vergilemeksizin dikkate alabilecektir.
(Kaynak: Zeki Gündüz / Dünya Gazetesi | 24.06.2024)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.