ABD'de yaşanan son ekonomik olaylar, öncesinden görünen ve adeta geliyorum diyen niteliktedir. Bir köpük gibi oluşan mali sektör arkasında gizlenmiş bulunan sorunlara bir türlü ilgi göstermeyen ve iktisat kuramı ile örtüşmeyen görüş ve öneriler bir anda iflas etmiştir.
İşin ilginç yanı Türkiye'nin bu konudaki piyasa hassasiyeti değişik bir görüntü sergilemektedir. Ülkemizde Menkul Kıymetler Borsası'nda yaşanan düşüş, döviz kurundaki ani değişim gelecek günler açısından bazı sinyalleri verir bir özellik göstermektedir. Bu bağlamda bir yandan cari işlemler açığı artarken diğer yandan dolaylı vergilerde ortaya çıkan hasılat yetersizliği gelecek ayların sorunu olmaya yönelik bir tablo oluşturmaktadır.
Edinilen bilgilere göre ABD'de yaşanan ekonomik olayların henüz Avrupa Birliği'ne yansıdığını söylemek mümkün değildir. Buna karşılık Avrupa Birliği'nde mevcut olan sermaye dolaşımı giderek sorunlu hale gelmeye başlamıştır. Özellikle Avrupa Birliği kredi sürecinde ortaya çıkması muhtemel bir geri dönüş yetersizliği mali piyasaları olumsuz etkileyecektir.
FED (Amerika Merkez Bankası) kriz başlangıcında üstlenmiş bulunduğu görevi Avrupa Birliği Merkez Bankası'nın ana sözleşmesinde finans sektöründe zorda kalan bankalara ve/veya finans kuruluşlarına kaynak aktarımına müsaade eden herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
ABD'de finans sektöründe yaşanan sorunlara bir kaynak aktarılarak belli bir rahatlık sağlanması amaçlanırken, diğer yandan söz konusu sektörde yaşanan itibar kaybı göz ardı edilmekte, bunun sonucunda da sanki sorunun sadece finansman programlanmasından kaynaklandığı intibaının yaygınlaştırılması düşünülmektedir.
Oysa artık büyük kredi kuruluşlarına olan güven azalmış, bu kuruluşların yönetimleri de yanılmışlar ve dolayısıyla yaşanan ve giderek dalga dalga yayılmaya başlayan krizin tetikçileri olmuşlardır.
ABD'nin en büyük dördüncü yabancı bankası olan Lehman Brothers'ın iflasa terk edilmesi bir yandan dünya borsalarında deprem etkisi yaparken diğer yandan söz konusu iflasın boyutları henüz hesaplanmamış ve dolayısıyla açıklanamamıştır. Oysa bu iflasın sadece ABD'yi değil dünya piyasalarını etkileyecek bir yönü vardır.
Yine ABD'nin en büyük üçüncü bankası olan Merill Lynch, Bank of America'ya satılmıştır. Bu satış işlemi ile Merill Lynch'in kurtarıldığı, dolayısıyla bundan böyle piyasa taahhütlerini tam olarak yerine getirebileceğini söylemek pek doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
ABD'nin hukuk düzeni özellikle mali alanda skandallara yer vermeyecek düzenlemelere sahip olsa bile, son yıllarda yaşanan kriminal olayların önemli bir bölümünün ekonomik nitelikte olması, bazı gelişmelerin bilahare yeni olumsuz oluşumlara açık olduğu kuşkusunu da beraberinde getirmektedir.
Türkiye'de ise yaşanan ekonomik olaylar giderek ağırlaşmaya ve her kesimi etkilemeye başlamıştır. İMKB'nin iki günde yüzde 9 oranında düşüşü (bu düşüş devam edecektir) yanında kur değişiminin getirmiş bulunduğu yük ülke ekonomisini olumsuz etkileyecek boyutlara ulaşmıştır.
Bu konuyu bir örnekle sergileyecek olursak yurtdışına 1.000.000 dolar borcu bulunan mütevazı bir işletmenin bu borcu üç gün içerisinde Türk Lirası cinsinden yaklaşık yüzde 4,5 oranında artmıştır. Kaldı ki yurtdışında yabancı para faizleri de artmaya başlamıştır.
Avrupa Birliği'nin yaşayacağı bir finansman krizi Türkiye'yi doğrudan etkileyecektir. Kaldı ki Rusya'nın da söz konusu gelişmelerden olumsuz etkilenmeye başladığı dikkate alındığında Türkiye'nin ihracatında ortaya çıkması muhtemel tıkanma Türkiye'yi ister istemez belli bir darboğaza sokacaktır. Bu konuda ülkemizde ihracat kavramının yeterince çerçevelendirilmediği dikkate alındığında bu alandaki sorunlar yumağının kapımızı çaldığını artık kabullenmemiz gerekmektedir.
Dünyada yaşanan ekonomik olayları basite indirgemek ve önem vermemek büyük bir ihmalkârlıktır. Özellikle böyle bir durumda ülke ekonomisini yönetmekle görevli olanlar acil ve uygulanabilir önlemleri bir an önce almak zorundadırlar. Aksi takdirde dünya para piyasasında ortaya çıkan oluşumlar dikkate alındığında ülkemizde yeni kur ve faiz dengelerinin oluşması zorunlu olacaktır.
Özellikle enerji konusunda dışa bağımlı bulunan ülkemizde döviz gereksinimi her geçen gün artarken ihracat olanaklarımızın daralması ve ihracatın da giderek dışa bağımlı hale gelmesi ülkemiz açısından önemli bir sorun kaynağıdır.
Dünya üzerinde yaşanan ekonomik darboğazların giderek artması ve piyasaları etkilemesi beklenmektedir. Bu konuda mevcut rakamsal veriler geleceği riskli göstermektedir. Dolayısıyla kriz olarak tanımlanan bu olgunun henüz başlarında olduğumuzu söylemek zorundayız.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 20.09.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.