Uzlaşma, Mali İdare bakış açısıyla, gelecekte tahsili olası vergi alacağının, hemen ve olabildiğince yüksek bir kısmının veya tamamının tahsilini amaçlayan bir müessese. Vergi yükümlüsü açısından tanımın biraz değişmesi gerek: Ödenme riski olan bir borcun, olabildiğince küçük bir kısmının bir an önce ödenerek belirsizliğin en az maliyetle ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir düzenleme.
1963 tarihli düzenlemenin gerekçesinde uzlaşmanın amacı ilginç bir ifadeyle vurgulanmış. “Mükelleflerin tereddütlerinin bir an evvel giderilerek huzura kavuşmalarının temini”.
Uzlaşma kesin sonuçlar yaratır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde vergi ve ceza kesinleşir. Uzlaşılan konularda dava açılamaz, hiçbir mercie de şikâyette bulunulamaz.
Uzlaşmanın gerçekleştiği durumlarda, cezaları bir yana bırakacak olursak, vergiler açısından uzlaşma üç farklı şekilde sonuçlanmış olabilir. Salınan vergi tamamen silinmiş olabilir, tamamen kesinleştirilmiş olabilir veya vergide az ya da çok indirim yapılmış olabilir.
Salınan verginin tamamen silinmesinin tek bir açıklaması olabilir; tarhiyatın yasal dayanağı yoktur. Başka hiçbir gerekçe verginin tamamen silinmesini hukuken açıklayamaz.
Salınan verginin olduğu gibi kabul edilmesinin gerekçesi de silinmesinde olduğu gibi açıktır. Tarhiyatın yasal dayanağı sağlamdır, mükellefin özel bir durumu yoksa, vergide indirim için hukuken geçerli bir neden de yoktur.
Verginin kısmen silindiği, kısmen onaylandığı durumlarda bu işlemin gerekçeleri duruma göre farklı olabilir. Elbette en temel gerekçe yine tarhiyatın yasal dayanağının ne kadar sağlam olduğu ve yargıda onaylanıp onaylanmayacağına ilişkin tahminlerdir.
Salınan verginin büyük bölümünün silinmesi veya sembolik bir tutarla uzlaşma sağlanması, yükümlü için her zaman kârlı bir işlem olmayabilir. Bu nedenle uzlaşma aşamasında konu bütün yönleriyle değerlendirilmeli ve uzlaşmanın bütün sonuçları dikkate alınmalıdır.
Zarar beyan edilen veya geçmiş yıllar zararları nedeniyle matrah oluşmayan bir yılla ilgili olarak sonradan yapılan gelir veya kurumlar vergisi tarhiyatı, o yılın dönem zararının veya önceki yıllara ait mahsup edilecek zararların yok edildiği anlamına gelir.
Bu durumdaki bir yükümlünün salınan vergilerle ilgili olarak yapacağı uzlaşma, ilke olarak geçmiş yıl zararlarının mahsup hakkını ortadan kaldırır. Uzlaşmada salınan verginin bir kısmının kaldırılmış olması bu durumu değiştirmez.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, salınan verginin tamamen silinmesi ancak tarhiyatın yasal dayanağı olmadığı hallerde söz konusu olabilir. Verginin tamamen kaldırıldığı bir uzlaşma, tarhiyatın yasal dayanağı olmadığı anlamına gelir ve zarar mahsup hakkının devam etmesi gerekir diye düşünüyorum. Ancak yine de dikkat edin derim.
Ödenen KDV çıkmayan bir döneme ilişkin olarak yapılan KDV tarhiyatı, yükümlünün devreden KDV’sinin yok edildiği anlamına gelir.
Bu durumdaki bir yükümlünün salınan vergilerle ilgili olarak yapacağı uzlaşma, ilke olarak devreden KDV’nin olmadığının kesinleşmesi demektir. Uzlaşmada salınan verginin bir kısmının kaldırılmış olması bu durumu değiştirmez.
Konuyla ilgili bir Danıştay kararı da var bildiğim, ondan da kısaca bahsedeyim. Dava konusu olayda mükellefin bir dönemine ilişkin indirilebilir KDV tutarı defterlere kaydedilmeyen faturalar nedeniyle reddedilmiş. Yapılan tarhiyat uzlaşmayla kesinleşmiş ve kesinleşen tutar ödenmiş. Vergi Dairesi tarhiyat yapılan dönem için kesinleşen vergi nedeniyle, söz konusu dönem beyannamesinde yer alan devreden KDV’nin sonraki dönemlerde indirilemeyeceği gerekçesiyle sonraki döneme de tarhiyat yapmış. Konunun yargıya taşınması sonrasında davaya bakan Vergi Mahkemesi, defterlere geç de olsa kaydedilen faturalarda yer alan KDV’nin sonraki dönemde indiriminde yasaya aykırılık görmemiş ve davayı kabul etmiş. Temyiz talebini inceleyen Danıştay ise tarhiyat yapılan dönem için uzlaşıldığı ve uzlaşılan verginin ödendiği bir durumda, sonraki döneme devreden KDV’nin olmayacağı sonucuna ulaşmış ve Vergi Mahkemesi kararını bozmuş. (Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nin 30.12.2011 tarih ve E:2008/2222 K:2011/9120 sayılı kararı.)
Özetlediğim konuda yargı sürecinin nasıl sonuçlandığını bilmiyorum. Ancak sonuç ne olursa olsun, konunun önemi ve riskin ciddi olduğu açık ve benzer konulardaki uzlaşmalarda mutlaka bu ve benzeri konulara dikkat edilmeli.
Öte yandan, salınan verginin tamamen silinmesi ancak tarhiyatın yasal dayanağı olmadığı hallerde söz konusu olabilir. Verginin tamamen kaldırıldığı bir uzlaşma, bence tarhiyatın yasal dayanağı olmadığı anlamına gelir ve devreden KDV’nin indirimine devam edilmeli.
Yapılan bir tarhiyat için uzlaşılması, ilke olarak, tarhiyatın doğruluğunun kabulü anlamına gelebilir. İlke olarak dedim, çünkü verginin tamamen kaldırıldığı veya sembolik bir tutarla uzlaşıldığı durumda, uzlaşmanın mükellef tarafından kabul anlamına geldiğini söylemek zor. Ancak uzlaşmanın verginin tamamı kabul edilerek yapılması veya sembolik olmayan bir tutarla uzlaşmanın sağlanması, aynı konuya bağlı başka vergiler veya aynı konudaki diğer yıllar için kabul anlamına gelebilir.
Benzer bir tartışma, af kanunları kapsamında yapılan bazı yapılandırma hükümlerinden yararlanılması halinde de var. Yapılandırma başvurularının veya uygulamalarının kabul anlamına geldiğine ilişkin bildiğim birkaç yargı kararı var. Bir davada Danıştay, yapılan kurumlar vergisi tarhiyatı için yapılandırma düzenlemelerinden yararlanarak tarh edilen vergiyi ödeyen mükellef hakkında, aynı konudan kaynaklanan katma değer vergisi tarhiyatını, inceleme raporuyla tespit edilen vergiyi doğuran olayın davacı tarafından zımnen kabul edildiği gerekçesiyle kanuna uygun bulmuş. (Danıştay 9. Daire’nin, 04.06.2018 tarih ve E.2018/721, K.2018/3985 sayılı kararı ile onanan İzmir BİM 2. VDD kararı. Benzer bir konuda verilmiş, Danıştay 4. Daire’nin 12.10.2017 tarih ve E.2016/1275, K.2017/6823 sayılı kararı ile onanan İstanbul 7. Vergi Mahkemesi kararı.)
Her iki konu özünde aynı ve yapılan bir tarhiyatın uzlaşmayla sonuçlanması durumunda, aynı konudan kaynaklanan diğer tarhiyatların yasaya uygunluğunun mükellef tarafından kabulü anlamına gelebilir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesi hükmü, vergiye uyumlu olarak tanımlanan bazı mükelleflere, beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i kadar bir tutarın ödenecek vergiden indirimi olanağı sağlıyor.
İndirimden yararlanabilmek için, diğer koşullar yanında, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla, vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibariyle ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerekiyor.
Düzenlemeye göre, kesinleşen tarhiyatların, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl için geçerli olan, indirim tutarının üst sınırının %1'ini aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmıyor.
Özetlenen düzenleme gereği, kapsama giren vergi türleri itibariyle yapılacak bir tarhiyatın uzlaşmayla kesinleşmesi durumunda, tarh edilen verginin büyük bölümü uzlaşmada kaldırılsa dahi, kesinleşen tarhiyat indirim tutarının üst sınırının % 1’ini geçiyorsa, vergiye uyumlu mükellef indirimi olanağı kaybediliyor.
(Kaynak: Recep Bıyık / Ekonomim.com | 15.08.2023)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.